Yaşam savunucularının 80. Maddeye itirazları büyüyor

16:22

JINHA

RİZE - Kamuoyunun "80. Madde" olarak tanımladığı kanun ile, projelerde çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporu alınması şartı aranmayacak ve projelere yönelik hukuken de herhangi bir dava açılamayacak. 80'inci maddenin doğayı meta haline dönüştürdüğüne dikkat çeken yaşam savunucularının 80'inci maddeye itirazları sürüyor.

Gündeme 70. Madde olarak giren, bu isimle de Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken bir gecede 75. Madde adını alarak sabaha karşı mecliste onaylandıktan sonra adı 80. Madde olarak değiştirilen "6745 Sayılı Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 7 Ekim 2016 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun yürürlüğe girdi ancak Karadeniz İsyandadır Platformu'ndan (KİP) yaşam savunucuları başta olmak üzere yaşam savunucularının yasaya itirazları bitmedi. Sosyal medya üzerinden başlattıkları kampanya ile yasaya neden karşı olduklarını anlatan yaşam savunucuları bu kanun ile, doğal varlıkların meta haline dönüştürüldüğüne dikkat çekerek, yaşam alanları üzerindeki tüm söz sahibin şirketler olacağı görüşünde.

Maddenin 4. fıkrasıyla (80/4); mevcut pek çok mevzuatla işletilen idarî prosedürler ve bunların sonucu olarak tesis edilen idarî işlemlerin ortadan kaldırılmasına, bu madde ile yeni getirilen çeşitli mevzuatlar sayesinde kısıtlayıcı hükümlerin devreden çıkartılmasına, hatta yasal ve idarî süreçlerde düzenleme yapabilmesine dair Bakanlar Kurulu'na yetki veriliyor. Bu yetkilerle, yatırımlar için alınması gereken her türlü idarî izin ve olur mekanizması ve bunlara dair idarî süreçler devreden çıkmış olacak. Kıra ve kente telafisi imkânsız ekolojik yıkımlar getirecek olan, plan ve şehircilik ilkelerine aykırı projelere; ruhsatsız, imar izinsiz, ÇED’siz ve yargı yolu önden kapatılmış olarak başlanabilecek.

Talan projelerinin önü açılıyor

Madde 80 ile ticarî yatırımların ‘stratejik gerekliliği ve aciliyeti’ bağlamında, Türkiye’nin dereleri, kıyıları, denizleri, ormanları, ovaları, yaylaları, Bakanlar Kurulu'nun keyfine, her şeye para gözüyle bakanların insafına terk edilecek. Nükleer santraller, İstanbul’a ve Antalya’ya 3. havalimanları, Kanal İstanbul, termik santraller, Yeşil Yol, gibi mega talan projelerinin önü açılıyor. Hukuken bu projelere karşı mücadele edilemeyecek. Devam eden ve tamamlanan benzer projelerde, daha önce defalarca örneklerini gördüğümüz üzere, doğayla birlikte kent ekosisteminin de olmazsa olmaz unsurlarından olan yaban hayvanlarının yaşam alanları, taraf olunan uluslararası sözleşmelere ve ulusal mevzuata rağmen talan edilecek; zorunlu göce tâbi tutulan yaban hayvanlarına verilen tüm zararlar, hem kırda hem kentte telafisi mümkün olmayan bozulmalara neden olacak.

Doğayı talan eden projelerin maliyeti kamudan

Ayrıca, doğa talancısı projelerin maliyeti de kamudan karşılanacak. Çalışanların on yıllık sigorta primleri ve projede tüketilen enerjinin yarısı kamu tarafından karşılanırken personel ücreti ödenmesi de 5 yıla kadar devlet tarafından desteklenecek. Bu da bölge insanının mücadele gücünü olumsuz yönde etkileyecek bir durum.

'Anayasa'dan geri döner ama'

Avukat Yakup Okumuşoğlu, yaşam hakkını yok sayan maddenin Anayasa Mahkemesi’ne götürüleceği ve içerdiği anayasaya aykırı hükümler dolayısı ile de iptal edileceği görüşünde. Anayasa Mahkemesi’nin süreci de 3 ila 6 ay arasında bir dönemde gerçekleşeceğini belirten Yakup, geçen bu sürede stratejik yatırım kapsamına alınan projelerin hiçbir denetimden geçmeden faaliyete başlamış olacağına işaret ediyor.

Karadeniz İsyandadır Platformu tarafından 80'inci maddeye ilişkin hazırlanan raporda da, "Bu yasa, çevreyi ve doğayı korumaktan çok yatırım ve yatırımcıyı koruyacak tarzda doğayı metalaştırarak sermaye talanına açma yasasıdır" deniliyor. Yasanın "Varlık Fonu" adı altında halkın yaşam alanlarını şirketlere devrettiğini belirtilen KİP raporunda, yasaya karşı mücadele çağrısı da yineleniyor.

Örgütler açıklama yapacak

Kuzey Ormanları Savunması'nın da aralarında bulunduğu 50'yi aşkın sivil toplum örgütü de 19 Ekim Çarşamba günü İstanbul Çevre Mühendisleri Odası'nda konuya dair basın açıklaması yapacak.

(ek/sy)