'Çiçeklerimizle çıkalım 1 Mayıs'a'

09:07

JINHA

İSTANBUL - Çiçekçi tezgahlarından 1 Mayıs'a yükselen ses: "Dünyanın her yeri bayram gibi kutluyor, bir biz de savaş çıkıyor. Yasaklamasınlar ellerimizde çiçeklerimizle, davulumuzla, zurnamızla çıkalım şu meydana."

1 Mayıs'a sayılı günler kaldı. Bizde sokağın görülmeyen emekçilerine; 1 Mayıs'ın onlar için ne ifade ettiğini öğrenmek için sokağa indik. 1 Mayıs'ın çıkış noktasını, tarihi sürecini konuşamadık elbet ama emekçiler için 1 Mayıs'ın anlamının değişmez olduğunu bir kez daha gördük. Çok büyük sözlerle, uzun cümlelerle değil; doğrudan ve net söylüyorlar taleplerini; "İnsanca yaşayalım, köle gibi değil."

Gülzade Yorgun 59 yaşında, Kuştepe'de doğmuş, Kuştepe'de büyümüş, 59 yıllık yaşamına hala Kuştepe'de devam ediyor. 42 senedir de Taksim'de çiçek satıyor. İlk önce Taksim'in başka başka yerlerini mekân eyliyor kendine, sonrada Taksim Meydanı'nda satmaya başlıyor; o rengârenk çiçeklerini…

'Çocuklarım bu çiçek sepetlerinde büyüdü'

Gülzade, "Okul yüzü görmedim. Babam 'kız çocuğu okumaz' diyerek okula göndermedi beni. 17 yaşında başladım çiçek satmaya… O gün bu gündür de; kar kış, yağmur çamur demeden bu meydanda çiçeklerimi satıyorum. Çocuklarım bu çiçek sepetlerinde büyüdü. Okula gitmedim ama her konuda bilgim var. Taksim'de iş yapıyorsan her milletten insan görüyorsun. Artık bir zamandan sonra insan sarrafı oluyorsun. Her şeyi öğreniyorsun, gelişiyorsun" sözleriyle başlıyor konuşmasına.

'Taksim'de yaşayıp 1 Mayıs'ı bilmemek olur mu?'

Ve sürdürüyor konuşmasını: "Biz burada yaşıyoruz kızım; günümüzün 12-13 saatini burada geçiyoruz. Taksim'de yaşayıp 1 Mayıs'ı, Gezi'yi bilmemek olur mu? 1 Mayıs bizim de günümüz, kendi işimizi yapıyoruz diye padişah değiliz ya! Biz ekmeğimizi, kendi işimizde köle gibi çalışarak kazanıyoruz. Mesela ben 3 yıldır Bağkur primlerimi ödeyemiyorum. Çünkü iş yok, eskisi gibi değil işler, gün geçtikçe de daha kötüye gidiyor. Evde dokuz kişiyiz kazandığımız ancak ki, boğazımıza yetiyor. Sabah, ben ve eşim 7 gibi geliyoruz; akşam da 9 gibi gidiyoruz. Sonra da küçük oğlum geliyor. Gece 3'e kadar da o kalıyor. Sen düşün artık, sabahın şafağında gelip gece yarısına kadar buralardayız. Ama 'kazanç' dersen, 'yok' çünkü gelen ancak fiyat soruyor, satış yok."

Anlattıkça öfkelendiği konuşmasını 1 Mayıs mesajı vererek noktalıyor Gülzade: "1 Mayıs'ın yasaklanmasını buraların savaş çıkmış gibi olmasını istemiyoruz. Bayram gibi hep beraber kutlayalım. Dünyanın her yeri bayram gibi kutluyor, bir biz de savaş çıkıyor. Yasaklamasınlar ellerimizde çiçeklerimizle, davulumuzla, zurnamızla çıkalım şu meydana…"

'Kimse mutlu değil artık bu memlekette'

Necmiye Çakar 48 yaşında, Cihangir'deki Firuzağa Camii'nin karşısındaki bir kaldırıma yanaştırdığı çiçek tezgâhının başında beklerken yaklaşıyoruz kendisine…

"1 Mayıs" dediğimiz an "Bayram" yanıtını veriyor ve devam ediyor: "İşçiler bayram kutlamak için o gün Taksim'e geliyor. Ama izin verilmiyor. Ben 1 Mayıs'a bir kere katıldım. O gün de olay çıktı. Bir daha da katılmadım. İzin verseler yasaklamasalar katılmak istiyorum. Aslında insan zor bela ay sonunu getirince bayram da olmuyor ki… Kimse mutlu değil artık bu memlekette, ben sabah 9'da geliyorum, akşam 9'a kadar da buradayım. Bir dünya insan gelip geçiyor, bakıyorum yüzlerine herkes mutsuz. İnsanlar çalışıyor ama neye çalışıyor; karın tokluğuna."

'İnsan gibi yaşayalım köle gibi değil'

Hız kesmeden devam ediyor Necmiye: "Eskiden işler daha iyiydi. Sebzemizi ekmeğimizi bol bol alıyorduk. Şimdi çorbayı zor kaynatıyoruz. 2 senedir böyle. 4 çocuğum var ikisi evli. 17 yaşında bir oğlum ise; zihinsel engelli, bir de 6 yaşında kızım var. Kızım benimle hep burada. Seneye okula yazdıracağım. Ama nasıl olacak bilmiyorum. Okula kayıt yaptırınca bile dünya para alıyorlar. 21 senedir sadece karın tokluğuna çalışıyoruz. Kendimizi için değil ama çocuklarımız için korkuyoruz. Ne olacak böyle? Artık bir şeyler düzelsin, insan gibi yaşayalım köle gibi değil. İnsan gibi yaşayalım ki, bayramımızı da içimizden gelerek bayram gibi kutlayalım."

(rt/ck/mg)