Direnişteki işçiler 'sesleri' olan Gündem'in yanında
09:07
Gülfidan Ataman/JINHA
İSTANBUL- Tuzla Organize Deri Yan Sanayi ve Topkapı'da özlük hakları için direnişlerini büyük bir kararlılıkla sürdüren TEDİ çalışanları, haklarını alana kadar direniş alanlarını terk etmeyeceklerini belirtti. Özgür basına yönelik baskılara tepki gösteren işçiler, "Sesimizi özgür basın duyurdu. Özgür basın hep yanımızdaydı bizde sonuna kadar onların yanında ve destekçileri olacağız" dedi.
İstanbul'da Tuzla Organize Deri Yan Sanayi ve Topkapı'da Kurulu olan ve biri Türkiyeli olmak üzere 3 ortaklı bir sermaye kuruluşu olan TEDİ Tekstil Fabrikası'nda yaşanan hak gaspına karşı verilen mücadele büyük bir kararlılıkla sürdürülüyor. Tuzla ve Topkapı'da üretime devam eden her iki depoda çalışan toplam 86 işçiden 60'ı DİSK'e bağlı Limter-İş Sendikası'na üye olduktan sonra Toplu İş Sözleşmesi (TİS) için başvuruda bulundu. Ancak sendikal mücadeleyi duyan patron, başvurunun yanıtı gelmeden 3 işçiyi işten çıkardı. Bunun üzerine işçiler, işten çıkarılan çalışma arkadaşlarına destek vermek için makineleri kapatarak direniş başlattı.
Şirket yönetimi önce 6 işçiyi daha sonra ise üretimi durduran tüm işçileri çeşitli ihtarlarla telefonlarına mesaj atarak iş akitlerinin feshedildiğini bildirdi. Bunun üzerine Tuzla'da atılan tüm işçilerin özlük hakları için kapıda başlattığı direniş sürerken bu kez de Topkapı'daki depoda sendika üyesi 9 işçiden 3'ü işten çıkarıldı. Sonrasında işçiler ve sendika, TEDİ mağazalarının önlerinde de eylem yapma kararı aldı. Yarısından fazlasını kadınların oluşturduğu direnişteki işçilerin çalışma süreleri 7 ay ile 2 buçuk yıl arasında değişiyor. Direnişte olan kadınlardan Mine Servi, sendikalaşmadan sonra direnişe başlama sebeplerini düşük ücret, hal ihlalleri, iş güvenliği ve ağır çalışma koşulları olarak açıkladı.
'Sendikalı olduktan sonra baskılar arttı'
" Yevmiyelerimiz kesiliyor, çok çalıştırılıp emeğimizin karşılığını alamıyorduk. Biz de örgütlendik sendikaya üye olduk" diyen Mine, sendikalı olduktan sonra baskıların arttığını ve baskının yanında hakaretlere maruz kaldıklarının altını çizdi. Mine, "Hakaret etmeleri sonucu bizde işi durdurduk. Sonra arkadaşlarımızla birlikte işten çıkarıldık. Arkadaşlarımız için bizde direnişe geçtik. Sendikalı olmak suç değil bizde doğal olarak haklarımızı istiyoruz. Alın terimizin karşılığını istiyoruz. Hakkımızı aramaya başladıktan sonra patron arkadaşlarımızın istifa etmelerini istiyordu. Ancak bunu yapmadık ve direndik. Hakkımızı elde edene kadar da devam edeceğiz" dedi.
'Özgür basın yanımızdaydı'
Fabrika içerisinde ya da bahçesinde bir güvelik görevlisi dahi olmazken, şimdi polis, özel harekat timleri ve araçlarının bahçeden çıkarılmadığını söyleyen Mine, haklarını aradıklarında devlet güçleri tarafından baskılara maruz kaldıklarını kaydetti. Haklarını ve işten atılan arkadaşları işe geri alınıncaya kadar direnmeye devam edeceklerini ifade eden Mine, tüm yetkililerin bu kararlılığı iyi bilmesini istedi. Özgür basına yönelik baskıları da hatırlatan Mine, şöyle devam etti: "Emekçinin sesini duyuran basını susturmaya çalışıyorlar. Sesimizi özgür basın duyurdu. Diğer basından hiçbiri buraya gelmedi. Sesimizi duyurmak için hiç bir şey yapmadılar. Özgür basın yanımızdaydı bizde sonuna kadar onların yanında ve destekçileri olacağız."
'Emek verdikçe patron sömürdü'
Fabrika çalışanlarından Gülşah Ökçe de, iş güvenirliği olmadığı için bugün direnişte olduklarını vurgulayarak, "Haklarımızı aramaya başladıktan sonra tüm arkadaşlarımızı işten çıkardılar. Dinlenmeden çalışıyorduk, yapmamız gereken işin çok üstünde emek harcıyorduk ama biz çalıştıkça patron bizi sömürdü. Biz hakkımızı alana kadar da alandan ayrılmayacağız" şeklinde konuştu.
'Polis ateş açıp saldırdı'
Emeklerinin karşılığını almak için direnişte olan Bahar Şener ise, bir buçuk senedir TEDİ de çalıştığını ve tüm haksızlıklara karşı özveriyle çalışmaya devam ettiklerini belirterek, kendi işleri gibi sahiplendiklerini söyledi. "Canımı dişime taktım, ben hasta oldum çocuğum hasta oldu ama buna rağmen geldim çalıştım" diyen Şener, "Ne bir ikramiye, zam hiçbir şey yapmadılar. Hep sömürüldük ama artık susmayacağım hakkımı istiyorum. Hastaneye gitmek için bir izin bile alamadık. Cenazesine gitmek isteyen arkadaşlarımızdan bile ölüm raporu istiyorlardı. Burada beklerken polis üzerimize ateş açıp, copla ve tazyikli su ile saldırdı. Arkadaşlarımız yaralandı sağlık sorunları yaşadılar polis saldırısı ardından. Aslında biz bizim olanı istiyoruz hakkımızı istiyoruz" diye belirtti.
(pu)