1 Mayıs'ta alanlarda değil, portakal bahçesinde olmak zorundaydılar…

09:00

Filiz Zeyrek/JINHA

ADANA - Tarım işçisi olarak çalışan kadınlara kutlanan 1 Mayıs'ın kendileri için ne anlam ifade ettiğini sorduk. 1 Mayıs günü de çalışmak zorunda kaldıklarını söyleyen kadınlar, "1 Mayıs gelmiş hoş gelmiş ama kimin için gelmiş bilmiyoruz" dedi.

Birçok şehirde 1 Mayıs günü emekçiler alanlarda taleplerini dile getirdi. Çukurova'nın bereketli topraklarında emekleri değersizleştirilen kadın ve çocuk işçiler ise 1 Mayıs günü meydanlarda değil, "Çalışmazsak aç kalırız" dedikleri portakal bahçelerindeydi. "Bizi işçi olarak gören yok" diyerek sitemlerini portakal kokularıyla savuran kadınlar, tarım işçilerinin koşullarının iyileştirilmesini istiyor.

'Yaşamak için çalışmak zorundayız'

Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Karayusuflu köyünde bulunan portakal bahçelerinde çalışan Nergiz Yılmaz 30 yıl önce memleketi Cizre'den zorunlu göç ile Adana'ya gelmek zorunda kaldığını söylüyor. Maddi sıkıntılar yüzünden çocuklarını okutamadığını anlatan Nergiz, ağır koşullar içindeki çalışma yaşamından bir kesiti şöyle sunuyor: "Sabahın erken saatlerinde bahçeye gelip akşam 17.00 da eve gidiyoruz. Kışları çok soğuk, yazları da çok sıcak oluyor. Çok zorlanıyoruz ama yapacak bir şey yok yaşamak için çalışmak zorundayız."

'1 Mayısta bile çalışmak zorundayız'

1 Mayıs'ta çalışmak zorunda kaldıkları için alanlarda olamadıklarını ifade eden Nergiz, "1 Mayıs'ta da bahçeye gelip çalışmak zorundayım, bir gün boş kalsak diğer gün aç kalırız" diyor. Tarım işçisi olarak beklentilerini de anlatan Nergiz, "Sağlık, sigorta, çalışma saatlerinin biraz daha düşürülmesi ve güvence istiyoruz" şeklinde taleplerini sıralıyor.

Savaş koşullarının, sistem tarafından emeği sömürmek için bir araca dönüştüğüne değinen Nergiz, son olarak şöyle diyor: "Kürdistan'da toprağımda olmak isterdim. Kendi topraklarımı işletirdim ve kimseye de kölelik etmezdim. Ama her sefere de Kürdistan'ı kana buluyorlar şuan bile Kürdistan'ın Suriye'den farkı yok. Bitsin bu savaşlar ve savaşlar bizde rahat yüzü görelim."

'İşçi bayramında bile çalışmak zorundayız'

1 Mayıs'a eşinin gittiğini ama kendisinin gidemediğini söyleyen Zeynep Samuk ise 26 yıldır tarlada çalışıyor. "1 Mayıs geldi diyorlar 1 Mayıs gelmiş hoş gelmiş ama kimin için gelmiş bilmiyoruz" diyen Zeynep, "İşçi bayramında bile çalışmak zorunda kaldık. Ben defalarca AKP'ye oy verdim ama hiçbir faydası olmadı. Oy versek de çalışıyoruz oy vermesek de çalışıyoruz. Ben bayram günlerini bile bilmiyorum" diyor.

'1 Mayıs'ı da onlar kutlasın'

Tarım işçiliği denilince kuşkusuz bir de akıllara sömürü düzeninin en ağırını yaşayan çocuk işçiler geliyor. 13 yaşındaki Melek Kılınç da o çocuklardan yalnızca birisi. Melek, eşit olmayan koşullara sitem ederek şöyle konuşuyor: "Bir yıldır çalışıyorum verdiğimiz emeğe göre de ücret çok az. Devlet bize hiç yardım da bulunmuyor, okumamız gerekiyor ama bu sistemden dolayı bunu gerçekleştiremiyoruz. 1 Mayıs'a katılamadık çünkü işe gelmek zorundayız, her zaman işe gitmeliyiz. 1 Mayıs tatili bile bizim için değil yine memurlar içindir. 1 Mayıs'ı da onlar kutladı."

'Hayat bahçeden ibaret'

Sesinin güzelliği uçsuz bucaksız ardı kesilmeyen Çukurova'nın, bağ bahçelerinde yankılayan Gülistan Yılmaz (15) ise okulu bırakmak zorunda kalıp, sömürü düzenine katılan çocuklardan. "Bazen bakıyorum kendime ve yaşıtlarıma hayat sadece bir bahçeden ibaretmiş aslında" diyen Gülistan, "Gerçekleşmeyen haller arasında sığışmışız. 1 Mayıs ne benim için ne annem ve burada çalışan diğer işçiler için bir şey ifade etmiyor. Çünkü bizi işçi olarak gören de yok. Yani bizden kimsenin haberi yok" diyor.

(fz/ck/dk)