Fason işçisi kadınlar anlatıyor…
09:00
Rojda Oğuz / JINHA
İSTANBUL - Ev eksenli çalışan kadınlar hem SSGSS'den yararlanmasına rağmen kapitalist rekabet ortamında hayat mücadelelerini vermeye devam ediyor. Tekstil atölyelerinden aldıkları ürünleri evlerinde temizleyen Müzeyyen Oruk ve Ayten Oruk kendilerinden gurur duyduklarını bütün kadınların da mücadele etmeleri gerektiğini söyledi.
İşin, işyerinde değil de işi görecek olanın evinde görülmesi esasına dayanan çalışma biçimine günümüzde 'ev eksenli çalışma' ya da 'fason işçilik' denilmekte. Kapitalizmin rekabet ortamının artması sonucu metropol şehirlerinde ortaya çıkan kayıt dışı ev eksenli çalışanların sosyal güvencelerinin olmamasına rağmen sayıları ise gün geçtikçe artıyor. Özellikle emekçi semtlerde fason işçilik yapan kadınlarla evlerinin önünde iğne iplik ile çalışırken karşılaşabilirsiniz.
Bir yanda gurur, bir yanda güvencesiz çalışma…
Bitlis'ten ailesi ile birlikte İstanbul'un Küçükçekmece İkitelli semtine göç etmek zorunda kalan Müzeyyen Oruk, bütün bu sorunlara rağmen yaşamını devam ettirmek adına akrabası olan Ayten Oruk'la beraber fason işçi olarak çalışıyor. Tekstil atölyelerinden aldıkları ürünleri evlerine getirip temizleyen kadınlar mücadelelerinden dolayı kendileriyle gurur duyduklarını belirterek, güvencesiz çalışma koşullarının zorluklarından bahsetti.
Müzeyyen, " Kadın çalışırsa ve mücadele ederse, emeği ve özgür iradesiyle mutlaka kendi ekmeğini kazanır. İster pazarda ister kendi kapımızın önünde çalışarak mücadele etmek çok güzel. Ben kadınların çalışmamasına, evine tıkanmasına karşıyım. Bir kadının sürekli evinde kalması bana göre güzel değildir" dedi.
'Başka türlü hayatımızı devam ettiremeyiz'
Köyünden İstanbul'a geldiklerinde maddi durumlarının iyi olmadığını söyleyen Müzeyyen 3 çocuğunun olduğunu belirtti. Müzeyyen, "Çocuklarımın yaşları daha çok küçük. Çocuklarım ve benim geçimim için tekstil atölyelerinden iş alıp eve getiriyoruz eltim ile beraber. Tekstil atölyelerinin diktikleri elbiselerin iplerini temizliyoruz. Onun dışında kadınların kullandıkları eşarpların dantellerini ve patik örüyoruz. Hayat böyledir işte. Çalışmazsan geçimini sağlayamazsın. İstanbul'da başka türlü hayatımızı devam ettiremiyoruz. Tarlamız, hayvanımız yok, köydeki gibi" şeklinde konuştu.
'Sigortamız yok, farklı bir yerden gelirimiz yok'
Hayatını çalışarak devam ettirmekten dolayı mutlu olduğunu söyleyen Müzeyyen, yaptıkları işin zorluklarından söz ederek şunları söyledi: "Dışarıya gidip atölyelerden iş alıp eve getirmek, tekrar temizlediğimiz işleri götürmek, aybaşı geldiğinde gidip yaptığımız işlerin parasını almak zor oluyor. Kapı kapı gidip iş beklemek, bir kaç iş için sokaklarda dolaşmak... Ama söz konusu çocukların ve benim geçimimiz olunca buna mecburuz. Sigortamız yok, farklı bir yerden gelirimiz yok. Tekstil işleri olmadığı zamanlarda da evimizde el işleri yapıyoruz. Evlilik hazırlığı yapan genç kadınlara satıyoruz bu el işlerini. Bazen de okulların kapılarında bekleyip satıyoruz yaptıklarımızı. Evimde oturup bir şeylerin kendiliğinden olmasını beklemiyorum."
'Kadının 'ben ev hanımıyım' demesini doğru bulmuyorum'
Çalışmanın kendisine gurur verdiğinin altını çizen Müzeyyen, bütün kadınların çalışmaları gerektiğini dile getirdi. Müzeyyen, "Başka birine muhtaç olmaktansa çalışmayı tercih etmeliyiz. Hayat şartları gerçekten çok zor. Bütün kadınlara çalışmalarını tavsiye ediyorum. İstanbul hayat şartlarında kadının 'ben ev hanımıyım' demesini doğru bulmuyorum" dedi. Müzeyyen," Bir kadının kendi çabalarıyla kazanması çok güzel bir şey. Kadın kendi mücadelesine baksın, kendi hayatının akışına baksın" diye konuştu.
Ev eksenli çalışan Ayten Oruk ise, zorluk çekmelerine rağmen mücadele ettiklerini dile getirdi. Ayten, kendisinin 2 senedir bu işi yaptığını ve çocuklarının da bazı zamanlarda kedisine yardım ettiğini anlattı.
(ro/ck/dk)