Ekolojik Tahribat Raporu: Tarihi ve kültürel yapılar yok ediliyor
12:53
JINHA
AMED - Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Kuzey Kürdistan kentlerinde uygulanan sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte tarihi ve kültürel yapılara yönelik yaşanan saldırılara ilişkin Ekoloji Tahribat Raporu'nu açıkladı.
Mezopotamya Ekoloji Hareketi, son dönemlerde sokağa çıkma yasaklarının olduğu bölgelerde yaşanan tahribatlara yönelik 24 Ekim-10 Kasım'da yürüttüğü çalışmanın sonuçlarını Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi'nde düzenledikleri basın toplantısı ile açıkladı. Çatışma sonrası Ekolojik Tahribat Raporunu açıklayan Ekoloji Aktivisti Nihat Kıratlı, AKP iktidarının müzakere masasını devirmesinden sonra artarak devam eden şiddet ortamın gün gittikçe toplumsal yaşam üzerinde kadın ve çocuk olmak üzere sivil insanların ölümüne sebebiyet verdiğini söyledi.
'Tarihi ve kültürel yapılar tahrip ediliyor'
Özyönetim ilanlarının yapıldığı bölgelere yönelik saldırılarla ulusal ve uluslararası hukukun çiğnendiğine dikkat çeken Nihat, "Bu kentlerde çeyrek milyon 270 bin sivil insanın en temel hakları olan barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve en temel hak olan yaşam hakkı devlet tarafından sokağa çıkma yasağı getirilerek elinden alınıyor. Çocuklar da bu kentlerin nüfusunun yarısını oluşturmaktadır. Her gün kadınlar, gençler, çocuklar ve yaşlı masum siviller demeden insanlar öldürülüyor. Çatışmalı süreç boyunca tanklar, toplar ve ağır silahların kullanıldığı kentlerde insanlık tarihinin ortak mirası olan Sur içindeki tarihi ve kültürel yapılar yakılıp tahrip ediliyor" ifadelerinde bulundu. Nihat, 85 ekoloji aktivistinin katılımıyla Sur, Bismil, Nusaybin, Dargeçit, Yüksekova, Şemdinli, Şırnak, Cizre, Silopi, Beytüşşebap, Süphan, Yeni Mahalle, Karşıyaka, Hacıbekir, Edremit'te toplamda 800 aile ile görüşmelerin yapıldığını söyledi.
Ekolojik Tahribat Raporu'nun detayları şöyle:
"Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilçelerde genellikle bahçeli evler olarak yapılaşma bulunmakta. Bahçesinde meyve ağaçları bulunmakta, bazen de bostancılık yapmakta oldukları görüldü. Bahçelerinde ve evlerinin bodrum katlarında hayvancılık yaparak geçimini sağladıklarını belittiler. Sokağa çıkma yasaklarından ve çatışmalardan dolayı bu geçim kaynaklarının çok büyük zarara uğradığını belirtmişler. Evlerine yakın yerlerde kurdukları tarım arazilerine gidememişler ve hasat yapamadıkları için de ürünlerini alamadıklarını dile getirdiler. Hayvanlara, patlamalardan etrafa dağılan şarapnel parçaları isabet edilmiş, kullanılan gazlar ve mermilerden dolayı telef oldukları dile getirildi. Sokağa yada başka alanlara çıkamadıkları için ölen bazı hayvanları, kireçlenerek bahçeye gömdüklerini dile getirmişler. Çatışmalardan dolayı insanlar evlerini terk ettiklerinden ya da evden dışarıya çıkamadıklarından bostanlar ve ağıllardaki hayvanların bakımsız kaldıklarını belirtmişler.
'Bombalamalar sonucu hayvanlarında telef oluyor'
Dağlık bölgelere yakın olan yerlerde özellikle Şırnak, Şemdinli, Yüksekova ve Dargeçit meralarda küçük ve büyük baş hayvancılık yapılmakta. Devletin o alanları özel güvenlik bölgesi ilan etmiş ve bombaladıkları için buralarda bulunan hayvanları meralarda bırakmak zorunda kaldıklarını ve bombalamalar sonucu bazı hayvanlarında telef olduğunu söylemişlerdir. Bu alanlarda arıcılık faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini bununla uğraşan halkın çok büyük maddi zararlara uğradığını belirtmişlerdir. Yine bombalamalar sonucunda orman yangınları çıkmış, ormanda yaşayan canlıların yanarak can verdiklerini gördüklerini söylediler.
'Sur içinde güvercin beslemek günlük hayatın bir parçası'
Diyarbakır Sur içinde güvercin beslemenin günlük hayatın bir parçası olduğu bilinmektedir. Bu alanda uygulanan sokağa çıkma yasağından sonra gerek şarapnellerden, gaz bombalarından kaynaklı gerekse de güvenlik güçlerinin bilerek hedef alması sonucunda birçok güvercin ölmüştür. Güvenlik güçlerinin bazı yerlerde sahipsiz kalan güvercinleri elleriyle öldürdüklerini gördüklerini dile getirmişlerdir. Sokağa çıkma yasağı olan yerlerde temiz su şebeke boruları ile pis su boruları patlamış, temiz su ile pis su birbirine karışmış, içme suyu konusunda çok büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde elektrik kesintileri ve su kesintileri yaşanmıştır. İçme su bir yana erişim sıkıntısı çeken halk, bazı bölgelerde bahçelerinde daha önce açılmış, içme suyu olarak kullanımının uygun olduğunu bilmedikleri kuyulardan su kullanmak zorunda kaldıklarını söylemişlerdir.
'Mühimmatlardan kaynaklı sağlık sorunları artıyor'
Bazı yerlerde de elde edilen tarım ürünlerinin ve içilen suyun tadında değişiklik olduğunu söyleyen birçok kişiye rastlanmıştır. Bu bölgelerde yoğun olarak kullanılan gaz ve askeri mühimmatların besinlerde ve içme suyundaki tat değişikliğine neden olduğunu belirtilmişlerdir. Tüketilen su ve gıdaların tatlarının da yanılmaz olduğunu, bu nedenle yediklerini anında tekrar çıkaranların olduğunu belirtmişlerdir. Yaşanan çatışmalar ve kullanılan mühimmatlardan kaynaklı KOAH, nefes darlığı vb. hastalıklar çok fazla ortaya çıkmış. Dargeçit, Nusaybin, Yüksekova'da ve Cizre'de çocuklarda ateşli hastalıkların görüldüğü belirtilmiştir. Güvenlik güçleri sokaklarda biriken çöpleri almaya gelen belediyeye ait çöp toplama kamyonlarının girişini engelledikleri için sağlıksız bir ortam oluştuğu görülmüştür. Sokağa çıkma yasağından dolayı bazı aileler geçici olarak bazıları ise kalıcı olarak mahalleleri terk etmek zorunda kalmışlardır.
'Çocuklar ciddi korkular yaşamakta'
Bu dönemde, özellikle çocukların çok ciddi korkular yaşadıklarını belirtmişlerdir. Çocuklar, oluşan patlamalar ve polis araçlarından yapılan sürekli anonslardan kaynaklı seslere karşı kaygı ve korku, ağlama, uyumama vb. davranışların oluştuğunu dile getirmişlerdir. Bazı aileler, çocuklarının dışarıya çıkmasını engellemek için belli sabit yerlere bağlamak zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Çatışma esnasında kullanılan askeri mühimmatların atıkları, sonra çocuklar tarafından toplanarak bir oyun malzemesi olarak kullanıldığı görülmüştür. Bu durumun ileriki dönemlerde çocukların ruhsal sağlığında olumsuz etkilerinin olacağı belirtilmiştir. Tüm saldırgan politikalar, ekosistemde ciddi tahribatlara yol açtığı gibi; insanların temel yaşam hakkı olan, temiz ve yaşanılabilir bir çevrede yaşama, eğitim, sağlık, beslenme ihtiyaçlarını karşılama ve güvenlik içinde yaşama hakları gasp edilmiştir."
(ekip/mg)