Sur'da kentsel dönüşüm planıyla toplumsal bellek yok edilmek isteniyor
09:07
JINHA
AMED - UNESCO listesinde yer alan 7 bin yıllık hafızaya sahip olan Sur'a ilişkin 'kentse dönüşüm' planını değerlendiren Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Miras ve Turizm Daire Başkanı Nevin Soyukaya, tarihi bir alanda kentsel dönüşüm yapmanını uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu belirterek asıl yapılmak isteneni anlattı: "Aslında son derece vahim bir şey, 'sizin tarihinizi yok ediyoruz, belleğinizi siliyoruz, ama biz size yeni bellek yaratıyoruz. Biz size yeni şehir yaratıyoruz, yepyeni bir şehir yaratıyoruz' deyip bunun çok iyi bir şey, çok matah bir şeymiş gibi sunulması bizim aklımızla oynamak aslında, aklımızla dalga geçmektir."
7 bin yıllık bir hafızaya sahip olan Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki Surlar ve Hevsel Bahçeleri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin çabaları sonucu Temmuz 2015'de UNESCO Kültür Mirası listesinde yer almıştı. Ancak kısa bir süre sonra Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı adı altında kültürel soykırım başladı. Kuşatmaya alınan ilçede yüzlerce tarihi eser yok olmayla yüz yüze kaldı. Son olarak ilan edilen sokağa çıkma yasağı 58 gündür devam ediyor. Sur halkı saldırılarla göç ettirilmeye zorlanırken, AKP'ye yakınlığıyla bilinen Star gazetesinde Sur için dönüşüm planı yayınlandı. Yine hükümete yakın köşe yazarları da saldırılardan sonra ilçede kentsel dönüşüm yaşanacağını yazdı.
Plana göre; mevcut konut alanlarının yıkılarak yenileri yapılacak. Ayrıca oluşturulan yeni konut rezerv alanları ile ilçedeki tüm konutlar kadar yeni konut yapılması da planlanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yayınladığı 2015 yılına ait çalışma planı, bu rezerv alanlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile Toplu konut İdaresi'nin (TOKİ) koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda projenin ana unsuru 'az konut, çok ticaret' olarak açıklandı. Haberde projenin başlıkları şöyle sıralanmıştı: "1000 adet tarihi eser koruma altına alınacak., 8 bin ev tarihi dokuya uygun inşa edilecek, binalar surları gölgelemeyecek ve 4 katı aşmayacak, Terör saldırısı öncesi rayiç bedel esas alınacak." Birçok uzman ise aslında Sur'un tamamen rant alanına dönüştürülmek istendiğini, tüm saldırıların da halkı çıkarmak amaçlı yapıldığını bu planın da bunun kanıtladığını söylemişti.
'Suriçi de korumaya alındı'
UNESCO konusunda ciddi girişimlerde bulunan ve süreci en iyi bilenlerden Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Miras ve Turizm Daire Başkanı Nevin Soyukaya da Sur'un dönüştürülmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Sur'un 7 bin yıl çok farklı kültürlerin de yaşam kaynağı, yaşam alanı, merkezi olan bir yer olduğuna, çok kültürlü, dinli, dilli bir yer olduğuna dikkat çeken Nevin, sadece orada yaşayanların değil insanlık tarihinin Sur'da yattığını vurguladı. Bu hafızanın yol edildiğini belirten Nevin, "2015 Temmuz'unda Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri dünya mirası oldu. Sur içi de dünya mirasın da tampon bölge oldu. Yani hem dünya mirası hem tampon alanlarıyla birlikte Suriçi dahilinde koruma kararı alındı. Aynı zamanda UNESCO dosyası hazırlanırken, dosya ek olan alan yönetim planı da hazırlamış olduk. Stratejik planda da biz dünya mirasını da Sur içini bu plan dahilinde koruyacağız dedik" dedi.
'Türkiye Cumhuriyeti de koruyacağız dedi'
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Kültür Bakanı'nın da bu korumayı kabul ettiğini ifade eden Nevin, "Ama UNESCO öncesi Sur içi 88 yıldır kentsel sit yani bütün kent olarak koruması, kentin tümünün de korunması gereken bir alan olarak tescillendi. Yine Sur içinde anıtsal ve sivil yapı olmak üzere de 610 adet tek yapı ölçeğinde tarihi eser yapı, mimari eser tescillendi. Bu ne demek, bu alan hem iç yasalar içerisinde, hem de uluslar arası yasalar çerçevesinde korunması gereken alan. Bu kent için, bu coğrafyada yaşayan halk için ama aslında tüm insanlar için son derece önemlidir. Kesintisiz bir miras Eylül ayında beri 6 defa ablukaya alındı, sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve bu abluka sonrasında da inanılmaz çatışmalar yaşandı. Her bir çatışma da şiddet artıkça tahribatta artıyor. Anıtsal yapılar gördük, biliyoruz yandı, tahrip oldu, kurşunlandı, yıkıldı. Sivil mimari yine konutlar var aynı şekilde yakılıp, yıkılar tahrip oldu" diye ifade etti.
'Toplumsal bellek yok edilmek isteniyor'
Sur'da uygulanan sokağa çıkma yasağı ile birlikte şehrin 6 mahallesinde yıkarak saldırıldığını ve bunun bir başka bir anlamı ifade ettiğini dile getiren Nevin, "Bu yıkıntılar, aslında o kentsel dokuyu, tarihi dokunun yok edilmesi anlamına geliyor. Roma'da beri devam eden bu kentin aslında tamamen tahrip edip, yok edildiğini gösteriyor. Yine aslında insanların göçe zorlanarak alanın boşaltılma yoluna gidilmesi, alanda binlerce yıldır süren yaşamın kesintiye uğramak istendiğini gösteriyor. Bütün bunların topuna baktığımızda toplamda bizim toplumsal belleğimizin aslında tahrip edildiğini, toplumsal belleğimizin kesintiye uğramak istendiğini gösteriyor. Toplumsal belleğimiz ne demektir? Bu geçmişle olan bağımızı koparmak anlamına geliyor ki o zaman geleceğimizi de asında sıkıntıya sokma anlamına geliyor" dedi.
'Size yeni bir bellek yaratıyoruz demek'
Sur'un tarih boyu yaşadığı en acı olaylarından birinin de şuanda yaşadıkları olduğunu vurgulayan Nevin şöyle devam etti: "Son dönemlerde bir takım planlı bir şekilde servis edilen haberlere baktığımızda yıkılıyor, yıkıyorlar, ama ardından da biz buraya çok iyi bir şey yapıyormuşuz gibi kentsel dönüşüm yapacaklarını ifade ediyorlar. Öyle bir şey yok, yıkıp sonrada kentsel dönüşüm yaparak iyileştireceğiz müjdesini, iyileştirme müjdesini tırnak içinde kullanıyorum. Aslında son derece vahim bir şey, 'sizin tarihinizi yok ediyoruz, belleğinizi siliyoruz, ama biz size yeni bellek yaratıyoruz. Biz size yeni şehir yaratıyoruz, yepyeni bir şehir yaratıyoruz' deyip bunun çok iyi bir şey, çok matah bir şeymiş gibi sunulması bizim aklımızla oynamak aslında, aklımızla dalga geçmektir. Bunu kabul etmek mümkün değil, yani tarihi alanlarda bir kere kentsel dönüşüm olmaz, tarih alanın bu kadar yıkımına nasıl bir planlamayla yapılıyor, bunun ayrıca sorgulanması gerekiyor. Yine uluslararası yasalar çerçevesinde korunması gereken bir alan burası, kültürel miras."
'Uluslararası sözleşmelere aykırı'
Sur'da kentsel dönüşüm yapılmasının Türkiye'nin 1970'de imzaladığı UNESCO sözleşmesi kapsamında yine diğer uluslararası kültürel mirası korunması sözleşmeleri kapsamında suç teşkil ettiğini vurgulayan Nevin, Öncelikle bunun karşılığı olmalı, bu suçun bir karşılığı olmalı, bir cevabı olmalı" dedi.
'Sur'da yapılması gereken kentsel dönüşüm değil!'
Yapılması gerekenin kentsel dönüşüm değil koruma olduğunun altını çizen Nevin, "Kentsel dönüşüm demek, yıkıp yeniden yapmak demek. Bunca tahribat, yıkıma rağmen yinede Diyarbakır'da yapılması gereken kentsel dönüşüm değildir, şehir yara aldı ve bu yara tamamen iyileştirme yoluyla korunma amaçlı imar planı kapsamında alanın yeniden iyileştirilmesi oradan yaşamın yeniden canlanmasıdır. Şehirden göç ettiren insanların alana yeniden yerleştirilmesi. Dolayısıyla da bu yaşamın kesintiye uğramadan yeniden devam etmesi gerekiyor, olması gereken budur. Uluslararası kriterler de bunu zorunlu kılar, alan yönetimi planı da bunu zorunlu kılar, UNESCO'da bunu zorunlu kılar. Bütün tarihi eserlerin özgün dokuya uygun restore edilmesi gerekiyor. Alanın bütün o kent dokusunu özgün haliyle olduğu gibi koruma amaçlı, mimar planına uygun yeniden ayağa kaldırmak gerekiyor. Çünkü iyileştirme, evet orası yara ve tahrip edildi. Ancak iyileştirme yöntemiyle yeniden eski haline dönüşe bilir. Yapılacak olan şey de budur, başkada yeniden Amerika'yı keşfetmeye gerek yok. Yapılan bellidir ve önümüze kentsel dönüşüm gibi aslında alanı son bir vuruşla tamamen yok edecek projeye de hiç gerek yoktur" dedi.
(ea-ny/gc)