Hukukçular Kürdistan'daki savaş suçlarına karşı harekete geçiyor

09:05

Beritan Canözer/JINHA

AMED - Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD), Kürdistan'ın bir çok kentinde 'sokağa çıkma yasağı' ilan edilmesi, ardından gelen sivil katliamlar ve mezarlık ile cenazelere yapılan işkence ve saldırıya ilişkin harekete geçiyor. MHD üyesi avukat Semra Balyan, ulusal ve uluslararası hukukta savaş suçuna giren bu uygulamalara karşı işlem başlatacaklarını söyledi.

Silopi, Varto, Cizre, Silvan, Nusaybin, Sur başta olmak üzere Kürdistan'ın bir çok kentinde 'sokağa çıkma yasağı' ilan edilmesi ve ardından yaşanan sivil katliamlara karşı hukukçular yargı yoluna bavşuru yapacak. Halkın "yaşam hakkını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali, ölüye saygısızlık, temel ihtiyaçlarını gidermelerini engelleme, sağlığa erişimi engelleme, eğitim hakkını engelleme, konuşma, düşünme, söyleme hakkını engelleme" gibi uzayıp giden hak ihlallerinin savaş suçları boyutuna ulaştığına dikkat çeken hukukçular bunun ulusal ve uluslararası yasalara aykırı olduğuna dikkat çekiyor.

'Keyfi tutum'

Kürdistan'ın birçok yerinde hukuka aykırı olarak sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini belirten MHD Diyarbakır Şube üyesi Semra Balyan, "Valilik tarafından ilan edilen bu sokağa çıkma yasaklarının hukukta hiçbir yeri bulunmamaktadır. Kararda dayanılan mevzuat hükümleri mülki hakim konumunda bulunan valiye insanların yaşama özgürlüğünü kısıtlama yetkisini asla vermemektedir. Ancak valilikler sadece bu düzenlemeye dayanarak istedikleri gibi yasakları ilan edebiliyorlar. Cizre'de 9 gün sokağa çıkma yasaklandı ve burada yaklaşık yüz bin buluyordu. Bu kadar insanın bulunduğu yere havan topları atıldı, evler tarandı, insanların hastaneye gitmesi ve 21 insan katledildi. engellendi. Bunların Türk egemen hukuk siteminde hiçbir yeri ve karşılığı yoktur. Tamamen hükümetin keyfi uygulamaları sonucunda gerçekleşiyor. Nusaybin, Silvan, Varto ve Cizre'de ciddi hak ihlalleri gerçekleşiyor" diye konuştu.

'Yapılanların hukukta yeri yok'

İçişleri Bakanı Selami Altınok'un "Nusaybin ve Silvan'da güvenlik güçlerimiz iyi iş çıkardı" söylemeni değerlendiren Semra, bakanının bu anlamda büyük bir sorumsuzluk örneği sergilediğini belirtti. Kırsal alanların güvenlik bölgesi ilan edilmesini de değinen Semra, "Yapılan tüm bunlar hukuk dışıdır ve bunları yaparak kimse bir yere varamayacak. Bizler hukukçular olarak Cizre başta olmak üzere hak ihlallerin yaşandığı yerlere belli ziyaretler gerçekleştirdik ve kapsamlı olmak üzere raporlarımızı hazırladık. Özet olarak şunu söylemek istiyorum; sivil alanda bu denli gerçekleştirilen saldırıların, egemen zihniyetin deyimiyle 'güvenlik tedbirlerinin' hiçbir yeri yoktur. Sivillerin yaşamı tamamen tehdit edilmekte ve bunların Türkiye ulusal hukukunda ya da uluslararası hukukta hiçbir yeri yoktur" diye konuştu.

'Yaşanılanlar insan hakkı ihlalleridir'

Cizre, Nusaybin, Şırnak, Silvan, Sur ve daha birçok yerde birçok hukuksuzluğun yaşandığını söyleyen Semra, "Sokağa çıkma yasaklarının olması bir yana aynı zamanda sivil halka karşı gerçekleştirilen bir katliam vardır. Cizre'de ekmek almaya çıkan amcadan tutun da; 35 günlük bebeğe, güvercinlerden tutun da; karıncasına kadar tüm canlıların canına kast edildi. Orada insanlar göz göre göre katledildi ve yok edilmek istendi. Sokağa çıkma yasağı kalktıktan sonra bile çevrede bıraktıkları patlayıcılardan kaynaklı çocuklar yaralandı. Ellerini, kollarını, bacaklarını kaybeden çocuklar oldu. Bunun hiçbir hukukta yeri yoktur. Bunların tümü insan hakları ihlalleridir. Ekin Van'a yapılanlar insanlık dışıdır. Bir Kürt kadınının şahsında aslında Kürt halkına yapılmış bir şeydir. Yine Şırnak'ta Hacı Lokman Birlik'i öldürmelerinin ardından akrebin arkasından sürüklemeleri hukuksak değildir" şeklinde konuştu.

'Hukuksal süreç başlatacağız'

Semra, hukukçular olarak yapılan tüm bu hukuksuzlukların takipçisi olacaklarına dikkat çekerek, TCK'nın bile ölü bedene ve mezarlıklara yapılan saldırıların suç olarak tanındığını gördüklerini vurguladı. Semra, "Biz de hukukçular olarak yapmamız gereken neyse onu yapacağız. Kanunlara göre hareket edeceğiz. Tüm bunlar erkek egemen zihniyetinin bir savaş politikasıdır. Tüm bunlar uluslar arası hukukta da insanlığa karşı suçlar olarak tanınmaktadır. Gerekli takibin yapılabilmesi için bizler de bu sürecin takipçisi olacağız. Görevimiz ve misyonumuzun gerektirdiği gibi hareket edeceğiz. Sözde güvenlik güçlerinin asıl görevleri olan halkı korumayı unutup, halkı katletmeye dönük gerçekleştirdikleri saldırıları göz önünde bulundurarak bir hukuksal süreç başlatacağız" diye kaydetti.

Semra Balyan, ulusal ve uluslararası hukukta savaş suçuna giren bu uygulamalara karşı işlem başlatacaklarını söyledi.

(tt/fk)