Özgecan'ın katili 'indirim' peşinde!

12:58

JINHA

MERSİN - Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ı katleden 3 sanık hakkındaki davanın ilk duruşmasında sanıkların ifadeleri alınıyor. Özgecan'ı katleden sanık Ahmet Suphi Altındöken, ifadesi boyunca rahat tavırlarıyla dikkat çekerken, arada bir de gözyaşı döktü. Sanığın mahkemedeki ve daha önce savcılıktaki ifadeleri birbiriyle çelişirken, tüm suçlara kendisini arkadaşı Fatih Gökçe'nin teşvik ettiğini, kendisini tehdit ettiğini iddia etti. Sanık avukatlar ve mahkeme başkanlarının soruları üzerine, "Allah kimsenin başına vermesin. Benim alnım açık. Benden böyle bir olayı beklemezler" gibi ifadeler salonda tepkiye neden oldu. Kadın örgütleri ise adliye önünde eyleme devam ediyor.

Mersin'de katledilen Özgecen Aslan duruşması Tarsus 1. Ağır Ceza Mahm-kemesinde görüldü. Duruşsa olağanüstü önlemlerle başladı. Yüzlerce polis adliye binasında ve dışında konuşlandırıldı. Duruşmaya tutuklu yargılanan zanlılar Ahmet Supni Altındöken, Necmettin Altındöken, Fatih Gökçe katıldı. 2 üye hakimin kadın olduğu davanın ilk duruşması kimlik tespiti ile başladı. İddianamenin okunmasının ardından sanıkların ifadeleri alınmaya başladı. Sanık hakları okundu Ahmet Suphi Altındöken ifade için ayağa kalktı. Oldukça rahat tavırları dikkat çeken sanık öncelikle mahkeme başkanına salonda fotoğraf ya da görüntü alınıp alınmadığını sordu. Mahkeme başkanı bu durumun davayla ilgili olmadığını, kendisini ilgilendirmediğini söyleyerek savunmasını istedi.

Sanık katleden değil mağdur gibi konuştu

Sanık Suphi, Özgecan'ın 20.30 sıralarında arabaya bindiğini ve kendisine 100 lira vererek o saatte yasak olduğu halde kendisini götürmesini istediğini iddia etti. Savunması boyunca ara ara ağlayan Suphi'ye mahkeme başkanı "Ağlamaları geç savunmana devam et" dedi. Savunmasında sürekli kendisini aklamaya çalışan sanık tüm suçları Fatih Gökçe'nin üzerine atarak, kendisini sürekli onun yönlendirdiğini söyledi. Sanık Suphi, o saatte arabaya yolcu almak yasak olduğu için her zamanki güzergâhından değil E 5 yolundan gittiğini iddia ederek, yolunu değiştirdiği için önce Özgecan'ın kendisine saldırdığını söyleyerek kendisini adeta mağdur gösteren ifadelerde bulundu.

Katilin gerekçesi: Yüzümü tırmaladı

Ardından sanıklar savunmalarına başladı. Ahmet Suphi Altındöken, Özgecan'ın kendisine biber gazıyla saldırdığını söyledi. Katil "Özgecan yolu uzattığım için bana gaz sıktı, sonra saldırdı. Siz hiç bir şoföre sadece yolu uzattığı için biber gazı sıktınız mı?" salonda tepkilere yol açtı. Birbirinden çelişkili ifadelerle konuşmasına devam eden Ahmet Suphi Altındöken, sık sık ağlama numarası yaptı. Hakim "Şu ağlamaları geçelim" tepkisinde bulundu. Suhpi Altındöken, suçu diğer sanık Fatih Gökçe'ye atmayı da ihmal etmedi.

Soğukkanlı işlenen cinayette soğukkanlı anlatımlarda bulunan Suhpi Altındöken, Özgecan'ın yüzünü tırmaladığını söyledi. Özgecan'ın yol değiştirdikten sonra kendisini arkadan saçlarını çektiğini iddia eden sanık Suphi şu iddialarda bulundu:
"Maktül bindi, yorgundum, ben Mersin'e gitmeyecektim, 100 TL istedim, patrona yalan söyleyip 30 TL'sini verecektim. O yüzden kimse görmesin diye şehre girmeyip otobana girdim, itiraz edince ilerde U dönüşünden dönecektim, ama maktul çantasından bir şey çıkardı. 'Bayan niye böyle yapıyorsun' deyip arabayı durdurup arkaya yanına gittim. Ben sinirli biriyim, herkes bilir. Kapıyı açmama rağmen inmedi, yüzümü tırmalamaya başladı. Ben de sinirlenip dövmeye başladım. Kafası demire çarptı, bayılınca panikledim, hastaneye beraber götürmek için diğer sanık Fatih'i çağırdım. Geldi, dur kardeş önce konuşalım dedi. Issız bi yere gittik. Fatih maktüle bir baktı, sonra arkadaşı Osman'ı arayıp benzin istedi. Buluşmak üzere ayrıldık, ben eve gittim. Babamı aradım, benim eve geçtik, elimi yüzümü temizledim. Fatih geldi, koltukların kanlı başlıklarını topladık.

Bunu ilk kez burada söylüyorum. Bir baktım Fatih arabadan kemerini düzelterek iniyordu. Fatih dedi ki 'öldürmemiz lazım' Ben bıçağı aldım, boğazına sapladım. Hadi gidiyoruz dedik, babam 'nereye' dedi. Fatih 'pikniğe gidiyoruz mangal yakarız' diye espri yaptı. Ben paniktim, Fatih soğukkanlıydı. Fatih bana yüzümü maktulün tırmalayıp, tırmalamadığımı sordu, 'evet' deyince "Kimliğini bırakmışsın sen, elini kes" dedi, kestim ellerini. Önce çuvala koyup gömecektik, sonra Fatih babamdan mazot istedi. Bıçakları temizledi.

Bana 'kız güzelmiş' dedi, 'sen bir şey mi yaptın' dedim. Sus sesini çıkarma yoksa seni ihbar ederim dedi. Ayrı arabalarla yola çıktık, geminin orda onu bekledim, fatih aradı üniversitenin oraya çağırdı. Buluştuk, ben onun aracını takip ettim, bi sürü köyden geçtik, bir yerde durduk. Cesedi indirdim, bana benzini getir dedi, ben öyle bir niyetim olmadıgı için benzin şişesini kasten düşürdüm, yakmayalım dedim, o ısrar etti. Ertesi gün buluştuğumuzda Fatih elini omzuma koydu, "Bak, dün otobüste kıza öyle yaklaştığımı söylersen çoluğunu çocuğunu kaçırırım' dedi."

Karakol ve mahkeme ifadeleri çelişkili

Sanık Suphi'nin ifadelerinin ardından daha önce savcılık ve jandarmada verdiği ifade bant kaydından okundu. Mahkemedeki ifadeleriyle çelişkileri ortaya çıktı. Sanık Suphi daha önceki ifadesinde 2 kadın iki erkeğin arabaya bindiğini bir kadın erkeğin sevgili olduğunu onlarla kavga ettiğini söyledi.

'Alnım açık bu konuda'

Mahkeme başkanı iddianamede anlattıklarıyla burada anlattıklarını birbirini tutmadığını söyleyince, "İddianamedeki çoğu şey zaten yanlış" dedi. Sanık Suphi daha sonra Fatih'in kendisine "Çuvala koyalım dediğini söyleyerek şöyle devam etti: "Fatih tırnaklarda doku örnekleri kalmıştır diye kesmemizi çuvala koymamızı ve yakmamızı istedi. Fatih ellerini kesmemi isterken 'Güzelmiş bacanak' dedi. Avukatlar da sanık bıçak darbelerini sormasının üzerine, "Elimde bıçak yoktu. Evin önüne kadar bıçak kullanmadım. Onun elinde varsa o değmiştir" dedi. Anlaştıysanız neden sana saldırsın ki. Bilmiyorum. Yanlış anlamıştır belki ıssız yol olduğu için o yoldan gideceğimi de söylemiştim zaten. Alnım açıktır bu konuda.
Önceki beyanında biber gazı sıkıldığını belirtirken şimdi sıkmadı diyorsun sorusunu da çelişkili yanıt veren sanık, "Arkadan sıkmış olabilir. Bilmiyorum" dedi.

Avukatın 'indirim' çabası

Necmettin'in avukatı da söz alarak sanığa indirim yolu için, "Maktul kendisine hakaret etmiş mi önceden geçirmiş olduğu kaza nedeniyle herhangi rahatsızlık yaşamış mı diye sordu. Bunun üzerine sanık, "Şerefsiz", köpek gibi şeyler söyledi dedi. Ama ben mahkemeye saygısızlık olmasın diye söylemedim" dedi. Başka bir avukat da Fatih'in arabadan inerken pantolonunu düzeltmesine ilişkin soru sorarak, Fatih'in cinsel saldırıda bulunup bulunmadığını sordu. Sanık Suphi, "Anlattığım gibi fermuarını kapatıyordu. İçeride ne yaptı bilmiyorum. Sordum ve yok dedi. Ben boğazına bıçağı batırdıktan sonra pis pis güldü. O zaman sordum bir şey mi yaptın diye. Beni ihbar edeceğini söyledi" şeklinde yanıt verdi.

'Benim de çocuğum var'

Sanığın ifade sırasında gözyaşı dökmesine karşı kadın avukat "Kızın boğazını keserken gözyaşlarını nereye sakladın" tepkisine de "O durumu Allah kimseye vermesin ben de çoluk çocuk babasıyım" diye salondakilerin de tepkisine neden olan yanıtlar verdi.

Avukatların talebi reddedildi

Öte yandan avukatlar mahkemeden polislerin silahlarını bırakarak salona girmesini talep etti, silahla salona girilemeyeceğini hatırlattı. Mahkeme başkanı ise duruşmada görevli polislerin silah taşıyabileceğini söyleyerek talibi reddetti. Duruşmaya 13.00'a kadar ara verildi. Mahkeme bu ara sırasında sanıkların birbirlerinden ayrı tutulmasını da istedi.

Kadın örgütleri adliye önünü terk etmiyor

Duruşmaya ara verilmesinin ardından adliye önünde sabahın erken saatlerinde itibaren açıklama ve sloganlarla bekleyen kadınlar yine bir araya geldi. TÜBAKKOM duruşmaya ilişkin adliye önünde açıklama yaptı. Osmaniye Barosu Kadın Hakları Komisyonu 13'üncü dönem Sözcüsü Avukat Ebru Coşkuner Kolak, Özgecan'ın hunharca katledilmesinin ardından millet olarak "Kadına karşı şiddete hayır" diyerek tek ses, tek yürek olabildiklerini söyledi.

'Kadın katliamları giderek arttı'

Aradan geçen 4 ay içerisinde neler olduğuna değinen Ebru, kadın katliamların giderek arttığını ifade etti. Kadın katliamlarının gazetelerin 3'üncü sayfa haberleri olduğunu vurgulayan Ebru, "Maalesef milletçe bu haberleri kanıksamaya başladık. Şiddeti uygulayanların cezalandırılması için ve şiddetin önlenebilmesi için asgari düzeyde şeklen ağır yasalar yapıldı. Sonra ne oldu? Kafası, gözü eşi tarafından dağlanırken can havliyle söz söyleyen bir kadının çığlığı haksız tahrik sayıldı. Hiç tanımadığı bir kadını zevkleri uğruna öldüren erkek mahkemede sessiz durduğu için iyi hal indirimiyle mükafatlandırıldı" dedi.

Ebru, Anayasa mahkemesinin kadın ve çocuk haklarının ihlaline sebep olacak bir karara imza attığını ve 'dini nikahın ancak resmi nikahtan sonra yapılabileceğinin' teminatı olan TCK'nın 230'uncu maddesini iptal ettiğini vurguladı. Ebru, "Artık zaman herkesin vicdanı ile hesaplaşmasını gerektiği gibi yapmasının zamanıdır. Kadınlar insanca yaşam mücadelesi, ilkçağlardan beri sürmektedir. Biz güçlü kadınlar üzerimize yapıştırılan kötü tanımlar yerine, onurun ve varoluşun temsilcisiyiz" ifadelerini kullandı. Kayıpların önlenebilmesi için TÜBAKKOM olarak taleplerini okuyan Ebru şöyle devam etti: "Şiddet faillerinin de rehabilitasyona tabii tutulmasını talep ediyoruz. Çocuklarımıza toplumsal cinsiyet eşitliğinin özümsetileceği bir eğitim politikası izlenilmesi. Anne adayı olan veya anne olan kadınlarımızın ekonomik ve sosyal yaşamdan uzaklaştırılmamasını istiyoruz. Kendi bedenimiz üzerinde karar verme hak ve özgürlüğünün sadece bize ait olduğunun yasama erki tarafından da yasallaştırılmasını talep ediyoruz."

Açıklamanın ardından adliye balkonuna çıkan sanıkların avukatlarını gören kitle avukatları yuhalayarak tepki gösterdi. Kadınlar dava sonuçlanıncaya kadar adliye önünden ayrılmayacaklarını vurguladı.

(gc-be/fk)