Hakikat ve yüzleşmede kadınlar: Dünya deneyimleri (2)
Dosya Haber
Caroline Mc Kusick/JINHA
HABER MERKEZİ - Dünyanın 34 ülkesinde işletilen hakikat ve yüzleşme süreçlerinin hiçbirinde kadınlar aktif yer alamadı ve dışlanmadan kaynaklı savaş travmalarıyla yaşamına devam etmek zorunda kaldı. Fas ve Tunus'ta devlet denetimli kurulan komisyonlarda kadınlar yer alıyor ancak sonuçları itibariyle, kadını görmeyen bir çizgide çalışma yürüttüğü göze çarpıyor. Doğu Timor, Brezilya, Ekvador, El Salvador, Fiji, Filipinler, Gana, Guetamala gibi ülkelerde ise darbe-diktatörlük dönemlerinin hedefi olan muhalif kadınlar barış ve uzlaşı süreçlerinde, mağduriyetlerini göstermek için çabalasalar da devlet ve erkek politikalarından kaynaklı istedikleri sonucu elde edemedi.
Çatışmalı sürecin ve savaşın mağduriyeti açısından öznesi olan kadınların, çözüm süreçlerinde dışlanması ve mağduriyetlerinin giderilmesinin erkeklerin insafına bırakılması. Dünyanın bir çok ülkesinden yürütülen müzakere süreçlerinde kadınların dışlanıyor ve çoğu yerde masaya dahil alınmıyor. Çatışmalı süreçten müzakere evrildiği süreçlerin olmazsa olmazı olan hakikat ve yüzleşme komisyonlarında da durum benzer. Bir çok ülkede kadınlar hakikat komisyonlarında aktif özne olarak yer alamazken, aldığı yerlerde ise geleceğin tasarlanması süreçlerine katılmak yerine sadece rehabilitasyon ve normalleşme için hukuki ve psikolojik destek süreçlerinde varlık gösterebiliyor. Hakikat komisyonlarda kadınlara karşı şiddet, en eksik bildirilen suç kategori olarak biliniyor. 1974'te Uganda Hakikat Komisyonu'yla beraber bu model meydana geldi ama çok yaygınlaşmadı. Hakikat ve uzlaşma komisyonlarının ana modeli olan Güney Afrika'da ise uzlaşma modeli olarak ortaya çıktı. Türkiye'de yürütülen "Çözüm süreci"nde PKK Lideri Abdullah Öcalan, özellikle kadınların süreçte yer alması için çaba harcadı ve kadınsız müzakerenin sonuçlarına ilişkin dünya deneyimlerinin negatifliğinden örnekler verdi. Bu ısrarın nedeni dünya örnekleri incelendiğinde daha iyi anlaşılıyor. Dünyadaki çatışmalı süreçle sonucunda oluşturulan komisyonların incelenmesine Tunus, Fas, Doğu Timor, Brezilya, Ekvator, El Salvador, Fiji, Filipinler, Gana, Guatemala ile devam ediyoruz.
FAS
Ortadoğu'da olmayan hakikat komisyonları modeline örnek olabilecek ilk örnek Fas'ta 2004'te Kral VI. Muhammed'in emriyle kuruldu. Eşitlik ve Uzlaşma Komisyonu adıyla kurulan oluşum 1960'lıdan 1980'li yılları arasında Kral II. Hasan'ın iktidarda olduğu "Kurşun Yılları"nda meydana gelen hak ihlallerine araştırdı. Karanlık bir dönem olan bu yıllarda demokrasi aktivistlerine karşı polis gözaltında kayıplar ve ölümler, işkence kamplarında cinsel şiddet ve kadınların polis tarafından fuhuşa zorlandırılması gibi ağır insan hakları ihlalleri yaşandı. 600 kişinin akibeti henüz bilinmiyor ve 50 bini aşkın kişi sistemin zorbalığına maruz kaldı. Araştırmalar sonucunda rapor hazırlayan komisyonda bütün suçların faili olan II. Hasan'ın isminin geçmesi yeni kralın emriyle yasaklandı. 2005'te araştırmalarını sonuçlandıran komisyonun 16 üyesinde sadece biri kadındı. Oysa 'Kurşun Yıllar' boyunca sol sosyalist düşünceyi benimseyen binlerce kadın tecavüze uğradı ve bizzat devlet eliyle fuhuşa zorlandı. Komisyon önünde 22 bin mağdur ve mağdur yakını beyan verdi ancak bunlardan sadece 400'ü kadındı. Sonuç olarak erkekleri konuştuğu erkeklerin dinlediği ve kralın emriyle hiçbir üst düzey işkencecinin yargılanmadığı bir komisyon olarak Fas'taki deneyim başarısızlıkla sonuçlandı.
Fatma'nın anlattıkları ve 'kolektif kadın öznesi'
'Kurşun Yıllar' döneminde bir çok sivil toplum ögrütü ise alternatif hakikat komisyonları kurulması için çalışma yürüttü. 1977'den 1982'e kadar cezaevinde kalan ve işkenceye maruz kalan Marksist siyasi tutsak Fatna El Bouih'in 2001 yılında o dönemdeki kadınlara yönelik suçları anlatan bir kitap yayınladı. Bir neslin biyografisi olarak hazırlanan kitap Fatma'nın henüz 18 yaşında girdiği cezaevinde sistemin kadın kimliğine yönelik her türlü şiddetine maruz kalmasını ve cezaevindeki diğer sosyalist kadınların maruz bırakıldığı uygulamaları tarihsel bellek olarak anlattı. Gerek devletin işlediği suçlar ve daha sonra failleri yargılamayan komisyona karşı tepkisini dile getiren Fatma kitabı ile kadına karşı yürütülen utanç ve susma politikasını kırmak için yeni bir hakikat anlatma tarzı yaratmak istedi. Kitabında 'kolektif kadın öznesi'ni ele alan Fatma'nın ardında cesaret alan bir çok kadın uzun suskunluk yıllarında sonra Kurşun Yıllar'da ülkede kadına yönelik suçları biyografik tarih anlatımı ile yazıyor.
TUNUS
Arap Baharı'nın ilk fitilinin ateşlendiği ülkelerden olan Tunus'ta ise 2014'te devrimin sloganı olan 'onur'u içinde barındıran Hakikat ve Onur Komisyonu kuruldu. Komisyon ülkenin kuruluş tarihinde bu yana 60 yıla yakın işlenen devlet suçlarının açığa çıkarılmasını hedefliyordu. Komisyon, 2011 Tunus devriminden beri devam eden "geçiş döneminde adalet" kavramı önemseyen demokratikleşme sürecin bir parçası olarak kuruldu. Baştan beri sivil toplum gruplar ve insan hakları avukatların katılım ve önerileriyle oluşturulan komisyonun başkanı bir kadınb Komisyonun hazırlıkları süresinde kadın sivil hakları örgütleri için hakikat ve uzlaşma konusunda eğitim ve tartışmalar gerçekleştirildi. Tunus'un devriminden sonra genel cinsel temsiliyet politikalarına uygun olarak komisyonun üyelerinin en az 3'te 1'i kadın olmasına karar veriliyorken şimdi 5'i kadın olan 15 komisyon üyesi var. Komisyon başkanı insan hakları aktivisti, eski gazeteci ve kadın olan Sihem Bensedrine.
2018'e kadar sürecek
Komisyonun sivil toplum örgütlerinin önerileri üzerine sadece kadınlara açık olan duruşmaların gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği ise hala konuşuluyor. "Tunuslu kadınlar özellikle cinsiyetinden dolayı güvenlik güçlerinden işkence ve cinsel şiddetine maruz kaldı. Aynı zamanda kadınların kamusal ve siyasi hayatından dışlanması ekonomik durumunu ciddi bir şekilde etkiledi" diyen Uluslararası Geçiş Döneminde Adalet Merkezi'nin temsilcisi Rim El Gantri, komisyonun sistematik şiddetin mahkeme ve duruşmalarda nasıl elece alacağının hala belirsiz olduğunu söylüyor. Hala araştırmalarını sürdüren komisyon faaliyetleri Haziran 2018'de tamamlayacak.
PERU
Peru'da Aydınlık Yolu (Sendero Luminoso) ya da Peru Komünist Partisi gerilla hareketi ile Peru devleti arasında 20 yıl süren savaşta tecavüz, Andes dağlarında yerli kadınlara karşı işlenen sistematik bir savaş politikasıydı. Aydınlık Yol saflarında mücadele eden ya da destekte bulunan kadınlara karşı işlenen kaçırılma ve tecavüz politikası, Peru'da 2001 yılında kurulan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu'nda ele alındı. Aydınlık Yolu hareketinin başladığı 1982'te Andes dağlarında bulunan Ayacucho, Apurímac ve Huancavelica eyaletlerinde olağanüstü hal ilan edildi. Her eyalet, tam güce sahip olan bir askeri subayın yönetimindeydi. Köy boşaltmalar, katliamlar bölgeyi adeta cehenneme çevirdi. Aydınlık Yol gerillalarının ünlü siyah maskelerini takan askerler, kontra faaliyetler yürüttü.
Çoğu yerli kadın tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda kaldı
Peru yasasında göre 1997'ye kadar tecavüzcü, mağdur kadınla evlendiyse, tecavüz suç olarak sayılmıyordu. Bunun için Andes eyaletlerinde yerli kadınlar savaşta tecavüz, barışta ise askerlerle zorla evlendirilmeye zorlandı. Başka bir hayatta kalma mekanizması olmayan çoğunlukla tecavüzcünün çocuğu doğuran kadınlar, diğer askerlerin devam eden tecavüz ve taciz, kendi ailelerin ve tecavüzcülerin baskısından kendilerini korumak için askerlerle evlenmek zorunda kaldı. Askerler aynı zamanda kadınları kaçırıp, işkence kamplarında esir tutup, paramiliter köylerinden gelen erkeklere köle olarak verdiler. Bu da yerli köyler arasında çatışma ve nefreti derinleştirdi.
Cinsel işkence sistemli askeri emir
Bu durum "uzlaşma" sorununu başka bir zorluk seviyesine getirdi. Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, 1980'den 2000'e kadar hem devletin, hem Aydınlık Yol'un şiddeti araştırmak için kuruldu. 2003'te çıkan raporunda 70 bin kişinin yaşamını yitirdiği savaşta insan hakları ihmallerin yüzde 54'ünün Aydınlık Yol, yüzde 30'unun devlet ve yüzde 5'inin ise paramiliter gruplar tarafından işlendiğini belirtti. Sonuçlardan da anlaşılacağı üzere bu komisyon Peru devletini aklama rolü görüyordu. Oysa gerçek bunun tam tersiydi. Tecavüz mağdurların çoğu Ayacucho eyaletinde yaşayan, 30 yaşı altında yerli kadınlardı. Raporda tecavüz politikasının ordunun en yüksek seviyelerden gelen bir emir olduğunu, askerlerin eğitimin bir parçası bile olduğu ortaya çıktı. Komisyon önünde beyan veren 16 bin 885 kişinin yüzde 54'ü kadındı ama birçok başka hakikat süreci gibi kadınlar kendi yaşadığı cinsel şiddeti çok az anlattı.
Komisyon erkeği ve devleti akladı
Raporun iki bölümü cinsel şiddeti ve savaşın toplumsal cinsiyetini ele aldı. Bir sürü maddi ve sembolik desteği öneren rapor, tecavüz mağdurları için tazminat önerdi. Ama komisyonun destek önerileri, cinsel şiddete maruz kalan, şimdi failleriyle evli olan ya da aynı köyde yaşayan kadınların özel durumunu göz ardı ettiği için eleştirildi. Rapor hiç bir şekilde devletin soykırım boyutuna gelen 200 bin yerli kadınlara karşı yaptığı zorunlu cerrahi sterilizasyon politikasına değinmedi. Aklama raporu ile sınırlı kalan Peru'da devletin yerli halk ve kadınlara karşı işlediği insanlık suçları cezasız kaldı. Erkek-devlet eliyle yürütülen hakikat komisyonu Peru'da erkeği ve devleti aklayan bir örnek olarak önemli.
Hakikat hala eksik
Peru bu gün dünyanın en yüksek kadına yönelik şiddetin yaşandığı ülkelerinden biri. 15 yaşından üzere olan kadınlar yüzde 50'si erkek şiddetine maruz kalıyor. Bu oran Andes bölgelerinda, yüzde 50 ve yüzde 70 arasında değişen daha da yüksek oranları sahip. Kadın, Çocuklar ve Gençlerin Savunması ve Yükselmesi (DEPROMUNA) grubu, tecavüz sonrası zorla evlendirilen yerli kadınlara yönelik psikolojik tedavi hizmeti veriyor. Bu tür bağımsız hizmetler, acil sorunlara çözüm olmaya amaçlıyor ama resmi bir hakikat ve uzlaşma süreç hala eksik.
BREZİLYA
Brezilya diktatörlükten sonra sivil demokratik hükümete çok yavaş ve kademeli bir geçiş olduğu için diktatörlük döneminde yaşanan işkence ve kaçırılmaları ele alan hakikat ve yüzleşme süreci yaşanmadı. Brezilya'da 1964'ten 1985'e süren diktatörlük dönemi araştırmak için 2009'da kurulması plananan komisyon, askeri yüksek subayların baskısıyla gündemden düştü. Nihayetinde Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff'in döneminde 2011'de kurulmaya karar verilen komisyon, failleri belirttiği ama herhangi bir şekilde cezalandırmadığı için eleştirildi. 2014'te kurulan komisyonun çalışmalarında pek umut beklenmezken yerellerde bağımsız hakikat komisyonları oluşturuluyor.
DOĞU TİMOR
Endonezya'nın sömürgesi olan Doğu Timor 1999 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ülkede yürütülen gerilla mücadelesinde kadınlarda aktif yer aldı ve bu nedenle sistemin kadına yönelik saldırılarının hedefi oldu. Endonezyalı güvenlik güçleri, Doğu Timorlu kadınlara karşı sistematik bir tecavüz ve cinsel işkence politikası gerçekleştirdi. 25 yıl süren işgal döneminde insan hakları suçları araştırmak için, daha az seviyesinde olan suçları işleyenler için toplumsal uzlaşma ve af sağlamak için Kabul, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Komisyon, yeni ülkenin kuruluşundan sonra tabandan uzlaşmaya ve yerel süreçlerine önem vermeye çalıştı. Komisyon raporu 2005'te çıktı. Endonezya ülkede işlediği suçları kabul etti ve iki ülke arasında ortak bir hakikat komisyonu kuruldu.
EKVATOR
Ekvator, 1972'den 1979'a kadar diktatörlük rejimi altında yaşadı. Üç yıllık bir demokrasi döneminden sonra 1984'te askeri diktatörler yine darbe gerçekleştirdi. Darbecilere karşı silahlı Alvaro Vive Hareketi mücadele başlattı. Ülkede 1996 yılında hakikat komisyonu kuruldu. Kısa bir süre sonra yine ülkede darbe ile yönetim el değiştirince komisyon üyeleri istifa etti. 2007'de sonuçta başkanı Katolik rahibe ve insan hakları aktivisti Elsie Monge'nin başkanı olduğu, yeni bir hakikat komisyonu kuruldu. Komisyonun 1984'ten 1988'e kadar dönemle sınırlı kaldı. 2009'te faaliyetleri bitiren komisyonun işkencecilerin cezalandırılması, mağdurları zararlarını tamini gibi talepleri hükümetler tarafından dikkate alınmadı.
EL SALVADOR
1980'den 1992'ye kadar süren El Salvador'da Farabundo Martí Ulusal Kurtuluş Cephesi ve devlet arasındaki savaşında insan hakları suçları araştırmak için ateşkesle beraber 1992'de kurulan El Salvador İçin Hakikat Komisyonu, 23 bin yazılı beyanı, 2 bin sözlü beyan ve 8 bin mağdur hakkında araştırma dosyası topladı. Sonra komisyon savaşta tarafların şiddet modelleri özellikle örnekleyen 32 dosyayı seçti ve 1993'te çıkan raporda bunları ele alıp inceledi. Raporun yayınlanmasının ardından El Salvador topyekun bir af yasası çıkarıldı. Ülke tarihindeki silahlı ve siyasal mücadelede önemli bir yeri olan kadınlar, hakikat komisyonları ve sonraki süreçlerde dışlandı. Kadınlar hem erkek yoldaşları, hem devlet tarafından göz ardı edildi.
FİJİ
Fiji'de 2000'de darbe ile iktidar el değiştirdi. Muhaliflere karşı yoğun suçların işlendiği bu döneme ilişkin 2005'te Uzlaşma ve Birlik Komisyonu kuruldu. 2006'da komisyon ve ona bağlı yasalara karşı çıkan Komutan Bainimarama yine bir darbe gerçekleştirdi ve komisyondan herhangi bir sonuç olmadı. Fiji'de işkence 2014'e kadar sürdü ve işkence olayları araştıran yeni bir komisyonun kurulması mağdurlar tarafından talep edildi ancak hükümet buna cevap vermedi. Ülkede yüzlerce muhalif kadının darbe dönemlerinde cinsel işkenceye maruz kaldığı biliniyor. Hakikat komisyonu için en çok çaba harcayanlarda yine kadınlar.
GANA
1966'dan bu yana dört darbe ve diktatörlük gören Gana'da 2001 Ulusal Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Üyelerinin 6'sı erkek, 3'ü kadındı. 2 binden fazla kamuya açık olan duruşmayı gerçekleştiren komisyona kadınlar çok az sayıda katıldı. Çünkü diktatörlük döneminin akıl almaz cinsel işkence yöntemlerini herkesin önünde anlatmak kadınlar için zordu. Ancak ayrı kadınlar için mahkeme kurulması önerisi kabul görmedi. Komisyonun tazminat ve ulusal anmanın yanı sıra cezaevleri, polis ve orduda reformları önerdi. Yaptırım gücü olmayan komisyonun önerileri hükümetler tarafından gerçekleştirilmedi.
GUATEMALA
Guatemala'da Ulusal Devrimci Birliği ile devlet arasında süren çatışmalar sonrasında 1994 yılında ateşkes yapıldı. Gerilla birliklerinin büyük bir kısmını kadınlar oluşturuyordu. Ateşkes döneminde 3 kişiden oluşan Tarihsel Açıklanma Komisyonu kuruldu. Komisyonun tek kadın üyesi yerli insan hakları aktivisti Otilia Lux'tu. Komisyon 1999'da "Sessizliğin Hatırası" isimli raporu çıkardı. Rapora göre savaşta öldürülen ya da kayıp olan 200 bin kişinin yüzde '93'ünün davasında devlet suçluydu. Aynı zamanda yerlilere karşı ordunu yaptıkları soykırım olarak tanıdı. Barış sürecinde kadroların yüzde 25'i kadın olan gerillanın yasal siyaset alanına girmesiyle beraber kadın hakları ön plana çıktı. Kadın sivil grupları da bu süreçte çok güçlü bir rol oynadılar. Ülkede kadının siyasetteki aktifliği o dönemde güçlü bir kadın hareketinin mirası olarak yorumlanıyor.
Yarın: Güney Kore, Haiti, Kanada, Kenya, Kolombiya, Liberya, Panama, Paraguay, Sierra Lione, Sri Lanka, Uganda, Vietnam ve Laos.
(fk)