Mersin'de ekolojistler 'doğamızı ranta kurman etmeyeceğiz' diyor

09:08

JINHA

MERSİN - Mersin'de büyük tepkilere rağmen temeli atılan Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı mücadele sürüyor. HDP'nin vekil adayı Çilem Öz, "Bu dünya, bu ülke ve bu kent bizimdir, geleceğimiz olan çocuklarımızındır. Çocuklarımıza temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak en önemli borcumuzdur. Doğamızı ve geleceğimizi, nükleer lobisinin rantına kurban etmeyeceğiz" dedi. Nükleer Karşıtı Platform üyesi Dr. Ful Uğurhan ise, bilimsel araştırmaların, bölgeye nükleer santral yapılmasının uygun olmadığının kanıtladığına dikkat çekti.

Yoğun tepki ve protestolara rağmen Mersin Akkuyu Nükleer Santrali'nin temeli, geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabi Kaynakları Bakanı Taner Yıldız'ın da katılımı ile atıldı. Yer lisansının 1976 yılında alınmasına rağmen inşaatına başlanamayan santral konusunda, 12 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye ile Rusya arasında imzalanan yeni anlaşmada 5 yıl sonra ilk reaktörün biteceği sözü verildi. Ancak gösterilen tepkiler üzerine, bu zamana kadar cesaret edilemeyen temel, santralin deniz yapılarının inşa edilmeye başlanması ile atılmış oldu. Mersin'de kurulacak olan Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı mücadele ivme kazanırken, uzmanlar ve ekolojistler bir kez daha, "Doğamızı ve geleceğimizi, nükleer lobisinin rantına kurban etmeyeceğiz" diye uyarıyor. Ekoloji politikasını temel bir gündem olarak bildirgesinde işleyen HDP Mersin Milletvekili dayı Çilem Öz'ünde birinci gündemi nükleer karşı mücadele.

Çilem: Herkes karşı çıkmalı

Çilem, tüm Türkiye halklarının Mersin'de nükleer santrale karşı verilen mücadeleye sahip çıkması gerektiğini ifade etti. "Bu dünya, bu ülke ve bu kent bizimdir, geleceğimiz olan çocuklarımızındır. Çocuklarımıza temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak en önemli borcumuzdur" diyen Çilem, nükleer santralin dünya ve insanlığın yaşamı için çok büyük riskler yarattığını belirtti. Santralden çıkacak atıklar sorununa da değinen Çilem, nükleer silahların da üretilebileceğini, bu yüzden dünya halklarının hiçbir şekilde nükleer santral ve silahların yapımına izin vermemesi gerektiğini vurguladı.

'Çernobil ve Fukuşima felaketlerini yaşamış bir nesiliz'

Mersin'de halkın, sivil toplum örgütleri ve çevrecilerin nükleere karşı uzun yıllardır sürdürdüğü mücadele ve direnişin çok önemli ve anlamlı olduğunun altını çizen Çilem Öz, nükleer karşıtı mücadeleyi önemsediklerini söyledi. Doğanın talanına karşı verilen mücadelenin başarıyla sonuçlanacağına inandığını dile getiren Çilem, "Çernobil ve Fukuşima felaketlerini derinden yaşamış bir nesiliz. Bu felaketlerin hepsinde bu şirketlerin yaptığı projelerin insanlığa nelere mal olduğunu biliyoruz ve doğal olarak doğanın talanına ilişkin yapılan bütün projelere karşıyız" diye konuştu.

'HDP, doğa katliamına karşı çıkan tek partidir'

Doğa talanına karşı ve Türkiye'de yapılması planlanan, HES, nükleer santral ve termik santrallere karşı programı ve mücadele çizgisi olan tek partinin HDP olduğunu da sözlerine ekleyen ve bu mücadelede kadınların ön saflarda yer aldığına değinen Çilem, "HDP, sadece AKP karşıtlığından doğru mücadele etmiyor. Ekolojiye bakış açımız bu olduğu için nükleer ve doğayı yok eden bütün projelere karşıyız. Gerekirse bir 40 yıl daha direniriz. Doğamızı, toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve geleceğimizi nükleer sevdalılarının rant emellerine kurban etmeyiz" diye konuştu.

Onaylanan ÇED raporu sahte

Mersin Tabip Odası Başkanı ve Mersin Nükleer Karşıtı Platform üyesi Dr. Ful Uğurhan ise, bilimsel araştırmaların, bölgeye nükleer santral yapılmasının uygun olmadığının kanıtladığına dikkat çekti. Dr. Ful, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Türkiye'yi ziyaret etmesiyle birlikte ÇED raporunun yangından mal kaçırırcasına, alelacele onaylandığını, ancak onaylanan ÇED raporunun da sahte olduğunun ortaya çıktığını hatırlattı. Ful ayrıca, ÇED raporunun iptal edilmesi için İdare Mahkemeleri'nde "Yürütmeyi durdurma" davaları açılmasına ve dava süreçleri devam etmesine rağmen santralin temelinin atılmasının hukuksuz olduğunu anlattı.

'Nükleer atıkların ne olacağı belli değil'

Akkuyu Nükleer Santrali'nden çıkacak atıkların nereye gideceğinin belli olmadığına da işaret eden Ful Uğurhan, "Santralden çıkan atıklar, eğer burada kalırsa çok kötü, başka bir yere taşınırsa bu daha kötü. Çünkü yolda olası bir kaza veya patlama meydana gelirse, çevreye saçacağı tehlike ve kirliliğin haddi hesabı yok. Bunların nasıl olacağı belli değil. Açtığımız davalarda hep bunları sorduk. Ancak Çevre Bakanlığı, mahkemelerin konuyla ilgili istediği belgeleri bile vermedi. Dava süreci halen devam ediyor. Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise açtığımız davaları kazanacağımızı düşünüyoruz" dedi.

'İnsanlık adına bu santrali yaptırmayacağız'

Dr. Ful'un dikkat çektiği bir diğer şey ise, santrali yapan Akkuyu NGS şirketinin haftalar öncesinde Türkiye'nin birçok yerine reklam afişleri asarak nükleerin iyi olduğu propagandası yapması ve bu reklamlarda da ağırlıklı olarak çocukların kullanılması. Reklamlara rağmen olası bir felakette en çok etkilenenlerin çocuklar olacağını vurgulayan Ful, "Baştan aşağı yanlış ve hukuksuz olan bir santralin üstüne çocuk istismarcılığı yapılıyor" diyerek, buna ilişkin de yargı yoluna başvuracaklarını söyledi. Nükleer santralin sadece Mersin değil, Türkiye'nin hiçbir yerine yapılmasını istemediklerini dile getiren Dr. Ful Uğurhan, "İnsanlık ve geleceğimiz adına bu şart" diyerek, temeli atılmış olsa da nükleer santrali yaptırmamak için mücadelelerine devam edeceklerinin altını çizdi.

(fk)