'Meclis'in asli görevi, Özgecan yasasını çıkarmak'

09:02

JINHA

İZMİR - Her gün kadın cinayeti haberi almamıza rağmen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun 2 yıl önce Meclis'e verdiği ve şu günlerde Özgecan yasası olarak adlandırılan yasa hala bekletiliyor. Özgecan yasasını çıkarmanın Meclis'in asli görevi olduğunu ifade eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Sanem Deniz Kural, hükümet kurulmasa dahi yasanın Meclis'te geçebileceğini belirtti.

Neredeyse her gün Türkiye'nin başka ilinden kadın cinayeti haberleri geliyor. Cinayetlerin yargıya taşınması ile kadınlar bir acı ile daha karşılaşıyor ve tahrik indirimden tutun, iyi hale kadar kadın katiline verilecek cezada birçok indirim uygulanıyor. Tüm bu acı tabloya rağmen, toplumda Özgecan yasası olarak adlandırılan kadın katillerine uygulanan ceza indirimlerinin kaldırılması ve katillerin ağırlaştırılmış müebbet cezası ile yargılanmalarını kapsayan yasa ise hala Meclis'te bekliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Sanem Deniz Kural ile özellikle kadın vekillerin üstüne düşen görev, sorumlular üzerine ve Kadın Bakanlığı'na duyulan ihitiyaç üzerine konuştuk.

'Kanun teklifimiz 2 yıldır Meclis'te bekliyor'

Kadın cinayetlerinde indirim uygulandığını, kadın katillerinin Ceza Kanunu'nda ağırlaştırılmış müebbedi gerektirecek madde ile değil müebbedi gerektirecek madde ile yargılandığını ifade eden Sanem, katledilen kadınların aileleri ile birlikte 2 yıl önce Meclis'e kadın cinayetlerine ceza kanununa ek madde önerisi sunduklarını fakat hala kanun teklifinin beklediğini belirtti. Sanem, kasten öldürme suçunun nitelikli hallerini düzenleyen bölümde değişiklik yapılması ve kadın olması sebebiyle işlenen cinayetlerde direk nitelikli halden ağırlaştırılmış müebbet davasının açılmasını gerektiren bir kanun teklifi olduğunu açıkladı.

'Özgecan yasasını çıkarmak Meclis'in asli görevi'

Verilen kanun teklifinin Özgecan'ı kaybettikten sonra toplumda Özgecan yasası olarak anılmaya başlandığını belirten Sanem, Özgecan'ın katledilmesinden sonra toplumsal bir tepki oluştuğunu ve toplumun 'kadın cinayetlerinde ağırlaştırılmış müebbet cezası istiyoruz, kadın cinayetlerinde indirim istemiyoruz' söylemlerini kullanır hale geldiklerini ifade etti. Yeni dönemde açılan özellikle kadın milletvekillerinin kendilerinin talep ettikleri yasa teklifini Meclis'e sunduklarını anlatan Sanem, "Tabi ki herkes peşinde olmalı. Meclis'in asli bir görevi, insan hayatı söz konusu ve erkek egemen, kadınların ezildiği, kadın cinayetlerinin eksik olmadığı hatta giderek arttığı sistemde yaşıyoruz. Bu nedenle bu Meclis'in hükümet de kurulmadan yasa çıkarabilme yetkisi var. Bunu bile kullanabilir. Çünkü artık bir kişi bile eksilmek istemiyoruz. Kadın cinayetlerinin durması için toplumda bir caydırıcılık oluşması şart. Bu caydırıcılığın da ancak böyle olabileceğini düşünüyoruz. '3-5 yıl yatar çıkarım' mantığının tarihe karışması gerektiğini, Özgecan yasasının çıkması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

'Sadece kadınlarla ilgilenecek bir bakanlığa ihtiyacımız var'

AKP döneminde Kadın Bakanlığı'nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na dönüşmesiyle kadınların pratikte de birçok sorun yaşamasına neden olduğunu söyleyen Sanem, Kadın Bakanlığı'nın Aile Bakanlığı'na dönüşmesiyle devletin açık bir şekilde aile içinde olmayan kadınlarla ilgilenmeyeceklerinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Aile içinde katledilen kadınların Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın hazırladığı veriler içinde bulunmadığını ve bu yüzden kadın cinayetleri verilerinin Bakanlık tarafından düşük gösterildiğini belirten Sanem, "Bunun tamamen ortadan kalması gerekiyor. Sadece kadınlarla ilgilenecek bir bakanlığa ihtiyacımız var. Yani biz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na gittiğimizde bu politik olarak da yanlış kadın olması gerekiyor. Aile içindeyse kadını sayarız gibi bir mantık kesinlikle kabul edilemez, sayılamaz" diye konuştu.

'Devletin kadını kadın olarak tanıması da yetmiyor'

Kadın Bakanlığının kurulmasıyla kadını kadın olarak tanıyan, kadın olduğu için kadının şiddete, cinayete uğradığını kabul eden bir devletin karşımızda var olacağını söyleyen Sanem, "Aslında devlet bunu birçok aşamada kabul etti. Birçok uluslararası sözleşmede imzası var. Uluslararası sözleşmelerin aynen hayata geçirilmesi gerekiyor. Mesela İstanbul Sözleşmesi var. İstanbul adını almasının sebebi de ilk Türkiye imzaladığı için. Ama Türkiye bu sözleşmeye en başta uymayan ülkelerden biri. Kadın cinayetlerinde en üst sıralarda olan ülkelerden biri Türkiye. Devletin kadını kadın olarak tanıması da yetmiyor, bunun bütün gerekliliklerini de yerine getirmesi gerekiyor" diye ifade etti.

'Meclis sorumluluktan kaçmamalı'

Kadına yönelik şiddet, tecavüz ve kadın cinayetlerinin son bulması için yasaların çıkarılması ve uygulamasının önemine değinen Sanem, son olarak şunları söyledi: "Devlet yetkililerinin kadını aşağılayan, kadını düşmanı söylemlerinin hepsini derhal terk etmesi lazım. Cumhurbaşkanı, Başbakan, diğer partilerin liderlerinin hepsi kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini kınamalılar ve bunları durdurmak için önlem almalılar. Yasları çıkarmalılar, çıkan yasaları uygulama Meclis'in görevi. Yeni dönemdeki Meclis, kesinlikle bu sorumluluklarından kaçmamalıdır. Kadın cinayetlerini durdurmak kesinlikle yeni Meclis'in sorumluluğudur."

(mh/zd)