Türkiye'de toplanacak G20 zirvesi öncesi 'Yeşil Sol Buluşma' yapıldı

17:39

JINHA

İSTANBUL - Bu yıl Antalya'da düzenlenecek olan G20 Zirvesi öncesi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi tarafından Yeşil Sol Buluşma kapsamında, "G20 Krizler ve Alternatifler" konulu panel düzenlendi. Çeşitli konuların tartışıldığı panelde, G20 ülkelerinin, tüm dünya politikaları ve canlıları hakkında kararlar aldığı ve tahakküm politikası uyguladığı vurgulandı.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi tarafından Cezayir Toplantı Salonu'nda "G20 Krizler ve Alternatifler" başlıklı panel düzenlendi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Naci Sönmez tarafından yapılan açılış konuşmasında iklim değişikliğinin, ekolojik krizlerin siyasi krizlerle paralel olduğuna ve sistemin değiştirilmesi gerektiğine değinildi. Küçük bir azınlığın büyük bir çoğunluğu tahakküm altına aldığına değinen Naci, "Türkiye bu yıl G20 zirvesine ev sahipliği yapacak. Onlar dünyanın yüzde seksen beşine tahakküm ediyorlar. G20'nin burada yapılması elbette tesadüf değil. Bizim de alternatif siyasetimizi, politikamızı oluşturmamız lazım. G20 ülkeleri bugün yaşanan savaşların sorumlularıdırlar" dedi. Naci Sönmez'in konuşmasının ardından panelin birinci oturumuna geçilerek iklim, göç, ekonomi, orman ve su alanlarında yaşanan sorunlar masaya yatırıldı.

'Önemli olan demokratik küreselleşme'

G20'nin 1975 yılında çıkan krize cevap olmak üzere yapılan bir toplantı sonucu ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu " G20'ler dünyada ki sermaye hareketlerini koordine etmek için bir ihtiyaç olarak çıktı. Bugün ki kapitalist üretim biçimini düşündüğümüzde temel sorunun çözülmemiş olması bu toplantıların devam edeceğinin habercisidir. Bugünkü küreselleşme benim elitist küreselleşme diye tabir ettiğim bir küreselleşme ve toplumların önemli bir kesimi kararların alınmasından uzak tutulmuştur. Önemli mesele demokratik küreselleşme nasıl olur meselesi" dedi.

'Çevre etkilerinden dolayı göç oranları arttı'

Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Projeler Yöneticisi Neşe Erdilek G7'den G20'ye gelen süreçte bu ülkelerin dünya ticaretinin yüzde 80'ini oluşturduğunu dile getiren Neşe, " Global para havalelilerin beşte dördü bu ülkelerden yapılıyor. Bu ülkeler en yoğun göç alan ülkeler. Dünyada 2015 yılında tahmin edilen 250 milyon göç olacağı" diye belirtti. İnsanların daha iyi yaşam koşulları elde edebilmek için göç ettiklerini dile getiren Neşe, bunun yanı sıra çok ciddi bir zorunlu göç oranı olduğunu söyledi. Çevre etkileri ve doğal nedenlerden dolayı göçlerin son dönemde artış gösterdiğini dile getiren Neşe, "İnsanlar artık tatlı su kaynaklarının azalması, tarım alanlarının çölleşmesinden dolayı göç ediyorlar. Doğal afetler nedeniyle 2013 yılında 22 milyon insanın göç ettiğini söylüyoruz ve bu çatışmalardan dolayı göç eden insan sayısından daha fazla" diye konuştu. G20 ülkelerinin göçle ilişkili politikaların tamamen ekonomik açıdan ele alındığını söyleyen Neşe "Bu noktada da yalnızca kendi çıkarlarını noktasında kararlar alıyorlar" dedi.

Panelin ikinci bölümünde ise alternatif çözüm yolları üzerine konuşmalar yapıldı. Ekolojist Bengi Akbulut , "Vadisine HES yapılan, ovasına termik santral yapan bir köylünün karşı çıkmak hakkıdır" diyerek büyümememe, planlı ekonomik küçülme kavramlarından bahsetti. Planlı ekonomik küçülmenin aynı şeyi daha az yapmak değil başka bir ekonomik faaliyet yapmak olduğunu söyleyen Bengi "Örneğin tüketiciliğin sınırlandırılmasının ötesinde bu faaliyetlerin tekrar tesis edilmesi gerekiyor" dedi.

'Ev işinin kamusallaştırılması lazım'

Ardından konuşan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise, G20'den ziyade W20'yi anlatarak sözlerine başladı. Kadın erkek eşitliğinin erkek egemenliği gibi yapısal bir sistem sorunu olduğunun perdelendiğini söyleyen Filiz "Kadınlar fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıkları gibi aynı zamanda buna yargı, militarist güçler de destek olabiliyor" dedi. Küreselleşmenin kadınları çok orantısız etkilediğini söyleyen Filiz "Kadınlar göç etmeye zorlanıyor, topraklarından ediliyor, yeni sanayileşen ülkelerin işçileri oluyorlar" dedi. TÜİK'in anketlerine göre erkeklerin ev bakımına 51 dk. ayırırken kadınlar 5 saat 10 dk ayırdığını söyleyen Filiz " Ev işinin kamulaştırılması eşitlik için en önemli adımlardan birisidir" dedi.

Kadınların tarımsal üretimin hemen hepsini üstlenmek zorunda olduğunu söyleyen Filiz, "Çok uluslu şirketlere karşı bu nedenle kadınları ön saflarda görüyoruz. Kadınlar dünyanın her yerinde toprakları için mücadele ediyorlar. Sömürgecilerin eşleirnin yanında kadınları ücretsiz yardım olarak çalıştırmalarına karşı mücadele ediyorlar. Bu mücadeleyi Bengeldeş'teki Topraksız Kadınlar Köyünden Yırca'ya kadar görebiliyoruz" diye belirtti. Filiz, son olarak doğanın betondan , hayvanların insanlardan, halkın başkanlardan ve her türlü hiyerarşiden kurtuluş ile eşitliğin ötesine geçilmesi gerektiğini söyledi.
Panel forum kısmı ile devam ediyor.

(ck-ödk/zd/fk)