Küle dönen bereketli toprakları Liceli kadınlar anlattı

10:02

Nurcan Yalçın - Helin Yıldırım/JINHA

AMED - Diyarbakır'ın Lice ilçesine askeri helikopterler tarafından atılan ateş topları köylerdeki ormanlık alanların büyük bir kısmını, bağ, bahçe ve evleri küle çevirdi. 1990'lı yıllarda da aynı acıları yaşayan, evleri ikinci kez yakılan kadınlar " Bizlere, 'köy yolarını açtık. Herkes köylerine gidebilir' dediler. Peki, bu gün neden bizi tekrar yakıyorlar ve öldürüyorlar?" sözleriyle isyan etti.

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 26 Temmuz'da 5 askeri helikopterin havadan attıkları ateş topları ile ormanlık alanda başlayan yangın kısa sürede büyüyerek, birçok eve de sıçrayıp köylülerin bağ ve bahçelerini, kışlık samanlarını da yaktı. İtfaiye ekiplerinin geçişine ve halkın da müdahalesine uzun bir süre engel oldundu ancak uzun çabaların ve ardından olay yerine giden halkın da desteğiyle yangın söndürüldü ancak elektrik direklerinin yanması sonucu ilçenin birçok köyünde elektrik bulunmuyor. Yeniden yangın çıkacağının tedirginliğini taşıyan, 90'lı yıllarda da benzer olayları yaşayan kadınlar ise topraklarına yapılan bu zulme dikkat çekerek devletin Lice üzerinde ki politikalarının son bulması için çağrı yaptı. JINHA'ya konuşan ve devlet tarafından evleri ikinci kez yakılan Sarıklı (Hûseynik) köyünde yaşayan kadınlar yaşattıkları acılara rağmen barış talebinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

' Ateşi rüzgârdan dolayı söndüremedik'

Köyde başlayan yangını yoğun rüzgârdan dolayı söndürmediklerini ev, bağ ve bahçelerinin yandığını anlatan 66 yaşındaki Hediye Korkut," Helikopterler köyümüzü ateşe verdiler. Söndürmek istedik ancak yoğun rüzgârdan dolayı söndüremedik. Köyden uzaklaşıyorduk sonra geri gelip ateşi söndürmeye çalışıyorduk. Tüm evlerimiz, bağlarımız, bahçelerimiz ve meyve ağaçlarımız yandı. 40 yıldır bu savaşın içindeyiz. Devlet bizden ne istiyor? Biz barış diyoruz devlet bizi öldürüyor. 90'lı yılarda da devlet evlerimizi yaktı. Sürgün etti. Yüzlerce gencimiz öldürüldü. Şehirlere gittik çok büyük zorluklar yaşadık ve tekrar 'Köy yolarını açtık. Herkes köylerine gidebilir' dediler. Peki, bu gün neden bizi tekrar yakıyorlar ve öldürüyorlar?" sözleriyle isyan etti. Hediye, dil ve kültürlerini yaşatmaya Kürt halkının hakkı olduğunu bu yüzden insanlara acıların yaşatılmaması gerektiğini, yaşanılan onca acıya rağmen barış talebinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

'Kentlere gidersek açlıktan ölürüz'

50 yaşındaki Hidayet Macar ise olay günü sabah gözünü açtığında helikopterlerin üzerlerine ateş topu atıldığını söyleyerek, " Çok büyük zorluklarla birkaç yıl önce kendi köyümüze gelip ev yaptık, bağ ve bahçeler ektik ancak bu gün her şeyimiz kül oldu. Kışlık için topladığımız saman ve otlarımızın da hepsi yandı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kaç yıl korkusuz kendi köylerimizde yaşadık ancak yine savaş başlatıp bizi topraklarımızdan sürgün ettirmek istiyorlar Tekrar göç etmek istemiyoruz. Kentlere gidersek açlıktan ölürüz. Ama burada da bir şeyimiz kalmadı. Artık ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Onlar her bizi öldürdüklerinde bizde her seferinde barış diyoruz. Yinede barış diyoruz. Ne olursa olsun biz barış mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" ifadelerinde bulundu.

' Canımızı zor kurtardık'

Yangın başladığında köyde çok az insan olduğunu bulunanların çoğunun da yaşlı olduğunu aktaran 70 yaşındaki Sara Haran, " Yangına müdahale etmeye başladık ancak helikopterler tekrar ateş atmaya devam ettiler. Rüzgârda şiddetini artırınca geri kaçmak zorunda kaldık itfaiyelerin gelmelerine de izin verilmiyordu. Küçük çoklarla biz yaşlıları arabalara aldılar. Köyden uzaklaştırmaya başladılar. Canımızı zor kurtardık. Bizim köyde çok sayıda ev yandı. Bir yıl boyunca hizmet yaptığımız bağlarımız ve buğdaylarımız yandı. Devlet bizim rahat bir gün geçirmemizi istemiyor. 22 yıl öncede yakıldık. Evlerimiz yakıldı, var gücümüzle bu evleri yaptık tekrar yandılar. Ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi bilemiyoruz" dedi.

'Hayvanlar otlanacak ot bulamıyor'

1995 yılında eşi devlet tarafından katledilen 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Meyese Haran ise Arıklı köyüne bağlı Çelibi mezrasında yaşıyor. Meyese, "Ben Diyarbakır'da çalışıyorum ve hafta sonu köye gelip bağıma bahçeme hizmet ediyorum. Dün öğle saatlerinde 5 helikopter bu bölgeyi ateşe veriyor. Halkın ve itfaiyelerin söndürmesine de engel oluyor. Devletin tek yapmak istediği halkın iradesini kırmak ve gücünü zayıflatmaktır. Devletin amacı bu coğrafyayı yok etmek ve Kürt halkını şehirlere göçe zorlamak. Ben 100 meyve ağacı ekmiştim hepsi yandı. Maddi durumumuz hiç yok. Olan tüm paramızı harcıyorduk. Artık öyle bir imkanımız da kalmadı" şeklinde konuştu. Meyese ormanlarının yakan bir devleti istemediklerinin altını çizerken hayvanlarının otlanacak ot bile bulamadıklarını ekledi. Meyese, " Böyle bir devlet istemiyoruz artık. Zaten tüm ormanlarımız yandı. İçimiz yanıyor. Hayvanlarımız artık otlanacak ot bile bulamıyorlar aç kaldılar. Dün gece top atışlarından dolayı ahırlarda yattık. Köyün içine kadar geliyordu toplar. Biz inşa etmeye çalıştıkça onlar yıkıyor. Biz hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Çocuklarımız ölmesin diye içimiz yanmasın diye barış dileklerimizi haykırmaya devam edeceğiz" dedi.

(zd)