DOSYA HABER Yazdır Kaydet

25 Kasım: 'Özgecan Yasası'nı raflardan indireceğiz' (5)

Dosya Haber
Kasım 13 / 2015


 
JINHA
 
İSTANBUL - 2010 yılından bu yana alanlarda kadın katliamlarına karşı mücadele etmeye devam eden KCDP'den kurucularından Gülsüm Kav, AKP iktidarı döneminde artan kadın cinayetleri ve "Özgecan Yasası"na ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "Meclis açılır açılmaz ilk iş olarak rafa kaldırılan İstanbul Sözleşmesini meclisteki kadın vekillerinde desteği ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü'nde meclise sunacağız" dedi. 
 
2010 yılında Münevver Karabulut'un katledilmesinin ardından kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ilk kuruluş tarihinden bu yana alanlarda ve mahkeme kapılarında kadın katliamlarına karşı mücadeleye devam ediyor. KCDP kurucularından Gülsüm Kav ile özellikle AKP iktidarı döneminde artan kadın cinayetleri ve Özgecan Yasası'nın yeniden güncelleştirilmesi üzerine konuştuk. Gülsüm, önümüzdeki süreçte Değer Deniz ile tekrar gündeme gelen ve toplum tarafından "Özgecan Yasası" olarak bilinen ve Türkiye'nin Mayıs 2011'de imzaladığı meclisin ise 25 Kasım'da kabul ettiği 'İstanbul Sözleşmesi'ni hayata geçirmek için mücadele edeceklerini söyledi. Gülsüm, Meclis açılır açılmaz ilk iş olarak rafa kaldırılan bu yasayı meclisteki kadın vekillerin de desteği ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü'nde meclise sunacaklarını söyledi.
  
'AKP'nin iktidarı erkek şiddetine cesaret veriyor'
 
"Seçim sonuçlarından itibaren yapmaya çalıştığımız şey kadın cinayetlerinin artış tehlikesine dikkat çekmek ve herkesi göreve çağırmak oldu'' diyen Gülsüm, AKP'nin seçim başarılarına paralel olarak kadın cinayetlerinin artışında da bir paralellik gözlemlediklerini söyledi. Gülsüm, 7 Haziran'daki seçimin topluma ve kadın cinayetlerine yansımasını şu şekilde açıkladı: "Sadece bir defa 7 Haziran seçim sonuçlarından sonra kadın cinayetlerinde gerileme oluştu. Kadın dostu bir siyasetin kazanması ya da kadın düşmanı bir siyasetin gerilemiş olması doğrudan kadına yönelik şiddete, erkek egemenliğine de yansıyor. Hangi siyaset kazanırsa toplum veya erkek ona göre hiza alıyor diyebiliriz. O bakımdan şimdi yine AKP'nin tek başına hükümet kuracak bir oranla çıkmış olması çok sayıda haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizliğin bir tür aklanmış olacağı anlamına da geleceği için erkek şiddetine, erkek egemenliğine, haksızlık ve hukuksuzluğuna cesaret veriyor, güç kazandırıyor."
 
'Polisin varlığı güvence sağlamıyor'
 
Seçimin peşi sıra ardı ardına yaşanan 2 kadın cinayetinden biri olan 2 Kasım günü Balıkesir Gönen'de ayrı yaşadığı eşi tarafından annesi ve kardeşiyle birlikte katledilen Fatma Şenses (57) cinayetini hatırlatan Gülsüm, "Fatma kardeşimiz erkek kardeşi ve annesiyle birlikte eşi tarafından öldürüldü. Bir tür aile katliamı anlamında bir kadın cinayeti yaşandı" dedi. Gülsüm, eşi tarafından katledilen Nil Turan (30) cinayetine de değinerek, "Nil, polis koruması altında terk ettiği evine eşyalarını almaya gittiğinde, orda polis de var ike eşi tarafından öldürüldü. Bu olaylar kadın cinayetlerindeki artış ve nitelik değiştirmenin devlet tarafından korunma konusunun ne kadar ihmal edildiğinin göstergesidir'' diye konuştu. Gülsüm, polisin varlığının ve polis tedbirinin dahi kadın cinayetlerinde bir önlem, bir güvence olarak görülemediğine dikkati çekti.
 
'AKP kadınları hedef alan bir siyaset izliyor'
 
Gülsüm, KCDP'nin 30 Ekim'de derleyip yayınlamış oldukları 1 Eylül- 28 Ekim tarihlerini kapsayan 45 kadın cinayetini, bunların nedenlerini, toplumsal ve hukuksal zeminini istatistiksel olarak gösterir raporundan bahsetti. Hazırladıkları rapor için "İki ayda kadın cinayetlerinde artışa dikkat çeken bir rapor'' diyen Gülsüm, "Bu seçimden sonra bunun yine böyle sürmesi tehlikesi var. Çünkü hemen seçim öncesinde de ve yıllardır yürüttüğü siyasette de AKP kadınları hedef gösteren bir çizgi izledi. AKP bakanlarınca Kadın cinayetlerine dair bu konuda hiçbir sorun yok, her şeyi yapıyoruz gereğini yerine getiriyoruz şeklindeki açıklamaları gibi çözümü olmayan bir siyaset izlendi. Bu bakımdan mevcut hükümetin kadınların sorunlarını çözme yönünde ne kadar adım atacağı konusunda bütünüyle kuşkudayız'' şeklinde konuştu.
 
Kadın cinayetlerinin artışına paralel olarak kendi mücadelelerini de yükselteceklerini ve güçlendireceklerini söyleyen Gülsüm, "AKP kazanmış olabilir, seçim sonuçlarında yüksek oy almış olabilir ama şu anda bütün bu durağan sorunlarla da yani süregelen sorunlarla da baş başa. Bu sorunların içerisinde can meseleleri olan kadın cinayetleri, işçi ölümleri, emekçinin çeşitli dertleri var. Demokrasi sorunu zaten başlıca bir sorun, bu açıdan kazanmış olması ortada olan sorunların da bilgisayar oyunu gibi yok olması anlamına gelmiyor. O yüzden işimiz AKP karşısında zor ama AKP'nin de işi bizimle zor'' dedi.
 
'Kadın cinayetleri hiç bitmiyorsa, mücadele de hiç bitmeyecektir'
 
Gülsüm, toplum tarafından, "Özgecan Yasası" olarak bilinen kadına karşı işlenen suçlarda erkeklere verilen iyi hal, ceza ve tahrik indiriminin kaldırılmasını öngören yasa için şunları söyledi: "Türk Ceza Kanundaki kadına yönelik şiddet cezalarında uygulanan indirimlerin kaldırılması için önerdiğimiz toplumun 'Özgecan Yasası' olarak adlandırdığı yasayı meclise açılır açılmaz yeniden götürmeyi, oradaki sayıları düşmüş olsa bile kadın vekilleri göreve çağırmayı, onlarla birlikte bu mücadeleyi yürütmeyi düşünüyoruz. Kadın vekillerin içerisinde tüm partilerin kadın vekilleri dâhildir. Biz çok sokak eylemleri yapıyoruz ama aynı zamanda çözüm önerileri ile görüşmeler de yapıyoruz, sadece protestocu kalmıyoruz aynı zamanda işin kendisini de yapıyoruz." Gülsüm, Ankara katliamına da değinerek "Ankara katliamından sonra tesadüfen hayatta kaldığımız halde, ertesi gün kadın cinayetlerinin dava eylemlerine giderek mücadelemizi sürdürdük. Bir yandan cenazeler kaldırılırken bir yandan kadın cinayetleri mücadelemizi hiç bırakmadık. Kadın cinayetleri hiç bitmiyorsa mücadele de hiç bitmeyecek'' şeklinde konuştu.
 
'Kadın vekil sayısının toplam vekile oranla en düşük olduğu parti AKP'
 
7 Haziran seçiminde kadın milletvekili sayısı 97 iken 1 Kasım seçiminde bu sayı 76'ya geriledi. Gülsüm, Meclisteki kadın milletvekili sayısının düşüşünü de şu şekilde yorumladı: "Bu kadar haksız, hukuksuz, zorla güzellik olur anlayışının vakıf olduğu bir dönem yaşadık. Böyle bir haksız seçim sürecinde en çok haksızlığa uğrayan zorla güzellik olura en çok muhatap olan cinsiyet kadın olmasından dolayı kadın vekil sayısı da düştü. Düşüşü incelediğimizde de vekil sayısını en çok arttıran AKP olduğu halde kadın vekil sayısı da en fazla AKP'de düşmüş onu gördük. MHP bile daha az sayıda vekil çıkarmasına rağmen o oranı koruyor, CHP koruyor, sayı olarak düşmüş olsa dahi HDP'deki kadın vekiller kotadaki yerini %40'a yakın koruyor. AKP'de ise hiç öyle bir oran kalmamış durumda. O da açıkça AKP'nin kadına nasıl baktığının bir fotoğrafıdır.''
 
'Özgecan Yasası 3 yıldır rafta'
 
"Bütün olumsuzluklara rağmen mücadeleye devam ederek elimizdeki bütün olanakları kullanmamız gerekir'' diyen Gülsüm, meclise daha önceli tek partili dönemlere göre daha fazla kadın vekil sayısı olduğunu ve barajı aşan HDP'ninse kadın dostu siyaset yürüten bir parti olduğunu ifade etti. Gülsüm, "Hak mücadelesinde çoğu kez yanımızda yer alan CHP var.  Meclis açılır açılmaz kadın vekiller bir an önce çalışmaya başlamalıdır. Toplumun 'Özgecan Yasası' diye adlandırdığı yasanın artık meclis gündemine alınması, dosyanın raftan inmesi, kadın vekillerimizin de bu yasaya sahip çıkarak meclis genel kuruluna getirmelerini bekliyoruz. 3 sene önce de biz bu yasa teklifini meclise sunmuştuk. 3 yıl raflarda bekledi. İlk meclise sunduğumuz zaman da tarih 25 Kasım'dı, Kadına Yönelik Şiddetin Uluslararası Günü'nde (25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü )'İstanbul Sözleşmesini' temel alarak olumlu bir sonuca varmayı ümit ediyoruz. Bizim 25 Kasım için öngörümüz, planımız bu olacak'' dedi. 
 
Yarın: Kuzey Kürdistan ve Rojava'da kadınların bir sene boyunca yaşadığı şiddet ve buna karşı gösterdiği öz savunma mücadelesi 
 
(öç/zd/dk)