Sistemin 'külkedisi'ne dönüştürdüğü ev işçileri temel haklardan yoksun

09:02

Ceren Karlıdağ/ JINHA

İSTANBUL- Kadın emeğinin yok sayıldığı ve yasaların da en yetersiz kaldığı konulardan biri gündelik ev işçiliği. Ev işçisi kadınların sorunlarını aktaran avukat Seher Dursun, "Kadın oldukları için yaptıkları üretim iş olarak görülmüyor. İşverenler 'zaten aynı işi kendi evinde de yapıyor' diye düşünüyorlar. Bu yüzden normal işçilerden daha fazla eziliyorlar" dedi.

Emeği ve üretimleri hemen her sektörde görmezden gelinen kadınlar, eşitsizlik kıskacında çırpınmak zorunda kalıyor. Bu sektörlerden biri de gündelik ev işçiliği. Masalların değil gerçek yaşamsallığın 'külkedisi' olan bu kadınların emekleri görünür olamamakla birlikte, hakları yasalarca güvence altına alınmıyor ve iş kazası dahi sayılmayan kazalar sonucu yaşamlarını kaybedebiliyorlar. Gündelik ev emekçisi kadınların yaşadığı hukuksal problemleri ve zorlukları onlara avukatlık desteği sunan Seher Dursun ile konuştuk.

'Kanunlara göre işçi sayılmıyoruz'

Gündelik ev işçisi kadınların İş Kanunu'na göre işçi sayılmadıklarını belirterek söze başlayan Seher, gündelik ev işçisi kadınların herhangi bir problemle karşılaştıklarında öncelikli olarak çalıştıkları evde işçi olduklarını kanıtlamak zorunda kaldıklarını ifade etti. Kadınların bunun yanı sıra emeklilik ve hiç bir sosyal haktan faydalanamadıklarını dile getiren Seher, yeni İş Kanunu'nda bu yönde çok fazla talep olmasına rağmen buna yönelik bir düzenleme olmadığını söyledi. "Ama hükümet kendince bir torba yasa çıkararak 'sizi işçi sayalım' dedi" diyerek sözlerine devam eden Seher, fakat bu noktada bir kazanım olmadığını dile getirdi.

'Torba Yasası handikap yarattı'

Seher Torba Yasa'nın ev işçisi kadınlar için handikap yaratan durumunu ise şu sözlerle anlattı: " Ev işçileri tek bir evde sabit çalışmadıkları için bir yerde on gün çalışıyorsanız orada sigortalı, başka bir yerde on gün çalışıyorsanız orada sigortalı gözükmeniz için bir sigortalılık kolu getirildi. Bunun için iş verene büyük yaptırımlar uygulanması gündeme geldi ama işveren bir kaç gün için sigorta yapmak istemedi. Çünkü çok fazla prosedür var. Torba yasa ilk çıktığında 'bir sms ile sigortalanacaksınız' diye haberler çıkmıştı ama gerçek öyle değil."

'Yaptıkları üretim iş olarak görülmüyor'

İşe girerken veya çıkarken herhangi bir sözleşme yapılmadığını ve bundan dolayı belirli bir mesai saati olmadığını anlatan Seher, "Kadın oldukları için yaptıkları üretim iş olarak görülmüyor. İşverenler 'zaten aynı işi kendi evinde de yapıyor' diye düşünüyorlar. Bu yüzden normal işçilerden daha fazla eziliyorlar" dedi.

'ILO'nun sözleşmesi mahkemede geçerli olmuyor'

Bunun yanı sıra iş kazası veya iş cinayeti durumlarında suç duyurusunda bulunup tazminat davası açtıklarını söyleyen Seher, "İşveren 'benim yanımda çalışmıyordu' deyip kolayca işin içinden sıyrılmaya bakıyor. Kadınlar da işçi sayılmadıkları için İş Mahkemesi'nde açtığımız davalar Asliye Mahkemesi'ne gönderiliyor. Türkiye'nin imzacısı olduğu ILO sözleşmesi var ama bu konuda mahkeme uygulamalarında geçerli olmuyor. Aslında kanunda 'Ev işlerinde çalışanlar işçi değildir' diye açık bir ibare var" diye konuştu.

'Örgütlenme hakları da ellerinden alınıyor'

Ev içi emeğin görünür olması için çalışanların öncelikle işçi sayılmaları gerektiğini ve bunun beraberinde kıdem tazminatı, sigorta ve emeklilik hakkı gibi hakları getireceğini belirten Seher, "İşçi sayılmadıkları için örgütlenme hakları da ellerinden alınıyor. Kurdukları sendikalar 'yetki yoktur' denilerek yok sayılıyor ve bu sendikaları kabul ettirmeleri için de uzun süre mücadele etmeleri gerekiyor. Zaten örgütlenmeleri de çok zor. Yaş ilerledikçe meslek hastalıkları attığı için sigortalık hakkına hasret duyuyorlar. Ev işçilerinin örgütlenmesi aslında her yerde olabilecek bir örgütlenme" diye dile getirdi.

'Duvarı aşıp örgütlenmeleri gerekiyor

Yalnızca başka evlerde değil kendi evinde de emek harcayan tüm kadınların emeklerinin görünür olması için mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Seher, "Bunun da devlet güvencesinde olması gerekiyor. ILO'nun uygulanması bile bir yerde kazanım olacak. Ev işine giden kadınların çoğu hep aynı mahallede oturanlar, aralarında muazzam bir tanışıklık var. Ama bir korku duvarı oluşturulmuş. O duvarı aşıp örgütlenmeleri gerekiyor. En büyük sorunlardan biri de ev işçiliğinin bir tanımı olmaması. Ütü için gidip çocuk bakıcılığı yapabiliyorlar, bahçıvanlık bile ev işçiliği sayılıyor" diye aktardı.

(ck/mg)