Diren Özkan: Toplumun kendine yetmesinin tek yolu demokratik özerklik
09:01
Bêrîtan Elyakut/JINHA
AMED - Demokratik özerkliğin maddelerinden olan Ekoloji'ye ilişkin değerlendirmelerde bulunan KJA Ekoloji Meclisinden Diren Özkan, toplumun ve doğanın kendine yetmesinin tek yolunun demokratik özerklikten geçtiğini dile getirerek, "Doğa sömürüsüne karşı mücadele etmek ise aynı zamanda kadın sömürüsüne karı da mücadele etmektir" dedi.
Demokratik özerkliğin 8 boyutundan biri olan 'ekoloji' son süreçlerde en büyük kıyımlarını yaşıyor. Devlet eliyle yaşanan doğa katliamı ve tahribatları, doğanın insan için yaratıldığı ve istenildiği gibi kullanılabilir algısı kapitalist modernite ile halklara benimsetilmeye çalışılıyor. Doğa katliamlarının önü kadınlar ve ekolojistler tarafından her ne kadar alınmaya çalışılsa da katliamların boyutu savaş ortamlarında daha fazla gün yüzüne çıkıyor. Özerklikte ekolojinin önemine değinen Kongreya Jinên Azad (KJA) Ekoloji Meclisi üyesi olan Diren Özkan, günümüzde yaşanan toplumsal kriz ve ekolojik boyutta yaşanan krizin birleştiğine dikkat çekerek, "İçinde yaşadığımız gezegenimizin ne kadar kent, insan, fabrika, ulaşım aracı, kirli hava ve su kaldıracağı hesaplanmadan, azami kârın peşinde gözü kara bir gidiş vardır. Kanser gibi büyüyen kentler, kirlenen hava, orman tahribi doğada geri dönüşü mümkün olmayan felaketlere neden olmaktadır" dedi.
'Kapitalist toplumun yaşadığı kaos ve çevre felaketi diyalektiktir'
Doğanın kendi kendini yenileyen ve kendi kendine yetmen bir güce sahip olduğunun altını çizen Diren, aynı şekilde ekolojik toplumunda kendi kendine yeten ihtiyaçlarını karşılayan bir toplum olması gerektiğini kaydetti. Toplumun ve doğanın kendine yetmesinin tek yolunun demokratik özerklikten geçtiğini dile getiren Diren, ekolojik toplumun bireylerinin birbirilerine hem topluma hem de doğa saygı ve hakkaniyet çerçevesinde yaklaştığı bir sistem olduğunun altını çizdi.
Doğayla bütünleşmeyen hiçbir toplum sisteminin ahlakiliğinin ve demokratlığının savunulamayacağına vurgu yapan Diren, "Kapitalist toplum sisteminin yaşadığı kaosla çevre felaketi arasındaki ilişki diyalektiktir. Azami kâra dayalı ve ekoloji karşıtı endüstriyalizm başta olmak üzere kâr ve sermaye sisteminin bilançosu sadece toplumun her yönden çözülüşü değil, çevrenin de tüm canlıların yaşamıyla birlikte tehlike altına girmesi olacaktır" diye konuştu.
'Ekolojik bilinç dünya sevgisini içinde taşıyan bir olgudur'
Kültürün insan doğası ve tarihselliği ile olan bağını derinlemesine analiz etmenin gerekli olduğuna dikkat çeken Diren, kültürün insana has bir olgu olduğunu söyledi. Kürdistan coğrafyasının karşı karşıya kaldığı saldırılara ancak 'ekolojik bir devrimle' cevap verilebileceğine vurgu yapan Diren, "Yaşanan ekolojik yıkım sadece o coğrafyayla sınırlı kalmamakta tüm dünyayı etkileyen bir durumdadır. Yakılan, çölleştirilen, zehirlenen Kürdistan coğrafyası yakılan, çölleştirilen, zehirlenen dünya olmaktadır. Ekolojik bilinç yurt sevgisi ve dünya sevgisini iç içe taşıyan bir olgudur. Bu nedenle sağlıklı bir ve çevre ve toplum yaşamı için, toplumda bilinçlenmenin sağlanması ve acil tedbirlerin geliştirilerek ekolojik boyutta da aktif bir mücadelenin verilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
'Tahribatlara karşı mücadelemiz devam edecektir'
"Doğa ve kadın en başından beri, benzer saldırılara maruz kalmışlardır" diyen Diren, doğaya yapılan zulmün kadına da yapıldığını ifade etti. Diren, doğaya nesnel bir bakış açısıyla bakanların kadınlara da aynı şekilde baktığını aktararak, "Hâlbuki doğaya ait olduğumuzu ve bir bütün olduğumuz görürsek kadına yapılan sömürüyü de görmüş oluruz. Doğanın sömürüsüne karşı mücadele etmek ise aynı zamanda kadın sömürüsüne karşı da mücadele etmektir. Doğaya yapılan tahribatlara karşı mücadelemiz devam edecektir. Bu mücadelemizi hafızalarımızı diri tutarak yapacağız" diye belirtti. Demokratik Özerkliğin ekolojik esaslara göre nasıl inşa edileceğine değinen Diren, "Ekoloji, herkesin bir eko-topluluk içinde ve ekolojik dengeye uygun yaşama özgürlüğünü sağlar. Doğanın korunması ve çevre sağlığına ilişkin bilinçlenme ve örgütlenmeleri yoğunlaştırmayı demokratikleşmenin en temel faaliyeti olarak görür. Ekolojik alanda yaşanan tahribatları engellemek ve Kürdistan doğasını koruma amaçlı her yerleşim yerinde ekolojik kurumlaşmalara gidilir bu sayede" dedi.
(dk)