Çökelek köyünde kadınların yas ve isyanı bir arada

09:28

Ceren Karlıdağ-Merve Has/JINHA

MANİSA - Asma yaprağı toplamak için bindirildikleri kamyonet kasasında 13'ü kadın 15 kişinin yaşamını yitirdiği Çökelek köyünde, görünmeyen emek ve güvencesiz çalışma kadınların hayatlarına mal oluyor. Köyde hemen hemen bütün kadınların gelir kaynağı asma yaprağı. Kardeşini, akrabasını, arkadaşını kaybeden kalanların hikayesi de gidenlerden farklı değil. Kadınlar 'kader' diye dayatılana karşı mücadele edeceklerini söylerken, farklı illerden acılarına paylaşan kızkardeşlerinden güç alıyor.

Yaklaşık 120 hanelik Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı olan köyde, cenazelerin defnedilmesinin ardından geriye kız kardeşlerini, annelerini, komşularını kaybeden kadınların öfkesi ve acısı kaldı. Yazılanların aksine yevmiye usulü ile değil performansa dayalı sistem ile çalışan kadınlar bu sisteme göre topladıkları yaprak kilosu başına para alıyor. Saatlerce uğraşıp topladıkları asma yapraklarının kilosu ise yalnızca bir lira. Yaz aylarında sabahın erken saatlerinde yollara dökülen kadınların gün içerisinde kazandıkları para ise en fazla 30-40 lira civarı. Bu sömürü sisteminde güvencesiz taşıma sonucu hayatını kaybeden kadınların ardından Çökelek köyünde pek çok kadın öfkesini "Kadın emeğinin görünmediği yerde kadının payına kamyon kasalarında ölmek düşer" diyerek belirtiyor.

Güvencesiz çalışma yaygın

Manisa'nın Salihli İlçesi'nin küçücük bir köyünde kadınlar acılarını öfkeye, öfkelerini ise görünmeyen emeği elinde tutanlara yöneltmek için bir kıvılcım bekliyor. Çökelek köyünün tüm kadınları kadın dayanışmasını ve kadını esas alacak kurumların hayata geçirilmesi noktasında umutlarını taze tutmaya çalışıyor. Kadınlar taziye evlerinde birbirlerine tutunarak umutlarını ve acılarını paylaştığı sırada Manisa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürü ise "psikologları" ile bu evleri geziyor. Kendisine kadınların güvencesiz çalışma koşullarında hayatlarını devam ettirmek zorunda olmalarını ve bu kadınların emeğinin bu denli gözükmemesinde bir "Kadın Bakanlığı" olmamasının payını sorduğumuzda sorularımızı cevapsız bırakıyor ve "Ben kamu görevlisiyim yanıtlayamam" diyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı resmi psikologları ile köyde dolaşa dursun Çökelek köyü kadınları İzmir ve İstanbul'da yapılan kadın eylemlerini öğrendiklerinde yüzleri gülüyor ve tüm kadınları kendileri ile dayanışmaya çağırıyor.

'Ölümlerin hesabı kimden sorulacak?'

Kız kardeşi Zekiye Çetin'i kaybeden Hatice Aktürk ile konuşuyoruz. Hatice'nin yaşamını yitiren kardeşi 30 yıldır asma yaprağı topluyor. Hatice "Hakkımızı kimden arayacağız? Kardeşime ne yaptınız diye kime sorayım ben?" diyerek konuşmaya başlıyor. Devamında ise "Devlet yok her şeyden önce. O süt firması iki tane şoför çalıştırsaydı. O şoförler uyusaydı, dinleseydi böyle olmazdı" diyor. "Bunlara bir ağır ceza verseler önlem alsalar bu kadar olmaz" diyerek sözlerine devam eden Hatice bu tür kazalarda yaşanan ihmaller sonucu kimsenin ceza almamasından da yakınıyor.

'Asfalttan kadınlarımızı topluyoruz'

"Türkiye bu gidişatla giderse daha çok çocuk öksüz kalır" diyen Hatice halkın paraları ile saraylarda yaşayanlar için de "Başımızdakiler sağ olsun. Onların rahatı yerinde. Biz 15 cenaze verelim onlar saraylarda, köşklerde yaşasınlar. Biz ölelim, bizim çocuklarımız öksüz kalsın" diyerek hükümeti eleştiriyor. Hatice son olarak "Kadınlarımız çok güçlü. Biz çalışırız ama çalıştığımızı değerlendiremiyoruz. O ortamımız yok. Olsa Türkiye'de fakir kalmaz. Anadolu kadını çalışkandır ama emeğinin değeri yok" diyor. Hatice'nin rahatsızlanması sonucu biz röportajı keserken o öfkesini, "Asfalttan kadınlarımızı topluyoruz. Özgecan da katledildi hesabı sorulmadı, Cansu Kaya öldürüldü hesabı sorulmadı. Kadınlar öncü olsun, kadınlar birbiriyle dayanışma içinde olsun" sözleriyle anlatıyor. Ailenin tek tesellisi ise Zekiye'nin asma yaprağı toplayarak okuttuğu ve bir türlü atanamayan kızının o gün annesiyle tarlaya gitmemiş olması.

'Yine kadınlar, yine aynı arabalarla gidecek'

Annesi Fadime Orhan'ı kaybeden Fikriye Polat, "Ben de gittim yıllarca motor kasasında. Herkes çocuk okutuyor" diyor. Fikriye'nin en çok kızdığı şey ise kadınların yine asmaya gidecek olmaları. "Aynı işe devam edecekler, yine gidecekler, yine aynı kadınlar, yine aynı arabalarda çalışacaklar" sözleriyle hayatlarını özetleyen Fikriye, "Birbirleriyle yarışırlardı, güle oynaya giderlerdi" diyor.

'Evlerinde çalıştılar, çıktılar ovada çalıştılar'

"Benim annem ve bütün ölenler sigortasız çalıştı" diyen Fikriye emeği görünmeyen bu kadınların bir de eşleri tarafından " Ne iş yaptın ki, eve ne katkın var ki?" sözleri ile karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Kadınların emeğinin görünür olmadığını ve hiç yerine konulduğunu söyleyen Fikriye son olarak "En azından fabrikada çalışsalar şimdiye kadar emekli olmuşlardı. Geldiler evlerinde çalıştılar, çıktılar ovada çalıştılar" diyor.

'Kadınların hepsi de mücadeleciydi'

Emine Bakır ise tüm hayatını beraber geçirdiği arkadaşlarının adına 'kaza' denilen bir katliamla kaybetmesinin öfkesiyle, "Biz çok mu meraklıyız gece dörtlerde yola çıkıp yaprak toplamaya?" diye soruyor. Emine herkesin çocuğunun okula gittiğini belirterek " Bu olay Türkiye'nin yüz karasıdır. Öğrenci deyince 300 liralık evi 500 liraya kiraya veriyorlar. Ölen kadınların hepsi de mücadeleciydi, hepsi de çocuklarını okutup ayakta durmaya çalışıyordu" diye belirtiyor.

Son olarak konuştuğumuz Münire Erkısa ise bu katliama kurban giden kardeşinin eşini kendi kız kardeşi yerine koyduğunu belirterek öfkesini göz yaşlarına karıştırıyor.

(fk)