DOSYA HABER Yazdır Kaydet

Leyla Qasım'dan Viyan Soran'a Güney'de kadın direnişi (2)

Dosya Haber
Mart 02 / 2015


 
Newroz Dijwar / JINHA
Güneyli kadınlar: Tüm günler mücadele günü olmalı  
SÜLEYMANİYE -YNK Kadın Basın Sözcüsü Seyvan Rüstem: Güney Kürdistan'da kadınlar olarak bazı kazanımlar elde etti. Irak yasalarına göre kadın öldürmek serbest. Fakat Güney Kürdistan'da kısa bir süredir kadınları öldürülen erkekler suçlu görülüyor. Bu biz kadınlar için önemli bir başarı fakat yeterli değil. Aile içi şiddete dönük bazı yasalar var fakat bu yasaların kadınları korumaya yetmiyor. Kadınların kendi hakları hakkında bilinçlendirilmesi gerekiyor. Birçok kadın halen kendisine karşı işlenen şiddeti bilmiyor, habersiz, kader olarak görüyor. Çünkü var olan erkek egemenlikli sistem kadına bunları reva görmüş. Dolayısıyla kadınları bilinçlendirmek, duyarlılık geliştirmek çok önemlidir. Kadınlar şiddete maruz kaldığında gereken yerlere başvurmalılar, şikâyet etmeliler. DAİŞ çetesi Şengal'e saldırdığında ilk olarak kadınları hedef aldı. Ardından Kobanê'ye ve Maxmur'a saldırdı. Kürt kadınlarının DAİŞ'e karşı direnişi tüm dünyanın gündeminde yer aldı. Öyle bir direniş ki bütün dünya bu kadınlarla gurur duyacak. Kürdistan'da yaşanan savaşta insan haklarını ve kendi ülkesinin savunmasını kadınlar yaptı. Ve kadınlar öncülüğünde bu savaş verildi. Kürt kadınları dünya kadınları için sembol haline geldi. Kürt kadınları olarak bundan büyük onur duyuyoruz. Kürt kadınları bütün dünya kadınlarına gösterdi ki kadınlar kendilerini savunabilirler. 
'Her günümüz mücadele günü olmalı'
Bu yılki 8 Mart'ta tüm dünyaya Kürt kadınların sesini duyurmak istiyoruz. Kürt kadınlarının yaşadıkları katliam, tecavüz ve insanlık suçuna karşı bütün kadınlar mücadele etmeli. Bu yılki 8 Mart etkinlikleri DAİŞ'in elinde olan esir Êzidî kadınların atfedilmesi gerekiyor. Kadın örgütlerini bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Her yerde Êzidî kadınların özgürlüğünü haykırmalıyız. Savaşlarda en çok mağdur olanlar kadınlar ve çocuklardır. Ortadoğu'da kadına yönelik şiddet ve tecavüz bir kültür haline geldi. Kadın ve insan haklarının çiğnendiği bir toplumsal yapı var. Kadını halen insan görmeyen bir bakış açısı var. Erkek tarafından sürekli baskıya maruz kalıyoruz. Erkek egemen sistem kadına ait herşeyi egemenliği altına almış. Gelişen savaşlarda en çok şiddete maruz kalan etkilenen kadınlar ve çocuklar oluyor. Êzidî kadınlarının durumu ortada. Kürdistan'ın dört parçasında kadınlar, kadına karşı şiddet ve tecavüzü engellemek için mücadele ediyor. Bütün kadınlar bir olmalı ve şiddete karşı mücadele etmeli, mücadele olmazsa şiddetsiz bir toplum yaratamayız. Kadınlar olarak şiddete karşı mücadeleyi bir gün değil her gün vermeliyiz. Her günü 8 Mart olarak karşılarsak kadınlar olarak daha fazla başarılı olabiliriz. 
Hükümete 'Bu ülkeyi birlikte yönetme hakkımız var' denilecek 
Goran Hareketi Kadın Meclisi Üyesi Gülistan Sait: 8 Mart'ın yaklaşmasıyla birlikte Kürdistanlı kadınlar, katliamlara karşı, tecavüzlere karşı alanlara çıkıyor. Bizlerde 8 Mart'ı güçlü bir şekilde karşılayacağız. 8 Mart etkinlikleri kapsamında Güney Kürdistan Hükümeti'ne 'Bu ülkeyi birlikte yönetme hakkımız var' şeklinde çağrılarda bulunacağız. Kadınlar olarak tek sesle erkek egemen sisteme 'dur' diyeceğiz. Kadınların erkek egemen sisteme itirazı olduğunu duyurmalıyız. Mevcut yasalar kadınları korumuyor. Biran önce kadınları güvenceye alacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu ülkede var olan yasaları değiştirmeliyiz. Kadınla erkek arasında bir fark yok. Artık dünyanın birçok yerinde kadınlar için yasalar eşit işliyor. Hükümet kadının haklarını yasalarda belli etmeli, resmileştirmeli. Kadınların kendi haklarını öğrenebilmeleri için basına da önemli roller düşüyor. 
'Kadın eğitim merkezleri kurulmalı'
Erkek egemen kültür kadının toplum içerisindeki rolünü engelliyor ve kadına baskı kuruyor. Kadının kendi bağımsız bir ekonomisinin olması çok önemlidir. Toplumumuzda çok genç bir nesil var. Eğer kadın ekonomik alana yönelirse, toplumda güzel işlerin olacağını düşünüyorum. Toplumda eşitlik, adalet, barış hâkim olur. Bunun yanı sıra kadınların bilinçlenmesi için kadın eğitim merkezleri kurulmalıdır. Kadınlar bu merkezlerde kendilerini bilinçlendirmeli, her konuda donatmalılar. Kendi haklarının ne olduğunu, kendisinin de bir insan olduğunu erkekten hak olarak bir farkının olmadığının bilincine varmalı. Kadın ve erkeğin tek farkı düşüncededir. Bir erkek toplumda nasıl çalışabiliyorsa, katılabiliyorsa biz kadınlar da çalışabilir toplumun her alanına katılabiliriz. Kadınları her konuda eğitecek onları bilinçlendirecek eğitim merkezlerinin olması şart. 
'Rojava kadın direnişini hayranlıkla takip ediyorum'
Rojava'daki kadın başarılarını kendimize örnek alıyoruz. Rojava'lı kadınlar dünya kadınları için bir sembol haline geldi. Rojava'da ülkenin yönetiminde bu kadar kadın yer alıyorlarsa biz kadınlar için büyük bir başarıdır. Onları kendimize örnek alıyoruz. YPJ'nin kıyafeti dünya kadınlarına model olarak sunuldu. Bu bizim için de gurur verici bir şeydi. Bir yerde bir toplumun ne kadar geliştiğini öğrenmek istiyorsak, oradaki kadınların durumuna bakmak lazım. Rojava'daki kadınların direnişini, çalışmalarını hayranlıkla takip ediyorum. Bu kadınları bu kadar farklı kılan nedir. Dünyanın ilgisini üzerine çeken bu kadınların arkasında farklı bir felsefe var. Bizim de bu ülkede böylesi bir felsefeye ihtiyacımız var. 
'Kadın sorunu sistemin yarattığı bir sorun'
Encümeni Xanima (Kadın Meclisi) Üyesi Emel Celal Muhammed: Encümeni Xanima (Kadın Meclisi) Güney Kürdistanları kadınları yaşadığı toplumsal sorunlara çözüm üretmek amacıyla kuruldu. Kadın Meclisi Federal Kürdistan Bölgesi'nin tüm il ve ilçelerinde örgütlülüğü var. Aynı zamanda parlamento bünyesinde de faaliyetlerini yürütüyor. Kadının özgürlük ve örgütlenme sorunu sadece kadın hareketlerinin, örgütlerinin sorunu değil, tüm toplumun ve sistemin de sorunudur. Açığa çıkan sorunlara kadınlar kadar sistemin de, toplumun da çözüm gücü olması gerekiyor. Güney Kürdistan'da hala kadınların haklarını hukuki düzeyde arayacak bir kadın mahkemesi bile yok. 
'8 Mart'ın teması direniş olmalı'
Bu yılki 8 Mart etkinliklerin teması Rojava'da DAİŞ çetelerine karşı savaşan kadınlarının direnişi olmalı. Rojava'da DAİŞ gibi bir karanlık güce karşı mücadele eden Kürt kadınları, benim, tüm Kürt kadınlarının, halkının ve dünya kadınlarının özgürlüğü için savaştılar. DAİŞ'in katliamları asla unutulmamalı. Binlerce Êzidî kadını ve kız çocuğu hala DAİŞ gibi karanlık bir gücün elinde esir. Bu karanlık ve terörist güç kadınlarımıza, kızlarımıza zorla tecavüz etti, çoğunu pazarlarda sattı. Bu yılki 8 Mart etkinliklerimiz uluslararası kamuoyuna Kürt kadınlarının, kızlarının nasıl DAİŞ gibi karanlık bir güç tarafından katledildiğini, tecavüz edildiğini ve pazarlarda satıldığını duyurabilmeli. Bunlar Güney Kürdistan'da, Şengal'de yaşandı. İnsanlık hafızasında unutulmayacak izler bıraktı. Nasıl ki Rojava'da, Bakur Kürdistan'da Kürt kadınları erkeklerle omuz omuza direniş mevzilerinde yer alıyorsa, bir savunma savaşı yürütüyorsa tüm Kürt kadınları da bu mücadeleyi kendisine örnek alabilmeli. Bu mücadeleden ilham almalı. Onlar kendi özgürlüklerini, ülkelerini ve halkını savunmak için mevzilenmişler. Hepimiz bu onurlu direniş gerçeği temelinde yol alırsak, özgür bir geleceğe ve topluma ulaşabiliriz. Tüm Kürt kadınlara şunu söyleyebilirim; Rojava ve Bakur Kürdistan'daki Kürt kadınları gibi cesur, bağımsız olsunlar, haklarını ve özgürlüklerini aramaya devam etsinler. 
Yarın: Peşmergeli kadınlarla röportaj
(mg)