Ebe ve hemşireler meslek onurunu korumaya çalışıyor

09:06

Sarya Gözüoğlu/JINHA

AMED - Tarihin en eski mesleklerinden olan ebelik ve hemşirelik mesleği, günümüzde cinsiyetçi iş bölümü nedeniyle beklediği saygıyı görmüyor. Ebeler ve hemşireler gününü kutlandığı Mayıs ayında yıllarını insan hayatını kurtarmaya adamış ebe ve hemşireler, "Mesleğimize saygı istiyoruz" diyor.

Mayıs ayının ebe ve hemşireler için ayrı bir anlamı var. 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü, 12 Mayıs ise Hemşireler Günü olarak her yıl kutlanıyor. Dünyanın en eski meslekleri arasında yer alan ve temelinde insanı alan ebe ve hemşireliğin Türkiye'deki durumu ise içler acısı. "Sağlıkta dönüşüm projesi" ve "Nöbet sistemi" ile ağır iş yükü altına sokulan ebe ve hemşireler insana can verdiği için kutsal kabul ettikleri mesleklerine saygı ve itibar istiyor. 26 yıldır ebe-hemşire Emine Sertbaş Dursun, ebeliği doğuma birebir tanıklık açısından kutsal bir meslek olarak değerlendirerek, "Her şeyden ziyade bir anne ve yeryüzünde büyüyecek bir canlının dünyaya ilk geliş anı ve ilk dokunuşu duygusal olarak yüksek bir enerji veriyor. Bir candan bir can kopuyor buna ve buna tanıklık etmek, anneye yardımcı olmak, acı ve sevinci bir arada yaşatmak bana çok kutsal geliyor" dedi.

'Doğan her çocukla bende seviniyordum'

Hemşireliğin, 1800'lerin başlarında çalışan ve ilk hemşire olan Florence Nightingale'den geldiğini ardından branşlaşmaya gidilerek ebeliğin hemşirelikten ayrıldığın ifade eden Emine, "Bizim geleneklerimizde ebelik çok yaşlı ve tecrübeli kadınlardan kalma bir meslek. Birebir tarihini kimse bilmiyor. Çok değil 10 yıl önce doğum sırasında mahallenin ya da o evin en yaşlı kadınını yanıma alıyordum. Çocuğum yoktu ama bebeği doğurduktan sonra anneyi unutuyordum ve kendi bebeğimmiş gibi mutlu oluyordum. Sonra anneye dönüp ikimizin de bir bebeği oldu diyordum. Hem anne hem ben seviniyorduk" dedi.

'Toplum biraz bizi düşünsün'

Doğumuna yaptırdığı bir çocukların şimdi üniversitede olduğunu belirten Emine, "Şimdi ilk doğurttuğum çocuklarla karşılaşıyoruz. İlk yıllarımda doğurttuğum çocukların yüzde 80'i şu an üniversite öğrencisi onları gördüğümde ben şaşırıyorum. O duyguları yaşamak güzel" dedi. Mesleğin saygınlığının azaldığını ifade eden Emine, "Ben eskiden gururla söylerdim ebe-hemşire olduğumu Toplumdan biraz daha saygı ve özveri istiyoruz. Gecemiz gündüzümüz burada geçiyor. Ben eve gidince bile doğdurttuğum çocukları düşünüyorum. Şekeri düştü mü annesi nasıl diye. Birazda toplum buna böyle yaklaşsa daha iyi olacak" diye konuştu.

Toplum devlet baskısı altındayız'

15 yıldır ebe-hemşire olarak görev yapan Saadet Avcı Demir'de, tarihte en eski meslek olarak bilinen ebelik mesleğinin toplumun ve devletin baskısı altında kaldığını ifade etti. Saadet, "Meslek olarak onore eden severek yaptığımız bir meslek ama hem toplumun algısı hem devletin yetersiz ve uygunsuz politikaları yeni nesli meslekten uzaklaştırmaya neden oluyor. Dünyaya birinin gözlerini açtığını görmek bir insanla hem acıyı hem mutluluğu paylaşmak güzel bir duygu her şeyden önce bir insana acısı esnasında yardımcı olmanın verdiği haz var" dedi.

Komik anılar

Oldukça komik deneyimleri olduğunu belirten Saadet bir anısını şöyle anlattı: "Ameliyathanede çalıştığım bir dönem hastamıza aç gelmesini ameliyat olacağını söyledik. Israrla su içecek miyim, kek yiyebilecek iyim meyve suyu içebilecek miyim diye sordu ve bizde dayanamadık ve oruç tutuyormuşsun farz et ve hiç bir şey yeme dedik tamam dedi. Ameliyat akşamdı. Ameliyattan yarım saat önce tekrar bir şey yiyip yemediğini sordun ve bize, 'oruç tut dediniz bende ezan okununca orucumu açtım' demişti ve ameliyat yine ertelenmişti" şeklinde anlattı.

(fk)