Beyza Üstün: Dayanışma ile ekolojik toplum inşası mümkün

09:01

Nişmiye Güler/JINHA

WAN - AKP hükümetinin çıkardığı 'acil kamulaştırma' kararı ile birlikte tekrar gündeme gelen HES'leri değerlendiren HDK MYK üyesi Beyza Üstün, halkın yaşam alanlarından koparılmak istendiğine işaret ederek, dayanışma ile ekolojik toplumun inşasının mümkün olduğunun altını çizdi.

AKP hükümetinin meclisin onayından geçirerek Kürdistan kentlerinde başlattığı "acil kamulaştırma" kararı ile birlikte Kürdistan kentlerinde kurulmak istenen Hidro Elektrik Santralleri (HES) tekrar gündeme geldi. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan HDK MYK üyesi Beyza Üstün, mevcut sistemde enerji şirketlerinin büyük krizler ile yüz yüze olduklarını hatırlatarak, krize giren şirketlerin doğa, toplum ve insan üçlüsünü kullanarak kendilerini devlet yardımı ile yeniden yapılandırdıklarının altını çizdi. Kürdistan coğrafyasında yapılan HES projelerinin iktidar tarafından "güvenlik barajları" olarak gösterildiğine işaret eden Beyza, "HES'lere verilen bu tanımla bile, halkları ve yaşam alanlarını ayrıştırıyorlar. İktidar buna ek olarak 'güvenlik barajlarını' şirketlere devrederek, suyu tamamen şirketlerin kullanabileceği bir meta haline getirdi. Burada enerji ihtiyacı üzerine yaptıkları bir politika yok. Tam tersi halkları baskılayarak, yaşam alanlarını kontrol altına almak ve bunu da şirketlerin hegemonyasında yapıyorlar" diye kaydetti.

'Kamulaştırma ile su yerle bir ediliyor'

Demokratik güçler olarak suyun ticarileşmesinin önüne geçmek için yeni alternatif yolların oluşturulması gerektiğini kaydeden Beyza, Kürdistan'da yaşanan savaşın sonucunda sermayenin kendine suya dayalı alanlar seçtiğini belirtti. Beyza, "Acil kamulaştırma politikalarıyla bir taraftan suyu yerle bir ederken, tarihi kültürel yapıyı yok ederken bir yandan da kendini yeniden inşa etmeyi amaçlıyor. Yurttaşların yaşam alanlarına el koyma politikaları yürütülüyor. Bunun içinde ciddi anlamda suya, madenlere, taş ocaklarına ve çimentoya ihtiyaçları var. Kendi şirketleriyle yapacakları bu inşada kentlere istedikleri insanları yerleştirecekler" sözlerine dikkat çekti.

'Halk yaşam alanı dışına itilmek isteniyor'

Kamulaştırma ile halkı kentlerinden uzaklaştırmanın amaçlandığını söyleyen Beyza, inşa sürecinde de suyun şirketler aracılığı ile temin edileceğini ifade etti. Sur'da bulunan Hevsel Bahçeleri'ne yakın alanlarda inşaat yapımına başlandığını hatırlatan Beyza, halkın yaşam alanı dışına itilmek istendiğini kaydetti. Beyza, yaşam alanlarında kapitalizmin yaşatılmak istendiğine işaret ederek, "Ekoloji perspektifi ile yaşam alanlarımızı korumamız gerekiyor. Yanı başımızda Silvan-Hozat arası başlattıkları kaya gazı sondajı ile yer altı katmanlarından yeryüzüne, su katmanlarına kadar her yeri zehirleyerek, tüm çevre sularını bu şirketlere devredecekler. Havza ve vadiler arası bu kaya gazını taşıyarak bu alanları yaşanmaz hale getirecekler" dedi.

'Yer altı ve yer üstü kaynakları şirketlerin emrinde'

Yer altı ve yerüstü kaynaklarının tamamının şirketlerin emri altına verildiğini dile getiren Beyza, kapitalizmin girdiği kentlerde yeniden inşanın sancılı geçeceğini söyledi. Yıkıma uğratılan kentlerde devletin kendi sermayesini yerleştireceğini ifade eden Beyza, doğal sistemler üzerinden yeniden yaşamı inşa etmek için çalışacaklarını belirtti. Beyza son olarak da kamulaştırma ve HES'lere karşı dayanışma içinde olunması, yeniden inşa için de yaşanan savaşın durması gerektiği üzerinde durarak, halkın iradesi ile ekolojik toplumun kurulmasının mümkün olduğunu sözlerine ekledi.

(htk/dc/dk)