Devlet öldürttü, yargı yine JİTEM'i akladı: Cemal Temizöz davasına beraat
20:29
JINHA
ESKİŞEHİR - Türkiye'de devlet ve JİTEM tarafından işlenen insanlık suçlarının cezasız kalması geleneği devam ediyor. Cizre'de 90'lı yıllarda 21 insanın zorla kaybedilerek faili meçhul cinayetle öldürülmesiyle ilgili Emekli Albay Cemal Temizöz'ün de bulunduğu 8 sanığın yargılandığı davada tüm sanıklar beraat etti. Aileler beraat kararını alkışlarla protesto ederken, tanık Mehmet Nuri Binzet için yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunulacak.
1993-1995 yılları arasında Şırnak'ın Cizre ilçesinde 21 insan gözaltında kaybedilerek faili meçhul cinayetle öldürülmesiyle ilgili müebbet hapis talebiyle açılan 'JİTEM Temizöz ve Diğerleri' davasının karar duruşması bugün Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 21 insanın zorla kaybedilerek öldürülmesine neden olan 8 sanık, diğer JİTEM davalarındaki failler gibi siyasi irade tarafından cezasızlıkla ödüllendirilerek beraat etti. Karar açıklaması sırasında mahkeme salonuna çok sayıda polis girdi. "Tüm delilleri değerlendirdik. Kanaate vardık, inşallah hayırlısı olur" diyen mahkeme heyeti, Cemal Temizöz dahil olmak üzere tüm sanıklar hakkında teşekkül oluşturmak için açılan iddiayı düşürerek beraat kararı verdi.
48 duruşmadır yargılanmadılar
Dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı Emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atak, Kukel Atak, Tamer Atak, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak hakkında açılan dava kapsamında 48 duruşma görüldü ve birbiriyle tutarlı birçok tanık ifadesi alındı. Dün Ankara'da buluşan kaybedenlerin yakınları bugünkü duruşmaya da katıldı. Eşleri ve çocukları faili meçhul cinayetle öldürülen ya da hala akıbeti bilinmeyen mağdurlar, o dönemde yaşadıklarını anlattı.
'Cemal Temizöz ve adamlarının beyaz torosları vardı'
Duruşma, mütaalanın okunmasının ardından mağdur yakınlarının konuşmasıyla devam etti. Babası Abdullah Özdemir'in katillerini herkesin bildiğini ve cinayetin ardından soyadını değiştirmek zorunda kalan Hamit Özmen duruşmada, "Beyaz Toroslar'ı vardı Cemal Temizöz ve adamlarının Kuş uçmaz Cizre'de dediğiniz halde amcam ve babamın akıbetini nasıl bilmiyorsunuz. Serbest bıraktıysanız neredeler?" dedi.
'Hatası olan hapiste olurdu taşların altında değil'
Kaybedilen İhsan Arslan'ın eşi Şevkiye Arslan da Kürtçe verdiği beyanını, "Allah beraatini vermesin" diye bitirdi. Ömer Candoruk'un eşi Hanım Candoruk ise,"Beraat vermemeniz için yalvarıyorum. Hatası olsa hapiste olurdu, taşların altında olmazdı" ifadelerinde bulundu.
'Oğlumun parmaklarını kestiler'
Yahya Akman'ın annesi Bedriye Akman ise, "Oğlum daha küçüktü. Madem suçluydu savcılığa götürseydiler, cezaevine atsaydılar. Oğlumun parmağını kestiler. O parmak unutulmaz. 21 yıldır karalar giyiniyorum. Yahya'nın kanlı gömleğindeki kandan iki damla içtim. Allah katillerine de bunu yaptırsın" diye konuştu.
Avukatlar: JİTEM Kürt halkını imha ve yok etmeye dayalı bir sistemdi
Davanın avukatlarından Ahmet Özmen ise, JİTEM'in işlediği bütün cinayetlerin siyasi olduğunu ve devlet eliyle yapıldığını belirtti. JİTEM'in terörle mücadele etmediğini, aksine sivil halkı sindirmek ve siyasi taleplerinden vazgeçirmek için zulüm ettiğini söyleyen Ahmet, "Devlet, ben terörle mücadele ediyorum diye yasadışı yöntemlere başvuruyor. Kontrgerilla oluşturuyor, korucular ve tetikçilerden oluşan suç çeteleri kuruyor. Bu çeteler nereden çıktı? JİTEM, Kürt halkını sindirme, siyasi taleplerinden vazgeçirmeye ve yok etmeye, Kürt halkını imha ve yok etmeye dayalı bir sistem. Çoğu insanların cesedi dahi bulunamadı. Filistin askısı, tırnak çekme... İnsanları diri diri helikopterden attılar" diye konuştu.
Kürtler resmi ideoloji tarafından reddedildiğini söyleyen Ahmet, "Cumhuriyetten önce Kürtler üzerinde katliamlar yaşatıldı. Şimdi de aynı şekilde katliamlar yaşanıyor. İnsan onurunu incitecek kadar kötülükler yapıldı. Hala Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkenceleri kimse anlatamıyor. Davada mağdur yakınlarının 20 yıldır ifade verememesinin nedeni JİTEM'in bölgede yarattığı korkudur" ifadesini kullandı.
'Cezasızlık bir devlet politikası'
Cezasızlığın da devlet politikası olduğunu belirten Ahmet, "Bu güne kadar tüm mahkemeler gönülsüz yargıladı. Hiçbir karar verilmedi, maksat dostlar alışverişte görsünler. Bu cezasızlık zırhının ötesinde bir aklama çabasıdır. Yargı nasıl bu kadar siyasallaşıyor? Yargı tarafsız değil, mevcut iktidara yaranmaya can atıyor" dedi.
Ahmet, Başbakan'ın 'beyaz Toroslar geri gelir' sözüne ithafen ise, " O dönemde ortada dolaşan Toroslar halka ekmek mi dağıtıyordu, yaralıları mı taşıyordu, ekmek mi dağıtıyordu? Herkes tarafından infaz edilmek ya da kaçırılmak için kullanıldığı biliniyor. Başbakan Van mitinginde beyaz Toroslar'ı söylerken itiraf ediyor. Bu ekibin de beyaz torosları vardır" dedi.
"Hakkında ağır cezada dava açılmış Musa Çitil'e bir ordu nasıl güvenebilir? Diyarbakır'a komutan atar?" diyen Ahmet, bu dosyadan asla beraat kararı çıkamayacağını belirterek, "Mahkumiyet kararı verip başınıza bir şey gelirse sizi de savunuruz" dedi.
'Delil enflasyonu var'
Ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından ise, mağdur avukatı Erkan Şenses söz olarak, iddia makamının mütaalasını eleştirdi. Erkan, "Hakim vicdani olarak hareket eder. Savcılık vicdani kanaate göre delil değerlendiremez" dedi. Avukat Güray Dağ ise, Kürt illerinde dönemin MGK'sının kararları doğrultusunda öldürülen 17 bin faili bellinin 21'inin davası olan bu dosyadan beraat çıkamayacağını, çıkarsa hukuki olmayacağını belirterek, "Mütaala sanki dosya sadece gizli tanık beyanlarına dayanıyormuş gibi yazılmış. Gizli tanıklar o kadar detaylı beyanlar vermiş ki ancak olayın/işin içinde olanlar bilebilir. Ramazan Elçi'nin kalp krizi değil silahla öldürüldüğü gizli tanık beyanıyla ortaya çıktı, kabir kazıldı, adli tıp onayladı" diye konuştu. Avukat Rıdvan Dalmış da, "Vicdani kanaate soyut bir şekilde ulaşamayız, somut delillerle ulaşılır. AİHM'in delil standartı vardır, kanıtların geçersizliğini kanıtlama külfeti sanıklardadır. Öldürmedeki ısrarı, yoğunluğu görebiliyor musunuz? Delil enflasyonu var. Temizöz ve adamları suçlarını alenen işliyordu" dedi.
'JİTEM'i bilirim; Fransızca'da seni seviyorum demektir' diyerek dalga geçti
Mağdur avukatlarının ardından sanıklar savunma yaptı. Sanık Hıdır Altuğ Cizre'de bulunmadığını söylerken, asıl akıl almaz savunma itirafçı Adem Yakin'den geldi. Adem Yakin, "1984'ten 1990'lara bu güne kadar uzanan olayların hiçbirinde insanlık suçu olmadığının altını kalın çizgilerle çiziyorum. Parmağı kesilen kimse yok, bunlar dümen, senaryodan ibarettir. Bunlar yalan dolandan başka bir şey değil" derken, görevini ifa ettiğini söyledi. Adem, devletin seri katliamlar yaptırdığı JİTEM için, "JİTEM'i bilirim Fransızca'da seni seviyorum demektir" diye dalga geçti.
Sanık Kamil Atak da, "Herkes insan haklarından, barıştan bahsediyor bu kan dursun ben öküz keseceğim. Devletime sadığım, sadık kalmaya da kuran üzerinde yemin ediyorum" dedi.
Sanık Cemal Temizöz ise savunmasında, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nü suçlayarak, "Algı operasyonunun başında Soros kaynaklı vakıflar vardır, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi. Bunu emsal kılıp terörle mücadelede başarılı olanların üzerine çullanmak istediler, itibar infazı yaptılar. Raporlarını açıklayıp HSYK'ya Adalet Bakanlığı'na gittiler. Kemalist bir Türk subayını suçlu göstermek için kör kuyuları restore ettiler, belgeseller çektiler" diye konuştu.
Cemal Temizöz: Cizre'de yaşananlar Kobanê'nin provasıydı
Bir önceki duruşmada Cemal Temizöz, "Sonunda Cemaat cephesinin kurduğu oyunla PKK cephesinin önüne atıldım" demişti. Dünkü duruşma öncesinde yapılan açıklamada da, bu davaları paralele yıkma ihtimaline değinilmişti. Cemal Temizöz bu duruşmadaki ifadesini de paralele bağlayarak, "Adaleti sağlayanların nasıl hukuktan koptuğunu görüyoruz. Gelişmeler bu davanın paralel yapı ve bölücü çevredekilerle koordinesini gösteriyor" diye konuştu. Cemal Temizöz, 90'lı yıllarda Cizre'nin Kobanê kantonunda yaşananların bir provası olduğunu, ancak buna izin vermeyerek mücadele ettiğini söyleyerek, "Düşünülmeyenleri yaptım. Kimsenin almadığı sorumluluğu aldım. Cudi, Sur ve Nur'da görev aldım. Bugün oralara girilmiyor. Cizre'yi huzurlu bir şehir durumuna getirmiştim. Ben Cizre'yi Cizresporun huzurla maç yapacağı şekilde bıraktım" dedi.
Sanık avukatına göre sadece esas numarası doğru olan bir davaymış!
Sanıkların savunmasının ardından avukatları savunma yaptı. Avukat Olcay Özhan, Cemal Temizöz'ün general olmasının bu davayla engellendiğini ve emekliye ayrıldığını söyledi. Sanık avukatlarından Nail Karaaslan ise, mahkeme heyetinin mağdurlara ve vekillerine hoşgörüyle yaklaşmasını doğru görmediğini söyleyerek, "Geçici korucu tabii ki jandarma komutanıyla birlikte çalışıp güvenlik için operasyon yapacak. Bu, bir amaç için açılan, sadece esas numarası doğru olan bir davaydı" dedi.
Aile beraat kararını alkışlarla protesto etti. Tanık Mehmet Nuri Binzet için yalan tanıklıktan suç duyurusunda bulunulacak.
Cezasızlığın yaşandığı diğer davalar
Yargılamada, şimdiye kadar davaya konu olan toplam 20 cinayetin yalnızca 9'u bakımından ceza talep edildi. İnsanlığa karşı suçlar bakımından zamanaşımının kabul edilmemesi ve bu prensibin gerek AİHM içtihatlarında, gerek Türkiye'deki 12 Eylül ve Sivas yargılamalarında istisnai olarak geriye yürüyebileceğinin kabul edilmesine karşın, yargılama eski TCK bakımından devam ediyor ve zamanaşımı işletiliyor.
Kısa süre öncesine kadar haklarında güçlü iddianameler hazırlanan ve ağır hapis cezaları talep edilen, insanlığa karşı suç işledikleri iddiasıyla yargılanan komutanlar bugün teker teker aklandı. Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinin Aşağı Ölçek köyünde Nisan 1995 tarihinde Nezir Tekçi'yi zorla kaybettiği için canavarca his ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürmeden suçlanan Yarbay Kemal Alkanile emekli Albay Ali Osman Akın, Eylül 2015'te beraat etmişlerdi.
Mardin'de 1992-94 yılları arasında 13 kişiyi yargısız infaz etmek iddiasıyla yargılanan Musa Çitil, Mayıs 2015'te Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/50 esas sayılı ve 2014/118 numaralı kararı ile beraat etmiş, ardından geçtiğimiz Ağustos ayında da terfi ettirilerek Diyarbakır ili Jandarma Tugay Komutanı olarak atanmıştı. Keza Silopi'de altı köylünün zorla kaybedilmesiyle ilgili yargılanan Emekli Tuğgeneral Mete Sayar, Temmuz 2015'te beraat ettirilmişti.
(he/sy/mg)