Kastaş Kauçuk'ta kadın işçiler direnişte

09:03

JINHA

İZMİR - Kastaş Kauçuk fabrikasında çalışan ve sömürüye, cinsiyetçi söylemlere, tacize karşı çıkan kadın işçiler ayaklandı. İki kadın işçi işten atılırken, fabrika önünde direniş başladı.

İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan Kastaş Kauçuk fabrikasında sayı sistemi, kesintiler gibi sömürüyü yoğunlaştıran uygulamaların yanı sıra, kadın işçilere dönük cinsel kimliği aşağılayarak onursuzlaştırma ve taciz gibi baskı koşullarına karşı örgütlenme çalışması yürüten iki kadın işçi işten atıldı. İşten atılmanın kadınların direnişi başladı. "Kastaş Fabrika Komitesi" imzalı bildirilerin fabrikada dağıtılmasının ardından işçiler üzerindeki baskı artırıldı. 'Meslek hastalıklarını önlemek' için başlatılan spor zamanında işçileri onursuzlaştıran söylemler kullanılırken, kadın işçiler, fabrika içinde yaşananlara karşı arkadaşlarına seslendi. Formen ve müdürün hakaretleri ve fiziki saldırısı karşısında ise işçiler arkadaşlarını savundu. Bu sırada müdür polisi çağırırken, iki kadın işçinin işine son verildi.

'Kapı önünde direniş'

İşten atılan kadın işçiler Sonay Tezcan ve Kardelen Yoğunğan fabrika önünde direnişe geçti. Ege İşçileri Birliği'nin dayanışma çağrısı ile fabrika önüne gelenlerle destek büyüdü. Kastaş Kauçuk'tan atılan işçiler ZF Lemforder fabrikası önüne giderek işçilere yaşanan süreci anlattı. Süreci dinleyen ve desteklerini bildiren işçiler konuşmayı alkışlarla karşıladı. Burada ajitasyonlar eşliğinde bildiri dağıtımı yapılarak süreç anlatıldı, işçiler fabrika önünde yapılacak açıklamaya çağrıldı.

'Bırakıp gitmemiz için yapamayacağımız işlere veriliyor'

7 aydır Kastaş fabrikasında çalışan Kardelen Yoğungan, fabrikanın yarısının kadın işçilerden oluştuğunu ve yaklaşık 500 kişinin çalıştığı bir fabrika genelinde performans dayatması üzerinden çeşitli baskılar uygulandığını söyledi. Kardelen yaşadıkları durum için, "Erkeklerin çalıştığı bölümde bozuk mal çıkarsa ücretsiz mesai dayatması ile karşılaşıyorlar. Saatlik hedefler belirlenip sürekli hedefin seviyesi yukarı çekiliyor ve zaman tutularak hedefin altında kalırsak yer değişiklilikleri yapılıyor. Bırakıp gitmemiz için yapamayacağımız işlere veriliyor. Tazminat hakkı böylece gasp ediliyor. Aynı zamanda korkuyu da böylece yaymış oluyorlar" dedi.

'İşçiler için bir cehennemken patronlar için dikensiz gül bahçesi'

Aynı şekilde bir buçuk senedir Kastaş Fabrikasında çalışan Sonay Tezcan ise, "Hak gasplarını saymakla bitiremeyiz. Çok yönlü bir saldırı var. Sayı sistemi az elemanla çok iş yapıyorlar, dolayısıyla daha fazla kar elde ettikleri için bu baskıyı düzenli ve bilinçli olarak uyguluyorlar. Aynı sebeplerden ötürü bizlere herhangi bir izin durumda bir güne iki günlük yevmiye kesiliyor. Bu hukuksuzluğu hiç çekinmeden uyguluyorlar. Çünkü çalıştığımız İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, işçiler için bir cehennemken patronlar için dikensiz gül bahçesi olmaya devam ediyor. Yine kar hırsıyla üçüncü kalite yemek veriyorlar. Bu kötü yemekler yüzünden birçok arkadaşımız mide hastası oluyor. Benim de bunla alakalı defalarca hastaneye gitmişliğim var. Yıllarca çalışan arkadaşlarımıza bile asgari ücretin en fazla 100 lira yukarısı veriliyor ama istedikleri sayı on binleri geçiyor. Ayrıca kişilere ek zamlar açıklayarak işçiler arası rakabeti körükleyip birlik olmamızı engelliyorlar" şeklinde yaşadıkları durumu anlattı.

(öö/gc)