DOSYA HABER Yazdır Kaydet

25 Kasım: 'Devlet kimdir?' diyen Havva Ana'dan kadınlara mesaj var (20)

Dosya Haber
Kasım 21 / 2015


 
Sibel Yükler-Duygu Erol/JINHA
 
RİZE - 'Yeşil Yol' yapmak isteyenlere karşı doğasına dokunulmaması için dozerlerin önünde bedeniyle direnen ve özsavunma gerçekleştiren ve "Kimdir devlet, devlet yok halk var" sözleriyle hafızlara kazınan Çamlıhemşinli Rabia Özcan (Havva ana), yolun yeşili olamayacağını söyleyerek bu projenin doğayı bozacağı belirtiyor. Yaylasını elinden almaya çalışanlara isyan edeceğini belirten Rabia, "Bu isyan edenler hep kadınlardır" sözleriyle kadınlara seslenerek, "Kadın kadındır, 'o erkektir onun dediği olsun' hiç yok. Güçlü olun korkmayın" çağrısında bulundu. 
 
Samsun'dan Rize'yi kadar kapsayacak bir alanda 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi'ne, Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi Yukarı Kavrun ve Samistal Yaylası'nda 10 Temmuz günü halk büyük bir direniş gösterdi. Samistal Yaylası'nda iş makinesinin çalışmasını engellemek için mücadele eden köylülere jandarma tarafından sert müdahalede bulunuldu. Ellerinde taşlar taşıyarak yol yapan kadınlar jandarmanın önüne set kurdu.  "Yol yapılacak, mahkeme kurulacak" diyen yetkiliye kadınlardan biri, "Kafayı mı yediniz? Mahkeme nedir? Mahkeme biziz! Devlet nedir? Devlet yok, halk var! Devlet bizim sayemizde devlettir! Yok, yok! Yaylaların yolu birleşmeyecek! Vali, kaymakam kimdir? Ben! Ben; halkım!" dedi. 
 
Direnişin öznesi Çamlıhemşinli kadınlar 
 
Bu sözlerin ardından tüm Türkiye onu 'Havva Ana' olarak tanıdı. "O gün hepimiz Havva'dan Adem'den geliyoruz" dediğim için öyle anlaşılmış diyor Rabia Özcan. 'Ana' diyenlerin aksine, o gün dozerlerin önünde yolu, doğası, yeşili ve geleceği için bedeni ile direniş gösteren Rabia Özcan'la birlikte tüm Çamlıhemşinli kadınlar direnişin öznesiydi. 57 yaşındaki Rabia Özcan, Mikron Kavak Mahallesi'ndeki evinin önünde çalışırken JINHA muhabirlerini karşılıyor ve elindeki işi bırakıp evine davet ediyor. Yalnızca 12 yıl Yalova'da yaşayan Rabia, onun haricindeki bütün yıllarını Çamlıhemşin'de geçirdiğini söyleyerek, "Burada şimdi hayvanlarla, bahçelerle, çay ile oyalanıp gidiyorum" diyor.
 
'Bu doğayı bozmaktır, yolun yeşili yok'
 
Rabia, o gün jandarmanın müdahalesini ve yaşananları anlatırken, "Yeşil Yol yapılacakmış, yaylalar birbirine bağlanacakmış; yaylaların birbirine bağlanmasına karşıyız. Yaylalar birbirine bağlanmayacak. Ama her yaylanın yolu olacak, yolu güzel olacak ama böyle 9 metre yol 9 metre duvar değil, yayla yolu istedik biz" dedi.  Yeşilin yoğun olduğu Karadeniz Bölgesi'nde doğayı, yeşilliği mahvettiklerini söyleyen Rabia, kalan yeşilliğin de yok edilmemesini istediğini belirterek, "Zaten bizim bu doğayla oynanmaz, oynandı mı doğanın önüne daha geçilemez. Heyelanlar çok olur, içimler çok olur. Bunu bilmezler, yazın geldi gördüler, tozpembe geliyor. Bu Yeşil Yolu yapanlar gidip bir akşam dursunlar Kavrun Yaylası'nda ya da Samistal Yaylası'nda. Bakalım durabilecekler mi? Nedir doğayı bozmaktır, yeşil denen bir şey yok. Yolun yeşili yok. Biz armut toplamıyoruz. Yol yeşil olur mu?" diye konuştu. 
 
'Ben varsam devlet var, devlet bizimle konuştu mu?'
 
Jandarmanın köylülere müdahale etmesi üzerine dayanamadığını belirten Rabia, Yeşil Yolu yapan devlet ise devletin varlığını kime borçlu olduğunu sordu. "Orada dediler ki, bunu devlet yapıyor" diyen Rabia şöyle devam etti: "Devlet kimdir?' dedim ben de. Ben varsam devlet var, devlet varsa ben de varım. Biz birbirimize bağlıyız. Ne o bizsiz, ne biz onsuz olabiliriz. Devlet madem bu yola baş koydu, bu yeşil yolu yapacak gelip bizimle konuştu mu? Yayla insanlarını toplayıp sordu mu ki buralardan yol gidebilir mi diye? Bura nasıldır, buranın doğası nasıldır, o projeyi çizecekler gelsin görsün o yaylalar ne haldedir. Geçen gittiler, geri döndüler."
 
'Biz aptal değiliz, kim bunun sorumlusu?'
 
Rabia, yayla yollarının birbirine bağlanmasını istememelerinin bir nedeni de şöyle açıkladı: "Yaylada yaylacılık yaparsan çoluk çocuk kapın açık yatarsın. Yarın o yol birbirine bağlandığı zaman o yaylada kilitli bile yatamazsın. Kimin gelip gittiğini bilirsin, sorarsın. Ama o zaman bunu sorabilir misin, 9 yolu bağlayacaklar. Kim bunun sorumlusu, kim aranacak? Vali Beye soruldu; 'dağlardan taş geldiği zaman, kayalar geldiği zaman bu evleri yıktığı zaman bunun sorumlusu kim olacak?' Vali Bey der ki, 'Sorumlusu benim'. E sen iki gün oradasın, üç gün sonra koy verip gideceksin. Seni nerede bulacağız biz? Yani bizi aptal yerine koymuşlar. Biz aptal değiliz ama."
 
'Önce mahallelerin yolları yapılsın, iki gündür su yok'
 
Rabia, Çamlıhemşin'in, Ayder'in ve Kavrun'un gibi yaylaların altyapısı yokken Yeşil Yolu yapmaya ve turizme açmaya büyük tepki gösteriyor. "O duvarları gidip de yaylada yapana kadar, yağmur ve sel oluyor, gidip mahallelerdeki evlerin duvarlarını yap, mahallelerin yollarını yap. Can güvencesi yok" diyen Rabia şöyle devam ediyor: "Gelip köylerimizi, mahallelerimizi dolaştılar mı? İki gündür su yoktu, köyün ortasına su taşıyıp bulaşık yıkadım. Gelsin dolaşsınlar ki bu köyler ne halde. Biz oy vermezsek onların hiçbiri o koltuklarda oturamazlar. Bunu bilmeleri lazım. İsyanlar çok."
 
'Doğayla oyun olur mu? Yolun yeşili yoktur'
 
"Yaylalar oyun olur mu? Yeşil yol diye hiçbir şey yok. Yolun yeşili yok bir kere" diyen Rabia, tüm Çamlıhemşinli'ler gibi 'turizm' adı altında bölgenin ve yeşilin yok edileceğini düşünüyor. Büyük oteller, kocaman yollar yapılana kadar kendi mahallelerindeki patika yolların yapılmasını istiyorlar. Rabia, yayların kendi turizminin yeterli olacağını belirterek, "Yeşil Yol'u yılın 12 ayı turizme açacaklar. Bizim bu doğayla oynanır mı?" diye sordu.
 
'Bize yayla turizmi lazım, 5 yıldızlı otel değil'
 
Yaylalardaki insanların işi olmadığını, bir turizm yapılacaksa 5 yıldızlı otelle değil, kendi turizmleriyle yapmayı istediklerini söyleyen Rabia, "Yaylalar birbirine kavuşursa o yaylalarda turizm olacak. Bizim yaylamızın turizmi bize yeter. Üç aylık turizmimiz bize yeter. Gelen insanlar gelsinler, çiçekleri koklasınlar, sularını içsinler, toprağına taşına bassınlar. Gezip gelsinler, yatacak yer de var. Bize böyle yayla turizmi lazım, öyle 5 yıldızlı otellerden değil" diye kaydetti.
 
'Yaylamı elimden alırsın, herhalde isyan edeceğim'
 
Rabia, yayların birleştirildiğin ve turizme açıldığında hayvanlarını dahi otlatamayacağından şikayet etti. Yaylasının elinden alınmasının geçiminin de elinden alınması olduğunu dile getiren Rabia, "Yayla ne içindi; yayla çoluk çocuk içindi. Bugün yeşil yol dedikleri yolu bir getirsinler, ki bizim hayvanlarımızı dışarıda otlatacaklar mı? Yani herhalde ki isyan edeceğim. Benim çoluk çocuğum hayvancılık ederler. Benim 20 tane hayvanımı sen yarın kapıya koymayacaksın. Benim yaylamı elimden alırsın" dedi.  
 
Rabia, "O yeşilimizi, doğamızı, suyumuzu, her şeyimizi yok et git. Ondan sonra da 'Yeşil Yol' de. Bunun yeşili nerededir? O güzelim yeşillikler sen vurup o makineleri gittiğin zaman yolun yeşili mi kalır?" sözleriyle yapılmak istenenlere isyanını dile getirdi. 
 
'Kalkındıracaksan fabrika yap'
 
Kavrun Yaylası'nda ve Samistal Yaylası'nda durumun içler acısı olduğunu ifade eden Rabia, Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) Başkanı Ekrem Yüce için, "Bir de çıkmış 70 milyon insanın karşısında der ki, 'Biz doğayı bozmayacağız. Yeşil yol yapacağız' Hani bunun yeşili. Bir de kalkınacakmış. Kalkındırma böyle mi olur? Kalkındırmaysa git bir fabrika yap. De ki, 'siz yapacaksınız'" dedi.
 
'Erdoğan başbakan olduğundan itibaren fabrika istiyoruz'
 
Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu zamandan itibaren fabrika isteklerini ifade eden Rabia, "Bir çay fabrikası bu Çamlıhemşin'de de olsun. Bir süt ürünleri fabrikası olsun. Yani bu insanlar, bu çoluk çocuğumuz böyle şeylere teşvik edilsin. Gidip de kahve köşelerinde oturana kadar hayvancılık etsinler. Niye genç bir çocuk gidip de kahvede otursun. Hayvancılık etsin" şeklinde konuştu. 
 
'Erkeklerimizin kafası mı çalışmaz, o yol neden geçsin'
 
Direnişin olduğu gün dozerlerin önünde duran da jandarmaya kafa tutan da kadınlardı. Rabia, Yeşil Yol direnişinin öznesinin 'neden kadınlar' olduğuna dair soruya, "Erkeklerimizin kafası mı çalışmaz?" diyor. 'Yol geçsin ne olur?' diye soranlara, "Geçmesin ne olur? Niye geçsin o yol, neden geçsin?" diye cevap veren Rabia, Çamlıhemşinli kadınların niçin mücadele verdiklerini şöyle anlatıyor: 
 
'Cumhurbaşkanı Rizeli'dir, Çamlıhemşin'de bir fabrikamız yok'
 
"Bu yolun bir amacı varsa o amacını biz işleyelim. Eğer turizmse turizmini biz yapalım. Bizim de devlete bir yardımımız olsun. Bir başkası gelip niye bizim yaylamızın keyfini çıkarsın ki. Bize hayvancılık yaptırsın, hayvan fabrikası yaptırsın. Fabrikamız olsun. Kaç senelik başbakan, cumhurbaşkanı Rizeli'dir, Çamlıhemşin'de bir fabrikamız yoktur. Ne çay fabrikamız, ne süt fabrikamız vardır. İsyanlardayım."
 
'Bu isyan edenler hep kadınlardır'
 
"Bu isyan edenler hep kadınlardır" diyen Rabia, destek olunacakken köstek olunduğunu belirtti. "Öyle yetiştirilmişiz biz her şeye göğüs germişiz" diyen Rabia, 7 yaşından inek sağmayı öğrendiğini ve Karadeniz'deki kadınların küçük yaştan itibaren mücadele için yetiştirildiğini ifade ederek, "Biz böyle yetiştirilmişiz. Yani temelimiz öyle. Yani hamurdan; biz kitap okumamışız, biz hayatı okumuşuz. Onun için cesuruz biz. Küçük torunuma geçen akşam burada elektrikler kesilince, 'Haticem korktun mu' dedim, 'Hayır babaanne korkmadım. Çünkü yanımda sen varsın' dedi. Şimdi torunumu da öyle cesur yetiştiriyorum" dedi.
 
Rabia'dan kadınlara: Güçlü olsun, korkmasın
 
Yayla direnişinin öznelerinden biri olan ve otoriteye karşı bedeniyle, varlığıyla doğasını, yeşili, yolunu savunan Rabia tüm kadınlara da 'Güçlü olun' çağrısında bulunuyor. 'Kadın kadındır' diyen Rabia, "Herkes güçlü olsun, güçlü olsun. Aman erkekler olsun da ben arkasından giderim hikayesi etmesinler. Kadın kadındır. Geride dursun diye bir şey yok. Pısırık kalmasınlar. İleri ileri. Herkes yerinde güçlü olacak. Korkusu olmayacak. Ama o erkektir onun dediği olsun hiç yok" dedi. 
 
'Yaylamı mahvetmeye kalktılar, ayağa kalktım'
 
Bu mücadeleden sonra kendisinin yanında olanlar olduğu kadar tepki gösterenler de olduğunu ifade eden Rabia, "Bana hep, 'seni öne attılar' derler, beni kim öne attı, kimse beni öne atmadı. Benim yolumu, yaylamı mahvetmeye kalktılar, ben de ayağa kalktım. Kimse bana demedi ki, 'sen git de bunları bir durdur'" diye belirtti. 
 
'Yaylamı öyle görünce isyanda bulundum'
 
Yaylaya dozerlerle girildiğini duyduğunda kendi evine yakından gideceği Kavran Yaylası'na yetişemediğini, Samistal'a gittiğini söyleyen Rabia, "Yaylayı öyle görünce ben isyanlarda bulundum o zaman. Bana kimse arkamdan demedi; 'kalk hele bu kelimeleri de.' Ben yaylamı gördüm benim diyeceklerim zaten benim içimde. Beni kimse yönetemez ki. Ama tabii tepki veren de oldu, biz de seninleyiz diyen de oldu. Her insan bir olmaz. Sonra yanındayız deyip benimle hareket eden insan çok az" diye konuştu.
 
'Yeşilimizi satmasınlar'
 
Rabia insanların yanında duramamasını da korkmalarına bağlıyor, ancak korkunun ecele faydası olmadığını da belirterek, "O duruma gelene kadar hareket edelim. Ne olacaksa biz yapalım. Hazinesi mi var yaylamızın biz işleyelim. Yaylamızı elimizden almasınlar biz işlemesini biliriz. Yeşilimizi satmasınlar" dedi.  
 
'Ben gelene kadar çayı koyabilir, masayı hazırlayabilirsiniz'
 
Yaylalar birleşmediği takdirde evinin kapısının her zaman açık kalabileceğini söyleyen Rabia, "O tür durumlar olduğu zaman ben kapımı açık bırakabilir miyim?" diye konuştu. Kendisini ziyaret etmek isteyenler için kapısının her zaman açık olduğunu belirten Rabia, "Geldiğiniz zaman ben yoksam ben gelene kadar çayı da koyabilirsiniz, masayı da hazırlayabilirsiniz. Ben de oturayım hazır sofraya" dedi.
 
(dk)