'Sendikal faaliyet yürütenler toplu olarak cezalandırılmak isteniyor'
09:09
JINHA
ANKARA - Bölgede aylardır süren hukuksuz sokağa çıkma yasaklarında 300'e yakın kişi yaşamını yitirirken, yasaklarda yurttaşlara yardım eden sendikacılar da katlediliyor. En son SES üyesi Aziz Yural ayağından vurulan bir kadına yardım ettiği sırada başından vurularak katledilmişti. KESK kadın sekreteri Gülistan Atasoy, "90'lı yıllarda bölgede sendikal faaliyet yürüten arkadaşlarımız faili meçhullerde kaybediliyordu, şimdi bizzat devletin keskin nişancılarının,güvenlik güçlerinin itiraf ettiği ve sahiplendiği infazlarla katlediliyorlar" dedi.
Kürdistan'da aylardır süren abluka ve sokağa çıkma yasaklarında sayısız insan yaşamını yitirirken binlercesi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Kuralsız bir şekilde yaşanan bu savaşta kadınların bedeni teşhir edildi ya da günlerce sokak ortasında bekletildi. 90'larda Kürdistan'da sendikal faaliyet yürütenler faili meçhul cinayetlere kurban giderken bu günde hedef gösterilerek katlediliyor. Konuya ilişkin KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy değerlendirmelerde bulundu.
'Gerçekler manipüle ediliyor'
Gülistan Atasoy, Kürdistan'da devletin 5 aydır vahşet yaşattığını ve bunu normalleştirmeye çalıştığını söyleyerek, ablukaya alınan kentlerde, devletin ve diğer medya organlarının manipülasyon aracılığıyla gerçekleri çarpıttığını dile getirdi. Bunun yanında demokrasi güçlerinin itirazları ya da en ufak bir tepkisinde devletin insanları baskı ve korkuyla bastırmaya çalıştığını belirten Gülistan, "Toplumun sesi kısılmak isteniyor.10 Ekim'de yaşadığımız katliamda bunu çok büyük bir acıyla deneyimledik. Türkiye'nin dört bir yanından gelen emekçiler, kadınlar, gençler, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinden oluşan toplumsal muhalefetin öncülerini susturmak amacıyla cumhuriyet tarihinin en büyük devlet katliamı gerçekleştirildi" dedi
'Kadın mücadelesi, imha ve katliamları boşa çıkaracak en büyük güçtür'
Devletin Suruç ve Ankara katliamlarıyla varmak istediği noktaya kısmen ulaştığını söyleyen Gülistan, sonrasında pek çok insanın sosyal medya paylaşımlarının dahi suç unsuru sayıldığını ve bu gerekçelerle tutuklandığını ifade etti. 1 Kasım sonrası devreye konulan faşizmin, toplumsal muhalefeti sindirmek için kullanıldığını vurgulayan Gülistan, "Bu noktada geri adım atmak yerine ısrarla bir arada güçlü bir direnişi örgütlemek gerekiyor.Sistemin dağıtmak istediği örgütlülüğü güçlendirmek ve barış mücadelesinin toplumsallaştırmak devrimciliğin yüklediği tarihi sorumluluğun yerine getirilmesi için geç kalmadan harekete geçmek gerekiyor.Bu sorumluluk da en çok biz kadınlara düşüyor.Kürdistan'da en önde yer alan kadının direnişine cevap veren güçlü bir kadın mücadelesi imha ve katliamları boşa çıkaracak en büyük güçtür" diye konuştu.
'40 yıllık mücadelede örgütlü ve politik kadın gerçekliği var'
"Bugün Kürdistan'da 90'ları aşan ve inkarın topyekûn imhaya dönüştürülmeye çalışıldığı bir vahşet yaşanıyor.Tarihin yok edildiği,yaşam alanlarının yakılıp yıkıldığı bu süreçte en çok kadın ve çocuklar hedef alınıyor.Çünkü 40 yıllık bir mücadelenin deneyimiyle örgütlü politik bir kadın gerçekliği var orada.Kadınlar direnişin en önünde yer alıyorlar.Göç ettirmeye karşı mahallelerinde,evlerinde,barikatlarda direnerek yok edilmeye çalışılan kadınlar yaşamlarına dört elle sarılarak direniyorlar" diyerek durumu özetleyen Gülistan, bölgede kamusal hizmetlerin sağlanamadığını, okul ve hastanelerin karargahlara dönüştüğünü belirtti.
'Özellikle sağlık emekçileri hedefte'
Özellikle sağlık emekçileri üzerinde çok ciddi bir baskı ve tehdit oluşturulduğuna dikkat çeken Gülistan, yaşanan çatışmalarda pek çok insanın hastaneye ulaşamadığı için,yaşamını kaybettiğini söyledi. "Hedef olma riskine karşı sağlıkçı olmanın ötesinde insan olmanın gereğini yerine getirmek için yaralılara müdahale etmeye çalışan arkadaşlarımız ise,Eyüp,Şeyhmus ve Aziz yoldaşlarımız gibi katlediliyor. Aziz Yural arkadaşımız mahallesinde yaralı bir kadına müdahale etmek isterken bizzat hedef seçilerek katledildi.Aziz arkadaşımız yanı başında yaralı halde yere yatan kadının ölmesine izin verip, Taybet Ana gibi cansız bedeninin sokak ortasında günlerce bekletilmesine vicdanı izin vermediği için katledildi " diye konuşan Gülistan Aziz'in cenazesinin günlerdir hastanede bekletildiğini söyledi.
'Sendikal faaliyet yürütenler toplu olarak cezalandırılmak isteniyor'
Katledilen SES üyesi Aziz Yural'ı anmak için yapılan açıklamaya bile tahammül edilmediğini Aziz'i anan kişilere''suçu ve suçluyu övmek'' suçundan dava açıldığını belirten Gülistan, "Yaşatmak için canını hiçe sayan Aziz yoldaşımız suçlu ilan ediliveriyor.90 lı yıllarda bölgede sendikal faaliyet yürüten arkadaşlarımız faili meçhullerde kaybediliyordu şimdi bizzat devletin keskin nişancılarının,güvenlik güçlerinin itiraf ettiği ve sahiplendiği infazlarla katlediliyorlar.Ya da 10 ekim de olduğu gibi Ankara'da olduğu gibi toplu olarak katledilerek cezalandırmak istiyorlar.Aziz yoldaşımız bizim için Botan'ın güzel yüreğinin ve direngenliğinin sembol isimlerinden biriydi.Onun şahsında yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımıza borcumuz olan barış mücadelemizden asla ödün vermeden kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
(he/sy/fk)