'Demokratik gösteri hakları mavi bir zırhla engellendi'

11:25

Öykü Dilara Keskin/JINHA

İSTANBUL - Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun Uygulanması'na dair yönetmelikte yapılan değişiklikle beraber polise verilen şiddet yetkisi daha da arttı. THİV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, "Yapılan yasa değişiklikleriyle düşüncelerin ifade edilmesinin en açık özgürlük alanı olan toplantı, gösteri ve yürüyüşlerine katılacak olanlar adeta mavi bir zırhla engellendi" diyerek yapılan değişikliklerin önümüzdeki günlerde pekiyi şeylerin olmayacağına işaret ettiğini söyledi.

"İç Güvenlik Paketi"yle beraber özellikle son dönemlerde Türkiye ve bölgede polis saldırılarının hukuka bağlanması yapılan değişiklikle daha da arttı. "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun Uygulanması"na dair yönetmelikte değişiklik yapılarak "toplantı ve gösteri hakkı" nın daraltılmasıyla birlikte artık polisler eylemlerde istediği gibi şiddet uygulayabilecek. "Topluluk dağılmazsa basınçlı veya boyalı su veya diğer zor kullanma araçlarıyla zor kullanarak dağıtmak" ibaresiyle polise verilen yetkiyle polis artık, demokratik gösteri ve eylem hakkını ihlal ederek ağır müdahalelerde bulunabilecek. Bununla birlikte gösteri ve yürüyüşlerle ilgili karar mercileri il ve ilçelerin mülki amirleri olurken, 23'üncü maddede yapılan değişiklikle artık Vali ve kaymakamlar bir toplantıyı veya gösteriyi "açık ve yakın tehlike" bulduğu gerekçesiyle yasaklayabilecek.

'Ülke tamamen sıkıyönetim ortamına girebilir'

Konuya ilişkin görüş aldığımız Türkiye İnsan Hakları Derneği (THİV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, "Polisin gösterdiği şiddet nedeniyle sırtının sıvazlandığını biliyoruz, özellikle Gezi ve Kobanê olaylarında bunu görmüştük. Sokaklar bir işkence hane haline gelmişti. İnsanların ellerindeki sirke şişesi bile suç unsuru sayılıyordu. Şimdi bunlar yasallaştı. Berkin Elvan olayında olduğu gibi eve ekmek almaya giderken de polis şiddetine rastlayabiliyordunuz" dedi. Ümit, "Otoriter polis devleti şiddeti, iç güvenlik yasasıyla bunu adeta ülkeyi tamamen bir sıkıyönetim ortamına götürebilir. Yapılan yasa değişiklerle düşüncelerin, ifade edilmesinin en açık özgürlük alanı olan toplantı ve gösteri, yürüyüşlerine katılacak olan kişilerin adeta bir zırhla ve hatta lacivert bir zırh oturtuldu denilebilir" diye konuştu.

'Polis elinizdeki parfüm şişesine bile saldırabilir'

Gösterilerde maske takılmasının, molotof ve havai fişeklerin hepsinin silah sayılacağını hatırlatan Ümit, " O sırada elinizde belki parfüm şişesi olabilir ama bunu bu kapsam içerisinde değerlendirebilir ve size saldırabilir. Çünkü korkunç bir yetki sınırlamasında açılım sağlandı. Yaşama hakkınıza, kitlesel olarak muhalefetinizi ifade etme hakkınıza müdahale edecek" dedi. 4 bin 483 sayılı yasada değişikliklerin yapılmasının önemli olduğuna dikkat çeken Ümit, " Yapılan yasa değişikliğiyle kolluk soruşturmalarında doğrudan savcının dava açma yetkisini ortadan kaldırıp, idari soruşturma esas alınacak. Vali ve İç İşleri Bakanı izin vermese dava bile açılmayacak olması önümüzdeki süreçte bizleri ne kadar şiddetli şeylerin beklediğinin bir göstergesi" dedi.

'Korku toplumu yaratılmak isteniyor'

Sadece cenaze törenlerin ve eylemlere katıldıkları gerekçesiyle 2 binden fazla yurttaşın gözaltına alındığının altını çizen Ümit, "Diğer yandan hak ve özgürlüklerin sınırları daraltılıyor, iki kişinin fikrini ifade ederken can güvenliğinin olmadığı bir sürece giriliyor" dedi. Hükümetin korku atmosferi yaratmaya çalıştığını söyleyen Ümit, "Son zamanlarda çok sayıda bomba ihbarı olayları yaşanıyor. Tüm bunların nedeni bir korku toplumu yaratma isteğidir" diye kaydetti.

'Çatışmasızlık ortamının sağlanmasını diliyoruz'

"CMK 139'uncu ve 140'ıncı maddelerde 'devletin güvenliğe karşı suçlarda gizli soruşturmacı' adı altında özel ajanların görevlendirildiği şey var. Şimdi hemen hemen bütün dosyalarda gizlilik kararı alınıyor. Avukatların ve yargılananın dosyaya erişebilmesi hemen hemen imkânsız hale getiriliyor. Ama neredeyse her dosyada gizli bir soruşturmacı var" diye konuşan Ümit, bunun son derece tehlikeli ve hukuksuz bir durum olduğunu vurguladı. Ümit son olarak şunları kaydetti:"Bütün kimyasal ajanların devlet tarafından kullanılan ajanların yasaklandığı, polisin silah kullanma yetkisinin kaldırıldığı, bütün çatışmasızlık ortamının barış ve güvence ortamının sağlandığı süreç diliyoruz."

(en/zd)