Ekoloji talanına karşı: ZAD partout! ZAD her yerde!

09:09

Zehra Doğan/JINHA

İSTANBUL - Fransa’da büyük bir direniş olarak yayılan ve geçtiğimiz aylarda Kürdistan’ı selamlamak adına özerklik ilan eden ZAD hareketi üyelerinden Sadık Çelik, “Alternatif başka bir dünya için bu kapitalist haydutlara karşı topyekûn mücadele çok önemli. İşte bu yüzden ZAD partout! ZAD her yerde” diyor.

Fransa'nın Nantes kentinden 20 kilometre uzaklıkta Notre Dame des Landes Beldesinde bulunan ZAD alanı, Avrupa'nın en büyük işgal direnişi olarak biliniyor. Fransa’nın güneybatısındaki Sivens Ormanı’nda ZAD’ın (Zone À Défendre – Savunma Alanları) ise yine ZADistler tarafından işgal edilen alanlardan. Giderek alanını büyüten ZADistler geçtiğimiz aylarda Notre Dame des Landes'da Kürdistan halkını selamlayarak dayanışma amacıyla "özerklik" ilan ettiklerini açıklamıştı.

‘ZAD alanlarında ekolojik mimariyle yeni evler inşa ettik’

Sadık Çelik de Sivens’teki ZAD’a Eylül 2013’te katılan sınır tanımayan bir doğa savunucusu. Fransa’da ZAD’la baraja, Yunanistan’da Halkidiki Madeni’ne karşı eylem yaptığı için yargılanan, Karadeniz’de de direnişlere destek veren Sadık’ı bulmuşken, Türkiye’nin direniş sembolü haline gelen Gezi Parkı’nın dev çınar ağaçlarının altında Türkiye, Fransa ve Yunanistan’daki mücadeleleri ve Kürdistan’ı selamlamak adına özerklik ilan etmelerinin aşamaları üzerine konuştuk. Başta havaalanına karşı başlayan ZAD direnişinin giderek daha büyük bir boyut aldığını söyleyen Sadık, “ZADistler olarak, yaşam alanlarımızı kontrol almaya isteyen anlayışlara karşı, ekolojik bir hayatın tüm gerekliliğini yerine getirerek yeni bir yaşam ördük. ZAD alanlarında ekolojik mimariyle yeni evler inşa ettik, ağaçtan, topraktan tamamen doğal olan evler yaparak bir kasaba büyüklüğünde bir alan yarattık ve burası bizim yaşam alanımız oldu. Bu yaşam alanında tüm yaşamımız ve birbirimizle ilişkilerimiz kurduğumuz yaşamın bir parçası olarak ilerliyor” diye kaydetti.

‘ZAD ilkeleri çerçevesinde her şey özgür’

ZAD’ın meclis çalışmalarını anlatan Sadık, “Büyük meclisler ya da küçük gruplarla kendimizi yatay bir şekilde örgütlemeye çalışıyoruz. Bu gruplar da, burada ZAD'da yaşam ve mücadelenin çeşitli alanların sorumluluğunu üstleniyor. Örgütlenme, tıp, tamirat, hukuk, inşaat, tarım ve uyuşmazlık çözümü başta olmak üzere birçok alanda yaşamı örgütlüyoruz. Sıklıkla toplantılar yaparak alanlar hakkında görüşler alarak inşa çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Ama bu kararlar tamamen ZAD sakinlerinin isteğine bağlı, hatta öyle ki, oylamadan çıkan sonuca katılmayan ve kendi istediği şeyi yapmak isteyen bir ZADist istediği projeyi uygulamaya da koyabilir bu konuda tamamen özgür. Belirli ZAD ilkeleri çerçevesinde ZAD bölgesinde yaşayanlar diledikleri gibi yaşama özgürlüğüne sahipler” dedi.

‘Kadın kulübesine erkeklerin girmesi yasak’


“Aramızda LGBT-İ, feminist, radikal feminist, Anarşist, demokrat, sosyalist gibi birçok görüşten kişiler var ve her görüş ZAD ilkeleri çerçevesinde istediği gibi yaşar” diyen Sadık, ZAD bölgesinde ayrıca kadınların inşa ettiği kadın kulübesine değinerek, “Kadın kulübesi de böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Kulübede kadınlar kendi özgün toplantılarını alırlar ama aynı zamanda karma toplantılara da katılarak ZAD’taki tüm kararlarda etkin bir rol alırlar. Oluşturulan kadın bölgesine er keklerin girmesi kesinlikle yasak” diye anlattı.

‘Amazonlarda ekolojistler avlanarak katlediliyor’

Dünyada doğanın bu kadar hunharca tüketilmesine bakılırsa, ekoloji mücadelesinin tüm mücadelelerden daha da gerekli olduğunu kaydeden Sadık, “ZAD direnişi, alında ekoloji hareketi giderek büyüyen ve yayılan bir hareket geçtiğimiz yıl Yunanistan’da binlerce kişinin katıldığı bir forum gerçekleşti. Burada çeşitli paneller ve büyük yürüyüşler gerçekleşti” dedi. Geçen yıl Sivens Barajı’na karşı yapılan bir eylemde arkadaşları Remi Fraisse’nin jandarma tarafından katledildiğini hatırlatan Sadık: “Yine bölgedeki büyük çiftçilerin bir sendikası var ve bu sendikanın da Le Pen yanlısı faşist militarize grupları var. Le Pen’in komandoları da diyebiliriz. Onlar bu yıl Şubat ve Mart aylarında kampımıza saldırdı, jandarmanın direniş alanına girmesi için bahane yarattılar. Önce kampımızın etrafındaki barikatlardan birinde bize saldırarak jandarmanın gözü önünde eşyalarımızı yaktılar. Geçen yıl eylemde öldürülen arkadaşımız Remi için diktiğimiz ağaç yıkıldı. Aynı saldırı Amazon ormanlarına dönük de söz konusu. Hatta öyle ki, insanlar avlanarak öldürülüyor. Bir arkadaşımız da bu şekilde öldürüldü” dedi.

‘Nehirler aktığı surece umudumuz bitmez’

Amazonlarda da 20 yıldır devam eden ekolojik mücadelenin dünya için de en önemli en hayati esin kaynağının Xingu Nehri olduğunu ve bu nehrin üzerine Belo Monte Barajı’nın inşa edildiğini söyleyen Sadık, “Bu katil projeye karşı yerli halkın sürdürdüğü, mücadele Ninnonun’e geçmeye çalışan baraj haydutları kiralık paramoilterler eliyle yerli halkı ve orman kesimine karşı mücadele yürüten aktivistlere helikopterlerden suikastlar düzenliyor katlediyorlar. Dünyanın gözleri önünde dünyanın akciğerleri konumundaki amazon ormanları bu gözü dönmüş kapitalist haydutlar tarafından yok edilmeye çalışılıyor... Ancak Xipala kabilesinin oncu üyesi Juma Xipla'nın Amazon ve Hasankeyf nehirleri için söylediği gibi: Nehirler aktığı surece umudumuz bitmez. Baraj yapılırsa burada ve orada ne doğa ne insan nede kültür kalacak; Şehirdekiler kullandığı enerjinin bedelini kimlerin ödediğini bilmelidir. Bizim yaşamımız şehrin ışıklarından daha mı değersiz? Bizimki gibi Hasankeyf mücadelesinde çoğalarak devam etmeli" diye konuştu.

‘ZAD partout! ZAD her yerde!’

Sadık konuşmasını şöyle sürdürdü: “Paris’te gerçekleşmekte olan COP 21, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (United Nations Framework Convention on Climate Change, UNFCC) konferansına karşı (bu konferans kararı, Peru’nun başkenti Lima’da gerçekleştirilen 20. Taraflar Konferansı’nın sonunda çıktı. Taraf ülkelere karbon emisyonunu azaltmaları konusunda kapsamlı bir çağrı niteliğinde olan Lima Çağrısı (Lima Call for Climate Action) kapsamında küresel sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılması için karbon yükünün ülkelere paylaştırılmasına yönelik sözleşmeyle (Paris COP 21) yeni bir dönemi başlatma hedefi gündeme alındı. Asıl konvoy Notre Dames De Landes otonomundan bekleniyor; traktör ve bisikletlerle yola çıkacaklar ve Paris’teki büyük buluşmada yer alacaklar. COP 21’i organize eden dünya kapitalist haydutlarının eko sisteme dair sahte vaatlerle dolu söylemlerinin tersine, ZADistler sürdürülebilir eko sistem için alternatif başka bir dünyanın yaşam deneylerini ve mücadelelerini anlatacaklar. Kapitalizmin sürdürülebilir eko-sistemin önünde ne kadar büyük bir engel ve tehlikeler içerdiğini; dünyamızın doğal yaşam kaynaklarını endüstriyel aygıtlarıyla ve militarize güçleriyle nasıl talan ettiğini anlatacaklar. Dahası; sürdürülebilir, alternatif başka bir dünya için bu kapitalist haydutlara karşı topyekûn mücadelenin öneminden ve dayanışmadan söz edecekler. ‘ZAD partout! ZAD her yerde!’ diyecekler.”

‘Kürtlerin mücadelesinin yanındayız’

“Fransa’daki ZAD hareketi olarak yakın bir zaman önce notre dames de landes de rojava devrimi ile dayanışmak için otonomi ilan ettik” diyen Sadık, “Deklarasyonumuzda Cumhurbaşkanı’nın hoşuna gitmeyen sonuçlar sonucu başlayan saldırılara karşı verilen mücadelede Kürt halkının yanında olduğumuzu göstermek adına ilan edilen özerkliği mühim bulduğumuzu belirterek kendi özerkliğimizi de ilan ettik” ifadelerinde bulundu. Sadık son olarak, “Umut ve kararlılıkla başka bir dünya için mücadelenin kazanmalarını bedeli ne olursa olsun elde edeceğimize inanıyorum. Bu haydutlar cehenneminden çıkma isteğimizi birleştirebilelim. Bunun için bahanemiz tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük. Bu sistemden vazgeçmeyi başarmalıyız. Ama önce birey olarak üzerimize giydirilen alışkanlıklardan vazgeçmeliyiz. İste bütün mesele bu” diye konuştu.

(fk)