Türkiye’de ev işçisi kadının adı yok!
09:03
Duygu Erol/ JINHA
ANKARA - İstatistiklere göre Türkiye’de bir milyondan fazla kadın ev işçiliği yapıyor. Ancak hiçbir yasada ve iş kanununda ev işçiliğine dair bir düzenleme ya da uygulama yok. Ev işçisi kadınların çoğu ağır şartlar altında ve güvencesiz çalışıyor. Konuya ilişkin görüştüğümüz ev işçisi ve İMECE Ev İşçileri Sendikası kurucu üyesi Münire Ünal, Türkiye’de ev işçisi kadının görünürde olmadığını ve işverenlerinin kendilerine “Bizim eve gelen kadın”, “Bizim kadın” dediklerini belirtti.
Türkiye’de kadınların emeği çalıştıkları hiçbir alanda görünmezken, birçok kadının geçimini sağladığı ev işçiliğinin de ne sosyal alanda ne toplumsal alanda ne de sosyal güvenlik alanında hiçbir görünürlüğü yok. Ev işçisi olan kadınlar “Bizim eve gelen kadın”, “Benim kadın” dan öteye geçemiyor. Torba Yasa ile sözde görünür kılınan, aslında tamamen güvencesiz haline getirildiklerini ifade eden İMECE Ev İşçileri Sendikası kurucu üyesi Münire Ünal, “O evin halısı, camı, kapısı, koltuğu, mutfağı, dolabı, çamaşırı, ütüsü, gerekiyorsa yemeği; bütün işleri bitene kadar dinlenme saatimiz, çay saatimiz, yemek saatimiz yok. Çok önceden, birkaç gün önceden yemek kalmışsa ‘onu yersin’ diyorlar. Yani bir sıfatımız bile yok” diye konuştu.
‘Ev işçisi kadın diye bir şey yok’
“Türkiye’de ev işçisi kadınlar yok. Ev işçisi kadın diye bir şey yok. Ev işçileri ne yasada var ne toplumda görünür ne de aile içinde görünür. Yok yani. Ama istatistiklere göre bir milyonun üzerinde olduğu söyleniyor. Bana sorarsanız çok daha fazla” diye konuşan Münire yasalara göre bir iş tanımları olmadıklarını ve uzun saatler boyu güvencesiz şartlar altında çalıştırılabildiklerini belirtti.
‘Dinlenme, çay ve yemek saatimiz yok’
Sabah normal bir çalışan, işçi, memur gibi çalışma alanlarına gittiğini ve evin işinin, temizliğinin bittiği vakte kadar çalışmalarının devam ettiğini belirten Münire, “Ne saatimiz var ne işin tanımı var. O evin işi bitene kadar oradayız, belli bir saatimiz yok. O evin halısı, camı, kapısı, koltuğu, mutfağı, dolabı, çamaşırı, ütüsü, gerekiyorsa yemeği; bütün işleri bitene kadar dinlenme saatimiz, çay saatimiz, yemek saatimiz yok. Çok önceden, birkaç gün önceden yemek kalmışsa ‘onu yersin’ diyorlar. Yani bir sıfatımız bile yok” diye belirtiyor. Münire, iş unvanları olmadığını dile getirerek işverenlerinin kendilerine ev işçisi değil de “Bizim eve gelen kadın”, “Senin kadının nasıl, memnun musun? Ya ben hiç memnun değilim” şeklinde hitaplarda bulunduğunu belirterek, “Ev işçisi olarak görülmüyoruz biz. ‘Bizim eve gelen kadın’ bizim adımız” diyor.
‘Ev işçilerini örgütlemeye çalışıyoruz’
Münire, İMECE Ev İşçileri Sendikası ile tanışmasını ve katılmasını ise şöyle anlatıyor: “İMECE ile 2000’li yıllarda tanıştım. Bir gurup ev işçisi kadın bir araya gelip örgütlenmeye çalışmışlar. Önce kooperatif kurmuşlar sonra dernek kurmuşlar. Bu dernek esnasında bende İMECE ile tanıştım. Ve hep birlikte çalışmalarımızı yürüttük ve büyüttük. Böyle bir dernek çalışma içerisindeymiş zaten, ben de dâhil oldum. Ev işçilerini örgütlemeye çalışıyoruz. Eğitimler veriyoruz, sendikalılığın amacını anlatıyoruz. Hiçbirimizin sigortası yok. Bunları anlatıyoruz. Kadınlara haklarını anlatıyoruz ve İMECE Ev İşçileri Sendikası’na üye olmaya davet ediyoruz. Derneğe üye olmaları için sigortalı olmaları gerekiyor ama sigortalı değil maalesef kadınlar, bu yüzden sıkıntı yaşıyoruz.”
‘Ben zaten eşimden sigortalıyım ki’
Kadınların görünmeyen bir emeğinin söz konusu olduğunu belirten Münire, bu görünmeyen emeği görünür kılmaya çalıştıklarını söylüyor. İki ev işçisi kadının hayatını anlatan Toz Bezi filmi hakkında biraz sohbet ettikten sonra filmin ev işçisi kadınların yaşadıkları bazı sorunları beyaz sahneye aktardığını ifade eden Münire, “Filmde de izlediğimiz gibi ben ev işçilerine soruyorum sigortanız var mı diye genelde yok diyorlar. ‘Ben zaten eşimden sigortalıyım ki’ diyor. Onu kendine bir güvence olarak görüyor. Ben bunun bir garanti olmadığını onlara anlatmaya çalışıyorum” diyor.
Filmi çok beğendiğini, ancak çok daha fazlasının olduğunu belirten Münire şöyle devam ediyor: “Önemli olan noktalara değinmişler zaten. Sigortalı iş araması, kendini garantiye almak için çaba gösterilmesi. Diğer kadının da eşinden kaynaklı ‘ben zaten sigortalıyım’ demesi. Bizim de dernek olarak anlatmamız gereken bunlar zaten ve buna değinmişler.”
‘Yasa ev işçileri için geçerli değil?’
Daha önce defalarca meclise gittiklerini, vekillerle, Çalışma Bakanlığı ile görüştüklerini aktaran Münire, “Taleplerimizi sunduk. Ama çıkan sonuç hiçte iç açıcı değil. Torba yasasına göre bir eve ayda 10 günden fazla gidiyorsan işveren seni sigortalamak zorunda. Ama sigorta yasasına göre bir işçiyi bir gün bile çalıştırırsan sigortalamak zorundasın. Neden bu yasa ev işçileri için geçerli değil. Ayda bir eve 10 gün gitmek için haftada bir eve 3 gün gitmek gerekiyor. İşverenler bunu 2 güne düşürdü ki bu sigortayı yapmamak için” diye konuşuyor. Münire görüşmelerden çıkan tek sonucun iş kazası sonucunda sağlık hakkından yararlanmak olduğunu belirtiyor.
(mc/sy)