'Yeni anayasa toplumsal cinsiyet odaklı olmalı'

09:03

Nurcan Yalçın / JINHA

AMED - Yeni Anayasa arayışları ve çözüm süreci hakkında değerlendirmelerde bulunan HDP Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Özgür Sevgi Göral, kadınların hem çözüm sürecine hem de anayasa sürecine çok etkin bir şekilde katılmaları gerektiğini belirterek, "Yeni anayasa mutlaka toplumsal cinsiyet odaklı olmalıdır. Kürt kadınlarının savaştaki deneyimi, bilgisi ve mücadelesi ele alınmalıdır. Çok güçlü bir kadın hareketi var ve bu nedenle kadınlar çok güçlü bir şekilde sözünü söyleyebilirler" dedi.

Kocaali Üniversitesi Hukuk Fakültesi profesörlerinden Serap Yokuş ve HDP Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Özgür Sevgi Göral, kadın özgürlükçü, demokratik ve eşitlikçi bir Anayasa için mücadele ettiklerini belirterek, kadınların hem yeni anayasada hem de çözüm sürecinde önemli bir rol almaları gerektiğini söyledi. 1982 Anayasası'nın otoriter bir anayasa olduğunu dile getiren Prof. Serap Yokuş, 1982 anayasasının birçok kesimi dışta bırakan bir anayasa olduğunu söyledi. Serap, "Bundan sonra yeni bir anayasa olacaksa, demokratik özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasa olmalıdır" diye belirtti.

'Zihniyet dönüşümü olmalıdır'

1982 Anayasası'nda yer alan bir takım değişiklikler yoluyla sonradan pozitif ayrımcılığa dönük önlemlerin alındığını söyleyen Serap, "Kadınlar sadece yasal, anayasal eşitliği yakalayamıyorlar. Bu aynı zamanda uygulanan bir zihniyet sorunudur. Bunu aşmak sadece yasal ve anayasal yolarla olmuyor. Genel olarak kadına yaklaşımı fikir düzeyinde dönüştürülmesine ihtiyacımız var. Muhtemelen Diyarbakırlı kadınlar açısından Türkiye'nin batı tarafıyla daha ileride ve yerini yakalamış durumda" dedi.

'Vatandaşlık tanımı yeniden düzenlenmeli'

HDP Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Özgür Sevgi de, "Nasıl bir Anayasa?" istediklerini anlattı. Yeni anayasa için birkaç temel başlıklarının olduğunu dile getiren Özgür, "Bunlardan biri Türkiye'nin anayasacılık geleneği, tekçi, militarist ve vesayetçi bir anayasa geleneği olduğundan ilk itirazımız bunadır. Bizler isteği farklı kimliklerin eşit bir şekilde bir arada yaşamasıdır. Bunun için örneğin vatandaşlık tanımının yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Çoğulculuğu kapsayan ve eşitliği ön gören bir anayasa" ifadelerini kullandı. İkinci meselenin de 'Anadil'de yaşam ve eğitim hakkının olduğunu kaydeden Özgür, "Eğitim alma, kamu hizmeti alma gibi kamusal hayatın bir parçası olarak çok dillilik ve bunun tanımlanması meselesi var. Kolektif hakların da bir parçası bu aynı zamanda" şeklinde belirtti.

'Geçmişle hesaplaşmak ve yüzleşmek gerekiyor'

Çözüm sürecinin iki açıdan yeni anayasayla sıkı sıkıya ilişkili olduğunu belirten Özgür şunları belirtti: "Birincisi Kürt özgürlük hareketinin ve Kürt toplumunun 30 yıldır en temel taleplerinden biri Kürt halkının statüsünü ve haklarını tanıyan yeni bir anayasa yazılmalı. Geçmişle hesaplaşmak ve yüzleşmek gerekiyor. Çatışmanın bittiği toplumlarda genelde yeni bir demokratik rejime geçiş yeni bir anayasayla mümkün oluyor. Güney Afrika 'da da böyle olmuş, Apartayt rejiminden sonra Arjantin'de de darbelerden sonra bu şekilde olmuş. Bu açıdan da çözüm sürecinin temel taleplerinden birisi olması için yeni anayasa çok önemli."

'Kadınlar sürece etkin katılmalı'

Çözüm sürecinin esas taşıyıcılarının ve yeni anayasa tartışmalarında da esas taşıyıcılarının kadınlar olması gerektiğinin altını çizen Özgür, savaşın en çok kadınları mağdur ettiğini söyledi. Dolayısıyla kadınların hem çözüm sürecine hem de anayasa sürecine etkin bir şekilde katılmaları gerektiğini ifade eden Özgür, "Kadınların birikimlerinin yeni anayasaya yansıması gerekiyor. Yeni anayasa mutlaka toplumsal cinsiyet odaklı gerekiyor. Kürt kadınlarının savaştaki deneyimi, bilgisi ve mücadelesi ele alınmalıdır. Çok güçlü bir kadın hareketi var. Kadınlar çok güçlü bir şekilde sözünü söyleyebilirler iki konuda da" dedi.

(do/mg)