Fatih Ormanı ranta karşı direniyor

09:01


Ceren Karlıdağ/JINHA

İSTANBUL - Hükümetin ve sermayenin rant politikaları sonucu tehdit altında olan Fatih Ormanı, yaşam ve kent savunucuları tarafından korunmaya çalışılıyor. Projeye ilişkin "ÇED gerekli değildir" raporuna karşı hukuki süreç başlatan meslek odalarından, Şehir Planlamaları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Yıkıcı, şirketin daha önce de ihale koşullarını yerine getirmediğini belirterek, işgale devam ettiğini ifade etti.

Meslek odaları ve yaşam savunucusu örgütler, inşaat sermayesinin gözünü diktiği Maslak'taki Fatih Ormanı'nın kiralanarak yapılaşmaya açılmasına karşı uzun süredir mücadele yürütüyorlar. Fatih Ormanı, Serdar Bilgili ve Ferit Şahenk'in hazırladığı projeyle tehdit altında. 29 yıllığına kiralanan orman içerisinde bungalov villalar ve alışveriş alanlarını planlanıyor. Şehir Planlamaları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Yıkıcı, "ÇED gerekli değildir" raporuna itiraz ettiklerini belirterek, hükümetin inşaat sektörünü kurtarıcı olarak gördüğünü belirtti.

'Ekosistem yok olacak'

Şehir Planlamaları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Yıkıcı, 2013 yılında Serdar Bilgili'nin şirketi tarafından basılan bir kitapçık ile Fatih Ormanı'nı gündeme aldıklarını söyleyerek, kitapçıkta çokça tartışılan orman içerisinde yapılacak bungulov evler, otopark, spor salonu, eğlence ünitelerinin tanıtımının yapıldığını söyledi. Bu proje ile orman içerisindeki ekosistemin tamamen yok olacağını ve ormanın yapılaşacağını ifade eden Ayşe, "Bunu yapabilecek gücü ise 2011 yılında kanunlaşan tabiat parkı yasası ile buldular. Çünkü bu yasa ormanları yapılaşmaya açıyordu" dedi.

'İnisiyatif olarak kamuoyu oluşturduk'

Ormanın içinde daha önce konserler için kullanılan Park Orman isimli alanı da Serdar Bilgili'nin işlettiğini ifade eden Ayşe, "Diren Fatih İnisiyatifi olarak ilk işimiz kamuoyu oluşturarak, Sarıyer Belediyesi'nden ruhsat almamalarını sağlamak oldu. İkinci kazanım ise ilk kez bir şirket kent hareketlerini dikkate alarak projesini anlatmayı teklif etti. Bu aslında Gezi'den bu yana artan kent hareketlerinin öneminin göstergesidir. Ama şirket bildiğimizden farklı bir şey söylemedi" diye konuştu.

'İhale koşullarını yerine getirmediler'

Fatih Ormanı ile ilgili şirketin plan değişikliğine giderek Orman Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı gibi bakanlıklardan onaylar aldığını ve projeye ilişkin ÇED gerekli değildir raporu verildiğini söyleyen Ayşe, "Park Orman'ın ne kadar değerli olduğunu belirten bulgular vardı raporda. Biz de bu rapordan da alıntılar yaparak Şehir Planlamacıları Odası, Mimarlar ve Çevre Mühendisleri Odası olarak bu karara dava açtık. Bunu da geçen hafta duyurduk. Açtığımız davamız devam ediyor" diye ifade etti. Fatih Ormanı'nın 1950'lerden beri devlet ormanı olduğunu, Park Orman kısmının ise 2010'lu yılların başına kadar konser olarak kullanıldığını söyleyen Ayşe, "Ama 2011 yılında 5 yıllık ihaleye açıldı. O süre doldu ve teknik şartname dışı yeni bir suç işleniyor. İhale koşullarını da yerine getiremediler. Halkın kullanıma açık olmak zorunda şuan" dedi.

'Süreç tamamen hükümet politikaları ile ilgili'

Kampanya alanları dahilinde Ali Ağaoğlu tarafından yapılan Maslak 1453'ün de olduğunu kaydeden Ayşe, "Şuan kaçak bir alan ama reklamları dönüyor, satışlar yapılıyor. Ocak ayında Çevre Şehircilik Bakanı yeni bir plan hazırladı. Mevcut ruhsat askıya alınan plan üzerinden. Ruhsat yenilemesine gitmediği için kaçak durumu hala sürüyor. Orası da Fatih Ormanı'nın ayrı bir kısmında yer alıyor. Süreç tamamen hükümet politikaları ile alakalı" diye anlattı.

'Kentsel dönüşümde başarılı olamadılar'

Hükümetin inşaat sektörünü kurtarıcı olarak gördüğünü belirten Ayşe son olarak şu ifadelerde bulundu: "Kentsel dönüşümle bu işi kurtaracaklarını sandılar ama müdahale etmek istedikleri yerler özel mülkiyet alanı olduğu için başarılı olamadılar. Bu yüzden iştahlarını doyuramadıkları için kamusal alanlara yöneldiler. Gezi bunun ilk örneğidir. Korunmaya çalışılan üç beş ağaç değil yaşam alanı savunmasıydı. Tüm Türkiye için bir uyanış oldu. Hükümetin politikaları ile geleceğimizden ödün veriyoruz, geleceğimize taş ocağı açıyoruz, kendi su kaynaklarımızdan vazgeçiyoruz. Kıyılardan, ormanlara her yere saldırı söz konusu. Tüm doğal kaynaklar inşaat sektörüne hizmet edilmesi isteniyor."

(mg)