Kadınları katleden askerler aklanmaya çalışılıyor!

12:30

Mizgin Adım/JINHA

ŞIRNEX - Türkiye-Rojava sınırında Türk askerleri tarafından katledilen kadınlarla ilgili yürütülen soruşturmalarda askerlerin aklanmaya çalışıldığına dikkat çeken Avukat Filiz Ölmez, uluslar arası sözleşmelerin ihlal edildiğine vurgu yaparak, "Türkiye'nin başka sınırları da var. Örneğin hangimiz Yunanistan sınırından geçiş yaptığı sırada öldürülen birini biliyoruz. Ama bu durum Kürdistan'da farklı. Kürdistan sınırlarında ulusal arası sözleşmeler hiçe sayılarak insanların yaşam hakları ihlal ediliyor" dedi.

Saadet Derviş Rojava-Türkiye sınırını geçmek isterken 18 Mayıs 2014 tarihinde iki çocuğu ve babasının gözü önünde Türk askerleri tarafından silahla vurularak katledildi. Yine Rojava-Türkiye sınırında 29 Ocak 2015 tarihinde ise Nezahat Celal Sadun sınırda askerlerce vurularak katledildi. Rojava-Türkiye sınırında 16 Temmuz 2014 tarihinde H.H. adlı bir kadın ise Türk askerlerinin tecavüzüne uğradığını söyleyerek, askerlerin cezalandırılmasını istemişti.

'Asker aklanmaya çalışılıyor'

Sınırda yaşanan katliamları ve yürütülen soruşturmaları değerlendiren Avukat Filiz ölmez, hazırlanan raporlarla askerlerin aklanmaya çalışıldığına çekerek, "Sınırda katledilen Nezahat dosyası ile ilgili de Saadet Derviş dosyasına benzer bir kararın verilmesinden endişe ediyoruz" dedi. Saadet Derviş (Saada Darwich) katliamıyla ilgili konuşan Filiz, "Saadet 18 Mayıs 2014 tarihinde babası ve iki çocuğuyla sınırdan geçmeye çalışırken Uğurköy Karakolu'na bağlı askerler tarafından açılan ateş sonucu katledildi. Babası Methi Derviş'in ifadesine göre saatlerce yardım çığlıklarında bulunmasına rağmen kimse yardımına gelmedi. Bunun üzerine Methi kızını yüz metre sürükleyerek zırhlı aracın yanına getirir. Saadet 4 saat sonra hastaneye yetiştirilir fakat kan kaybından hayatına kaybeder. Konuyla ilgili soruşturma başlatan Askeri Savcılık bir ay önce Saadet'in askerlerin açtığı uyarı ateşinde merminin sekmesi sonucu yaralanmasını gerekçe gösterdi ve 'kovuşturmaya gerek yok' denilerek dosyaya takipsizlik kararı verdi" diye belirtti.

'O güne ait kamera kayıtları yok!'

Nezahat Celal Sadun (32) adlı kadının da 29 Ocak 2015 tarihinde saat 17.30 sıralarında Qamişlo sınırından Şırnak'ın Cizre ilçesine geçmeye çalışırken Uğur Karakolu'nda görev yapan askerler tarafından açılan ateş sonucu katledildiğini ifade eden Filiz, "Nezahat henüz Türkiye topraklarına geçiş yapmamıştı ve normalde silahla müdahalenin olmaması gerekiyordu" dedi. Askerin o gün bir gurubun saldırısına uğradıklarını bunun üzerine havaya ateş açtıkları yönünde ifade verdiklerini söyleyen Filiz, "O güne ait kamera kayıtları dosya da yok bu durum ilginçtir. Bu dosyada da Saadet Derviş dosyasına benzer bir kararın verilmesinden endişe ediyoruz" sözlerini ifade etti.


'Uluslar arası sözleşmeler ihlal ediliyor'

Kürdistan sınırında bu tür benzer olayların sıkça yaşandığına işaret eden Filiz şunları belirtti: "Türkiye'nin başka sınırları da var. Örneğin hangimiz Yunanistan sınırından geçiş yaptığı sırada öldürülen birini biliyoruz. Ama bu durum Kürdistan'da farklı. Kürdistan sınırlarında ulusal arası sözleşmeler hiçe sayılarak insanların yaşam hakları ihlal ediliyor. Bundan iki yıl önce Roboski olayında kişilerin yasa dışı yollardan geçişi onların ölümü için haklı bir gerekçeymiş gibi sunuldu ve dosyada takipsizlik kararı verildi. Öldürülenler arasında onlarca çocuk olmasına rağmen bu karar verildi."

'Hukuksuz eylemlere kılıf uydurulmamalı'

Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için dosyaların ciddiye alınması gerektiğini kaydeden Filiz, aklanmaya yönelik raporların çıkarılmaması gerektiğini söyledi. Filiz, "Hukuksuz eylemlere kılıf uydurulmaması bunun yerine hukuk sistemine göre suç işleyenlerin tespit edilip hakkında gerekli işlemlerin yapılması şarttır. Rojava sınırında geçtiğimiz yıl Temmuz ayında H.H. adında bir kadına tecavüz edildi. Kendi ülkesinden kaçan birine karşı yapılan bu suç uluslar arası hukuka göre insanlık suçudur. Savcıların bu konuda bir an önce hareket geçip tecavüzü kim yaptıysa bunun tespit etmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

'Bizler açısından olay açığa kavuşturulmamıştır'

Saadet Derviş katliamına ilişkin konuşan Avukat Sertaç Özkan ise askeri savcılık açısından olayın açıklığa kavuşturulduğunu ancak kendileri açısından olayın açığa kavuşturulmadığına vurdu yaptı. Oradaki gördüğü tanıklarının dinlenmediğini belirten Sertaç, "Gördüğü tanıklarının beyanı askerlerin hedef göstererek ateş açtığı yönündedir ama her nedense askeri savcı tanıkları dinlememiştir. Biz askeri savcının soruşturmayı eksik yürüttüğü kanaatindeyiz" dedi.

'Türkiye mülteci hukukuna aykırı davranıyor'

Saadet Derviş'in yaralı halde 3-4 saat bekletildiğini kaydeden Sertaç, "Türkiye Cumhuriyeti Mülteci Hukukuna taraf olan bir devlettir. Dolayısıyla Türkiye devleti herhangi bir devlete savaş veya savaş hali durumlarında kapılarına dayanan mültecilere kapılarını açmak zorundadır. Dolaysıyla askerler bu aileyi almak zorundaydılar. Mültecilerin sınır geçişlerine ideolojik yaklaşılıyor. Bu Suriye sınırı olmasaydı Yunanistan ya Azerbaycan sınırı olsaydı aynı şey olabilir miydi?" diye sordu. Suriye -Türkiye sınırında buna benzer durumlara sık rastlanıldığını kaydeden Sertaç, dosya ile ilgili bu takipsizlik kararına itiraz ettiklerini ve Genelkurmaya dava açtıklarının bilgisini verdi.
Sertaç her zaman bu konuların takipçisi olacaklarını ifade etti.
(mg)