Karaburun'da RES'lere karşı mücadele sürüyor

09:04

Ceren Karlıdağ/JINHA

İZMİR - Karaburun’da kurulan 47 RES’in üretim lisansının mahkeme tarafından iptal edilmesine karşın, TEİDAŞ yetkililerinin mahkeme kararını hiçe sayması ile birlikte RES’ler tekrar çalışmaya başladı. Karaburunlu köylülerin avukatları ise izmir Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulundu.

İzmir’in 13 köylü en küçük ilçesi olan 9 bin 456 nüfusa sahip Karaburun’da 2005-2009 yılları arasında "ÇED gerekli değildir" denilerek firmalara Rüzgar Enerji Santlari (RES) yapımı için izinler verilmeye başlandı. Üstelik RES yapımı için izin verilen alan ise Karaburun’un yüzde 61’ine tekabül ediyor. RES’lere karşı mücadele başlatan Karaburunlular ise davalarını “Geri dönüşü olmayan tahribat riski vardır” kararı ile kazanmalarına rağmen, TEİDAŞ geçtiğimiz günlerde mahkemenin kararını tanımayarak RES’leri tekrar çalıştırmaya başladı. Konuyla ilgili avukatlar İzmir Cumhuriyet Baş Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Peki Karaburun halkı pek çok yerde altarnatif gösterilen RES’leri neden istemiyor?

Temiz tarımın devam ettiği nadir bir yer...

Sorumuzun cevabını ilk olarak Karaburun Kent Konseyi Başkanı İpar Buğra Dilli yanıtlıyor. İpar her bir tirbününün yüksekliğinin 150 metre kadar olduğunu belirterek “Lodos Enerji Karaburun RES Projesi dışında 5 firmaya daha ÇED raporu olmaksızın RES yapımı izin verildi. Şuan 80 kadar tirbün kuruldu ve tahsis edilen alanlar artık birbiriyle birleşmiş biçimdeler” dedi. Karaburun Yarımadası’nın çok değerli bir yaban hayatına sahip olduğunu ifade eden İpar “Uluslararası ölçekte koruma altında olan kuşları, bitkileri barındırıyor. Bir özelliği de Karaburun çok geç keşfedildiği için özgün ürün, temiz tarım devam ediyor. Burası bir labarotuvar niteliğinde. Karaburun yarımadası bütünsel bir yaklaşım ile ele alınmalı ve bu değerleri ile bir kalkınma planı çizilmeli” dedi.

'Bir tek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı destek vermedi'

Bu doğrultuda bir rapor hazırladıklarını ve Tabiatı Koruma Varlıkları Genel Kurulu'na sunduklarını söyleyen İpar “ Rapor kabul edildi ve bir Bakanlar Kurulu hazırlandı. Raporumuza herkes olumlu görüş verdi. Bir tek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı destek vermedi” diye aktardı. İpar son olarak “Evlerin 150 metre yakınına kadar tirbün kurulması planlanmış. Keçilerin, zeytinlerin alanlarını talan ediyorlar. Mandalina bahçelerini RES firmaları satın alıyor. Bize diyorlar ki 'sizler gidiniz burası RES sahasıdır.' Bir RES’in ekonomik ömrü 25 yıl. Bu alanlar 49 yıllığına kiraya veriliyor. Bütün bunlar yapıldıktan sonra 'pardon Karaburun çölleşti, pardon keçileriniz öldü, pardon size yaşayacak alan bırakmadık mı' diyecekler? Bu kadar değerli bir alan feda ediliyor. Buna karşı yurttaş davaları açıyoruz. Çevre ve Ekoloji Hareketi avukatları gönüllü olarak üstlendiler davaları. Biz haklı olduğumuzu biliyoruz ve bütün demokratik haklarımızı kullanmaya kararlıyız” dedi.

'Havyanlarımız ölüyor'

Hal böyle olunca köylüler de doğdukları, büyüdükleri, yıllarca keçilerini otlaktıkları topraklara yabancılaşmış durumda. Yayla Köyü sakini Nejla Alıcı “Biz hiç bunları istemiyoruz. Derdimizi ayak altına aldılar. Hayvanlarımız düşük yapıyor, ölüyor. Azıcık bizi dinlesinler. Lütfen bu direkleri durdursunlar. Direkler döndüğü zaman bizim psikolojimiz bozuluyor. Bir ayda üç kişi kalp krizinden öldü bizim köyde. Devlet bize araziyi kiralık verdi ama içine direk dikti. Telleri kestiler, girdiler, zeytinleri kestiler. Yeter artık azıcık da bizim sesimizi duysunlar. O zaman bizi denize atsınlar. Biz Türkiye vatandaşı değiliz herhalde. Oğlaklarımız ölüyor, sütleri gidiyor, kazandığımızı ilaç parasına veriyoruz. Zeytinler toz duman içinde” dedi.

'Arazilerde RES’lerin dibinde ot büyümüyor'

RES’lerin yapıldığı bir diğer köy, Tepeboz’da yaşayan Erol Aykol’da tıpkı Yayla köylüleri gibi duruma tepkili. Erol “Bunlar yapıldıktan sonra arıcılık yapanlar mağdur oldu, hayvanlarımız süt vermiyor, zeytin mahsullarımız kısaldı. Hayvanlarımız taşlardan dolayı ayakları kırılıyor. Benim 15 tane hayvanımın ayağı kırıldı. Hayvanlar gelişmiyor. Arazilerde RES’lerin dibinde bir ot büyümüyor. Yeni yapılan yollara toprak döküyorlar. Bizim köyde atalardan kalma bir kuyu vardı. Ama yol geçecek diye onu bile yok ettiler” diye ifade etti.

'Yaylalarımız kurudu nergislerimiz açmadı'

93 yaşındaki Hafize Kara ise “Meyvelerimiz kurudu, nergislerimiz açmadı. Yatıyoruz ama uyuyamıyoruz. Bari artık yenilerini yapmasınlar” dedi. Son olarak Muzaffer Toromanlar ise “Hayvanlarımız rahatsız, süt vermiyor. Biz bir tek Bağkur aylığı ile geçiniyoruz. Yeşilliğimiz bitti. Yaylaköyünden bizim köye kadar RES'ler var. Biz napabiliriz? Ben 60 yaşında ki kadınım. Koyunlarım bile kısır kaldı. Biz ne yiğeceğiz ne içeceğiz? Bizim gibi garibanları da düşünsünler artık. Kuyumuzu bile kapattılar.Biz bunlardan şikayetçiyiz. Ben penceremi açamıyorum, bu sesten duramıyorum” diye belirtti.

(gc)