Gülizar Tuncer: Gizlilik kararı koysunlar, halktan gerçekleri gizleyemezler

09:09

JINHA

İSTANBUL- Ankara'daki bombalı saldırı ardından yapılan soruşturma dosyasına gizlilik kararı getirilmesine ilişkin konuşan Avukat Gülizar Tuncer, "Keyfi bir biçimde, hukuka aykırı bir şekilde gizlilik kararı getirildi. Bu dosyada soruşturmayı tehlikeye düşürecek bir durum yok. Bu kararı alıp halktan gerçekleri gizlemeye çalışıyorlar. İsterlerse yayın yasağı koysunlar, gizlilik kararı koysunlar; gerçek ortada. Devlet eliyle işlenmiş bir katliam söz konusu" dedi.

Ankara'da barış mitingine yapılan ve 97 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı ardından soruşturmayı yürüten Ankara Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu'nun talebiyle saldırıdan bir gün sonra (11 Ekim 2015) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, soruşturma dosyası üzerinde "kısıtlama" (gizlilik) kararı aldı. Alınan karara göre avukatlar dosyadan bazı istisnalar dışında bilgi, belge alamayacaklar. Benzer kısıtlama kararları geçtiğimiz aylarda yapılan Reyhanlı, Suruç ve Diyarbakır'daki bombalı saldırılardan sonra da alınmıştı. Alınan bu kararı hukuki ve toplumsal çerçevede değerlendiren Avukat Gülizar Tuncer gizlilik kararının 2004'te çıkarılan ve 2005'te yürürlüğe giren TCK'nin 153'üncü maddesinde yer aldığını belirtti.

Gizlilik kararının soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü ve avukatların inceleme, fotokopi çektirme hakkını engellediğini söyleyen Gülizar, "Sonraki dönemde TMK 10'da bir değişiklik yaparak CMK 153'te yer alan bu maddeyi istisnaları dikkate alarak, her durumda şüphelinin durumu, avukatının durumu, şüphelinin yakalanması gibi hallerde tutanaklarda bilirkişi raporların gizlilik kararı olmasına rağmen şüpheliye ve avukata verebileceği gibi bir hüküm vardı. TMK 10'da yapılan değişiklikle bu kaldırıldı. Avukata hiçbir şekilde bir belge verilmeyerek uygulanmaya başlandı" dedi.

'Katliam dosyalarında adil savunma hakkı sınırlanamaz'

Yapılan değişikliklerin ardından bir değişiklik daha yapıldığını hatırlatan Gülizar, "17 Aralık dosyalarında açılan davaların kapatılması, el konulan mal varlıkların geri iade edilmesi gibi kendi lehine değişiklikler yapıldı. TMK 10'daki değişikliğin tümüyle kapsam dışında bırakılması esnetildi. Ama sonraki süreçte iç güvenlik paketiyle yasaklar getirildi" diye konuştu. Ankara katliamındaki dosyada gizlilik kararı alınmasını, avukatın dosyaya ulaşamaması ve adil savunma hakkının kısıtlanması şeklinde yorumladıklarını ifade eden Gülizar, "Bu tür katliam ve yargısız infaz dosyalarında adil savunma hakkı sınırlanamaz" dedi. Avukatların görevinin dava dosyalarındaki hukuka aykırılıkları ve gündemde olan durumları kamuoyuna yansıtmak olduğunu söyleyen Gülizar, "Buradaki esas yapılması gereken Ankara soruşturmasındaki gizlilik kararını, herkesin bildiği gerçekleri kamuoyuna yansıtılmasının engellenmesinin önüne geçmektir" diye belirtti.

'Kürdistan'da gerçekleştirilen katliamlarda bu durumu hep yaşadık'

Reyhanlı, Suruç, Diyarbakır ve son olarak da Ankara dosyalarındaki gizlilik kararlarına paralel bir şekilde yayın yasağı getirildiğinin altını çizen Gülizar, "Bunları bütünlüklü düşünmek gerekiyor. Bunlar yeni getirilen şeyler değil, Kürdistan'da gerçekleştirilen yargısız infazlarda, katliamlarda pek çok durumda bunu yaşadık" dedi. Sosyal medyanın yasaklanmasını, özgür basın sitelerinin kapatılmasını, gerçeklerin açığa çıkarılmasının engellenmesi amacıyla yapıldığını kaydeden Gülizar, "Ankara katliamından sonra artık iş çığırından çıkmış durumda. Ne yapsalar gerçekleri gizleyemezler" diye belirtti. Gerçekleştirilen katliamın DAİŞ tarafından yapıldığını dile getiren Gülizar, "Saray ve onun emrindeki savaş hükümeti, katliamı açık bir şekilde planlayarak DAİŞ'e yaptırdılar. Saray Gladyosu ve onlarla iş birliği içindeki DAİŞ uzunca bir süredir birlikte çalışıyorlar" diye kaydetti.

'Hukuk devleti olmaz, devletlerin hukuku olur'

Suruç katliamından sonra oradaki verilerin hiçbir şekilde değerlendirilmediğini hatırlatan Gülizar, "Bunlar göz göre göre yaşanan katliamlardır ve devlet eliyle işlenmiştir. Televizyona çıkıp gülerek 'Sorumluluk eksiği yoktur' denilebiliyorsa bu açıkça 'Her şey bizim kontrolümüzde gerçekleşmiştir' demek oluyor. O nedenle bu saatten sonra ne derlerse desinler, sahte yasalar ilan etsinler, karanfil bıraksınlar fayda etmez" dedi. Başbakanın 'Biz hukuk devletiyiz, canlı bomba eylem yapmadan tutuklamayız' söylemlerini değerlendiren Gülizar, "Hukuk devleti olmaz, devletlerin hukuku olur; bu da egemenlerin hukukudur" şeklinde belirtti.

'Devlet eliyle işlenmiş bir katliam söz konusu'

Katliamın yalnızca canlı bomba ile sınırlı olmayıp bombayı attıranlarında var olduğunun altını çizen Gülizar, "Olayın kendisi kadar devamında yaşananlarında üzerinde çokça durulması gerekiyor. Bu bizim bir vahşete tanıklık etmemizi sağlıyor. Anmalara saldırdılar, can almaya devam ettiler. Savaş hukukunda bile cenazeleri almaya izin veriliyor" diye konuştu.

'Yaralıların çoğu gazdan öldü'
Otopside çıkacak raporların da gizlenmek istendiğini söyleyen Gülizar, "Yaralıların bir çoğu gazdan öldüler. Ambulansların engellenmesi bir yana kolluk güçleri saldırdı. DAİŞ devletin emriyle bomba atıyor ama yetmiyor, daha çok ölüm olsun diye devlet yeniden saldırıyor" şeklinde konuştu. Bombacıların isimlerinin var olduğunu ve önlem alınmadığı için de bilinçli yaptırıldığına dikkat çeken Gülizar, "Bu dosyaya da keyfi bir biçimde, hukuka aykırı bir şekilde gizlilik kararı getirildi. Bu dosyada soruşturmayı tehlikeye düşürecek bir durum yok. Bu kararı alıp halktan gerçekleri gizlemeye çalışıyorlar. İsterlerse yayın yasağı koysunlar, gizlilik kararı koysunlar; gerçek ortada. Devlet eliyle işlenmiş bir katliam söz konusu" cümlelerine yer verdi.

(sö-ödk/dk)