DOSYA HABER Yazdır Kaydet

25 Kasım: Türkiye'de kadınlar özsavunmada! (4)

Dosya Haber
Kasım 13 / 2015


 
Sibel Yükler / JINHA
 
ANKARA -  Çilem, Nevin, Yasemin... Onlar, "Canına tak eden kadınlar." Çilem'in de dediği gibi, 'Hep mi kadınlar ölecek. Biraz da erkekler ölsün" diye haykıran kadınlar. Onlar, "Yeniden doğmuş olurdum, oysa öldüğümü sandıklarında" diyen kadınlar.
 
Türkiye'de bir senede kadına yönelik şiddet taciz, tecavüz ve saldırılar artarak devam etti. Kadına yönelik politikalarıyla birlikte söylemlerini de değiştirmeyen iktidar, kadına şiddetin, tecavüzün ve tacizin önünü açacak faaliyetlerde bulundu. Siyasetçilerden, yazarlara, sporculardan, sanatçılara toplumun en küçük kesiminden iktidarın zirvesindekilere kadar kadınlar her alanda erkeklerin hedefinde yer aldı. Kadın katliamları davalarında verilen kararlarda bile kadına yönelik saldırıların azalması noktasında bir azalma olmadığını iliklerine kadar hisseden kadınlar ise birçok alanda kendi öz savunmalarını oluşturarak mücadele etmeye devam ediyor.  
 
Kadın şairler Birhan Keskin ve Aslı Serin, www.anitsayac.com sitesine ve son yıllarda hızla artan erkek şiddetine dikkat çekmek amaçlı ortak bir şiire başladı. Son bölüm Özgecan Aslan'ın vahşice katledilmesinden sonra yazıldı. Birhan ve Aslı 16 Şubat günü şu notları düştü: "Hiçbir devlet 'büyüğünden' ve hiçbir saraydan adalet beklemiyoruz. 'Kadınlar savaşçıdır' diyen Didem Madak'ı selamlayarak, içimizdeki yerlileri dürtüyoruz. Biliyoruz ki kadın cinayetleri politiktir. Ama unutmasınlar ki meydanlar, sokaklar bizimdir."
 
Bu kadar kadın ismi yeter!
 
"Bütün kadınlara bundan böyle başka türlü 'ateşli' olmayı 'şiddetle' öneriyorum Aslı" diyordu Birhan.
 
"Çıkıp iki oda bir salondan,
Ateşli silahlar elimizde, Uma'nın kılıcı belimizde,
Savunma ve dövüş sanatlarında ustalıklı.
anitsayac'ta bu kadar kadın ismi yeter,
Yeter artık, yeter çıkalım zıvanadan."
Öz savunmalara müebbet, kadını öldürmeye sevgi indirimi 
 
Nevin'den beri kılıç elimizde
 
"Dedikodu yaparak beni ölmeden mezara gömmüşlerdi, yaşamak için bana musallat olan, silah zoruyla, tehditle tecavüz eden bu erkeği öldürmekten başka çarem kalmamıştı" diyen Nevin Yıldırım, kendisine tecavüz eden erkeği öldürdüğü için müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Nevin, 2012 yılında Nurettin'i vurduğunda 5 aylık hamileydi ve tecavüzden olan bu bebeği doğurmak istemiyordu. Devletin tecavüzü görünmez kılan "Sen doğur biz bakarız," şeklindeki yaklaşımı sonucu, isteği dışında bu bebeği dünyaya getirmek zorunda bırakıldı. Karısını öldüren erkek hakkında "cinnet geçiren koca" gibi aklayıcı ve meşrulaştırıcı ifadeler kullanan medya, Nevin'i bir canavar gibi gösterdi.
 
"Kadınlara adalet için, yaşadığımız adaletsizlikleri çarşaf çarşaf ortaya döküyoruz!" diyen feminist sanatçılar, çarşafların üzerine uyguladıkları Nevin stensilleri ve yazdıkları mesajlarla bir kampanya başlattı. Bir çarşafın üzerinde şöyle yazıyordu: "Yıkayınca geçmiyor, Nevin size bakıyor."
 
Yasemin öldürmeseydi öldürülecekti
 
Yasemin Çakal, 10 Temmuz 2014'te uzun süredir sistematik bir şekilde şiddet gördüğü kocasını kendisini korumak için öldürdü. Çocuğuyla birlikte cezaevinde olan Yasemin'in ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor. Yasemin de öldürmeseydi öldürülecekti. Feminist avukatların Yasemin'le görüşmesi Feminist Politika'nın son sayısında yayımlandı.
 
Yasemin, kadınların davayı takip etmeye başlamasıyla hem davanın seyrinin hem de cezaevindeki hayatının değiştiğini söylüyor: "Her şeyden çok korkuyordum, artık korkmuyorum. Korkularım ve aşırı öfkem azaldı. Beni hiç tanımayan kadınlar bana mektup yazıyor. Binlerce mektup aldım, saklıyorum hepsini."
 
Çilem: Bir kadın isterse kendini doğurabilir
 
Adana'da kendisine sürekli şiddet uygulayan eski eşi Hasan Karabulut'u 14 Temmuz 2015 günü tabancayla vurarak öldüren Çilem, kendisine 'neden öldürdünüz' diye soran gazetecilere, "Hep mi kadınlar ölecek. Biraz da erkekler ölsün!" dedi. Kadınlar Çilem'e asla yalnız yürümeyeceğini göstererek ilk günden beri hiç yalnız bırakmadı.
 
Çilem de kendisine mektup yazan kadınlara ellerini kardeşçe avucunda hissettiğini söyleyerek şöyle cevap verdi: "Bir kadın isterse kendini doğurabilir. Bir kadın isterse dağ başında bile kalsa dimdik durabilir. Mücadele verebilir, sıfırdan başlayabilir."
 
Nevin'den Nermin'e: Herkes hak ettiğini bulur
 
44 yaşındaki Nermin, 3 Ocak 2015 günü Beyoğlu Örnektepe'de yaklaşık 1 buçuk yıldır görüştüğü ve evinde tecavüz girişimiyle karşı karşıya kaldığı Eyüp Altıparmak'ı boğarak öldürdü. Polise teslim olan Nermin, Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Nermin, şube çıkışında soru yönelten gazetecilere şöyle dedi: "Herkes hak ettiğini bulur."
 
Damla öldürürken de yaralıydı
 
22 Ağustos'ta Kocaeli'nde yaşayan Damla, sistematik olarak şiddet gördüğü eşi Fikret'i öldürdü. Fikret 15 senelik evlilikleri boyunca Damla'ya sürekli şiddet uyguluyordu, o gün de fiziksel şiddet uyguladı, yaraladı ve sonra da uykuya daldı. Damla ise Fikret uyurken kafasına piknik tüpüyle vurdu, bıçakladı. Fikret'in yaşamını yitirdiği tespit edilirken, Damla gözaltına alındı. Fikret'in şiddet uygulaması üzerine yaralanan Damla hastaneye götürülerek tedavi altına alındı. Tedavisi tamamlandıktan sonra da polis merkezine götürüldü.  Çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak kaydıyla serbest bırakıldı.
 
2015 çetelesi: Kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor
 
Her ay erkek şiddetine maruz kalan kadınların hayatlarını savunma mücadelelerini "Kadınlar hayatlarına sahip çıkıyor" raporuyla paylaşan İstanbul Feminist Kolektif (İFK), erkek şiddeti karşısında öz savunma gösteren kadınların yargıya intikal eden davalarında ki gelişmelerin medyaya yansımasını da paylaşıyor. 
 
"Konumuz, yıllardır maruz kaldığı erkek şiddetine, işkencelere 'şiddetle' karşılık vermek durumunda kalan, yaşamak için öldürmek zorunda bırakılan kadınlar" diyen feministler, taleplerinin erkek şiddetini önlemek için aileyi değil kadını güçlendirecek, boşanmayı değil şiddeti engelleyecek politikaların oluşturulması olduğunu yineliyor.
 
 
Kadınlar 2015'te şiddet gördüğü 20 erkeği öldürdü
 
 
İFK, 2015'in ilk altı ayında şiddet gördüğü, tacize uğradıkları erkekleri öldüren kadınların hikayelerini ve erkek şiddetine karşı meşru müdafaa davalarındaki kararları Temmuz ayında raporladı. İFK'nin hazırladığı ilk aylık rapora göre, kadınlar şiddet gördükleri/tacize uğradıkları 14 erkeği öldürdü, 17 erkeği de yaraladı. Ağustos ayında ise üç kadın kendisine şiddet uygulayan üç erkeği öldürdü, üç kadın kendilerine şiddet uygulayan iki erkeği yaraladı ve öldürülen erkek sayısı 20 oldu.
 
Kadınlar ilk 6 ayda şiddet gördükleri/tacize uğradıkları 17 erkeği yaraladıı. Bunlardan biri Zonguldak Ereğli'de 1 Mart'ta kendine tokat atan erkek sevgilisine önce tokatla, sonra tekmelerle karşılık veren kadındı. Bir diğeri de Kocaeli'nde 14 yaşındaki R. R. Yıllardır annesine ve tüm çocuklarına şiddet uygulayan babası bir gece eve gelip annesini dövünce artık dayanamayan R., annesini korumak için babası İ.K.'yı yaraladı.
 
Erkekler 10 ayda 236 kadın öldürdü
 
Peki ya erkekler? 2015'in ilk 10 ayında erkekler 236 kadın öldürdü, 112 kadına tecavüz etti, 157 kadını fuhşa zorladı, 319 kadını yaraladı, 179 kadını taciz etti.
 
Kadınlar en yakınındaki erkekler tarafından katlediliyor…
 
Katil ve şiddet gösteren erkek profili: Eski eşler, yeni eşler, sevgililer
 
Bu erkekler kimdi? Kadınların meşru müdafaayla öldürdükleri erkeklerin çoğu eski ve yeni eşler ile sevgililer oluşuyordu. Yaralanan 17 erkekten sadece beşi kadınların tanımadığı erkeklerdi. Bu erkekler gece vardiyadan çıkan kadını evine kadar takip edip zorla eve girmek isteyen ya da meydanda, sokakta, otobüste kadınlara dokunan, sarkıntılık eden, laf atan erkeklerdi. 
 
Kadınlar erkek adalet değil, gerçek adalet istiyor!
 
İFK, "Kadınların erkek şiddetine karşı çaresiz bırakıldığı erkek egemen sistemde, kendini kurtarmak için yaptığı her savunma bir meşru müdafaadır ve bu tavrın hukuktaki karşılığı cezasızlık olmalıdır" diyor. Ancak erkek şiddetine maruz kalan kadınların hayatlarını savunma mücadelesi karşısında yargı, 'ikiyüzlü' ve 'erkek adaletli' hareket ediyor. Davaların yalnızca ikisinde sanık için haksız tahrik indirimi, birinde ise meşru müdafaa gerekçesiyle beraat isteniyor. İFK bu konuda, yargının kadınların sistematik erkek şiddeti karşısında kendini savunma zorunluluğunu meşru müdafaa olarak görmediğini belirtiyor. Erkek yargı, 'Öldürmeseydi öldürülecekti' diyemiyor. İFK, "Oysa, kadınlar mahkemelerdeki ifadelerinde erkek katiller gibi indirim yarışına girmiyorlar, 'iyi hal' indirimi kapmak için takım elbiseyle duruşmaya gelip 'pişmanım' demiyorlar" diyor.
 
Davalarının yüzde 20'sinde indirim uygulanmadı
 
İFK'nin "Erkeklere tecavüz, cinayet ya da tacizden yargılandıkları hemen her davada 'iyi hal' indirimi verilirken, kadınlara verilen 'iyi hal' indirimi oranı rakamlardan da açıkça anlaşılıyor. Kadınlar bu cinayetleri erkekler gibi keyfi olarak değil zorunluluktan işliyor, bunu da inkâr etmiyor" sözlerini rapordaki ayrıntılar da destekliyor.
 
Raporda erkek şiddetine karşı meşru müdafaa davalarından çıkan kararlara da yer verildi. Buna göre, 2015'in ilk altı ayında, medyaya yansıyan 15 yargı kararı oldu:
 
* Bu kararların sekizi kendini savunmak amacıyla öldürme, biri yaralamaya ilişkin görülen davalarda verildi. Bu dokuz kararın beşinde haksız tahrik, yalnızca birinde tahrik indiriminin yanında iyi hal indirimi uygulandı. Hem tahrik indirimi hem de iyi hal indirimi uygulanan davada, 23 yıldır şiddet gördüğü kocasını öldüren sanık 18 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
 
* Davaların üçünde hiçbir indirim uygulanmadı. Bu davalardan birisi Isparta'da sürekli tehdidine maruz kaldığı tecavüzcüyü öldüren Nevin Yıldırım'ın davası.
 
Başka bir yargı mümkün: 'Öz savunma' yapan kadına beraat ve tazminat
 
Yargıdan ilk defa öz savunmaya örnek bir karar çıktı. Sakarya'nın Serdivan ilçesi Beşköprü mahallesinde 4 yıl önce eşi U.K.'yı boğarak öldüren G.K., Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tutuklu yargılanıyordu. Eşinin şiddet ve işkencesine maruz kaldığı doktor raporlarıyla belgelenen G.K karar duruşmasındaki "Öldürmesem o beni öldürecekti, kendimi savundum" dedi. Mahkeme savunmaları dinledikten "Meşru müdafaa sınırları içinde kendini savunduğunu" belirterek beraat kararı verdi. Bu karar Yargıtay tarafından onandı.
 
G.K., tutuklu kaldığı 191 gün için 90 bin lira manevi, 10 bin lira da maddi olmak üzere toplam 100 bin liralık tazminat davası açtı. Mahkeme, G.K.'nın istemini kısmen yerine getirerek haksız yere tutuklu kaldığı süre için toplam 12 bin 497 lira tazminat ödenmesine hükmetti.
 
Kadınlar itiraf ediyor
 
Isparta'nın Yalvaç İlçesi'nde kocası O.T.'yi öldürmekten tutuklu yargılanan G., olay günü O.T.'nin kendisine cinsel tacizde bulunduğunu belirterek, "Yemek hazırladığımı, yemesini söyledim. O ise tatlı yiyeceğini söyledi. 'Tatlı' dediği ise cinsel ilişkiydi. Boğazıma sarılınca cinnet getirip öldürdüm" dedi. 5 Ağustos tarihinde görülen duruşmada savcı, G.'nin gerek savcılık aşamasında gerek mahkemede "cinayeti kendisinin işlediğini samimi şekilde itiraf ettiğini" göz önünde bulundurularak tutuksuz yargılanması için tahliyesine karar verilmesini talep etti.
 
Kadın hakim: Bir kadın 'hayır' dedikten sonra bitmiştir
 
Artvin'de aynı okulda çalıştığı kadın öğretmeni taciz etmekten yargılanan okul müdürüyle ilgili görülen davanın 7 Mayıs'ta ki duruşmasında müdürün, taciz ettiği kadın için "Bana gece sosyal paylaşım sitelerinden yazdığı şeyler var" demesi üzerine, kadın hakim, "Sen de bundan vazife mi çıkardın?" diye sordu. Müdür, "Bizim iyi bir arkadaşlığımız var, gece saatinde benimle aynı arabada gezebilmiştir, gece vakti dışarı çıkabilmiştir" deyince, kadın hakim bu sefer  "Erkek gece dışarı çıkınca sorun olmuyor, kadın çıkınca sorun olabiliyor mu demek istiyorsunuz? Ben size ne yaşadığınızı sormuyorum. Bir kadın 'hayır' dedikten sonra bitmiştir. 'Hayır' dedikten sonra onu taciz ettin mi etmedin mi?" diye sordu.
 
Bunun üzerine zanlının ellerinin titremeye başladığı görüldü. Tacizci okul müdürü bu kez de "Biz arkadaşız, değer verdiğim arkadaşımdır, o yüzden çiçek gönderdim" diye savunmaya başladı. Kadın hakim bunun üzerine, "Beni de mahkemeyi de yaşadıklarınız ilgilendirmez. Kadının neler yaptığından çok kendi yaptıklarını anlat. Onun hayır demesi üzerine ısrar ettiysen, bu tacizdir" dedi.
 
Erkek yargının emsalsiz kararları: Tutku derecesindeki sevgisinden duygusallık etkisi 
 
TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz'ı, 2014'de katleden ve müebbet hapisle cezalandırılan Orhan Munis'in eylemini "tasarlayarak öldürme" kapsamına sokmayan mahkeme, cezada önemli bir indirime yol açan kararının gerekçesinde skandal yorumlar yaptı. Gerekçeli kararda, sanığın suçunun "tasarlayarak öldürme" sayılmaması, "İçindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi' olarak açıklandı.
 
'Erkek yargı gereğini yapmış ve kadın katillerinden yana bir tutum sergilemiştir" diyen avukat Ceren Şimşek, böyle mahkeme kararlarının olması durumunda kadın katilleri için cezaların caydırıcılığı olmayacağını ve bu tarz mahkeme kararlarının "seviyorsan öldürebilirsin" anlamı taşıdığını vurguluyor.
 
Eylül ayına yansıyan diğer meşru müdafaa davaları
 
* Evliliğinin başından beri sürekli şiddetine maruz kaldığı, kendisini ve çocuğunu ölümle tehdit eden eşi Ö.K.'yi öldüren Y.K.'nin yargılandığı davanın 7. duruşması 16 Eylül'de görüldü.  Kadının gördüğü psikolojik ve fiziksel şiddetin belgelenmesi için istenen rapor gelmediğinden bir sonraki duruşma tarihi 1 Aralık olarak belirlendi.
 
* Eskişehir'in Sarıcakaya ilçesinde eşi F.B.'yi geçtiğimiz Mart ayında bıçakla yaralayan N.B., 17 Eylül'de görülen duruşmada13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.
 
* Çorum'da 10 yıllık evliliği boyunca şiddet gördüğü eşi K.S.'yi Nisan 2014'te öldüren Y.S. hakkında ömür boyu hapis cezası istendi.
 
Kadın öğrenciler tacizciyi teşhir etti
 
Geçtiğimiz günlerde Akdeniz Üniversitesi'nde kadın öğrenciler arkadaşlarını taciz eden erkeği özsavunmalarını geliştirerek kampus içinde teşhir edip cezalandırdı. Taciz saldırısına uğrayan kadın öğrencinin başvurusu üzerine bir araya gelerek bir toplantı yapan Akdeniz Üniversiteli Kadınlar, daha sonra tacizci olduğu belirtilen Selim Dilmen isimli erkeğin fotoğrafları ile kampüste yürüyüş yaptı. Kadınlar kampus duvarlarına tacizcinin fotoğraflarını astıktan sonra bu kişinin okuduğu fakülteye giderek arkadaşlarına yaptıklarını anlattı.
 
Kampüslerde özsavunma birlikleri
 
8 Ağustos sabahı, Boğaziçi Üniversitesi 1. Kadın Yurdu'nda bir kadın, yangın merdiveninden yurda giren bir erkek tarafından cinsel saldırıya uğradı. Sabaha karşı altıda gerçekleşen olayda tacizci elinde jiletle odalara girerek yalnız başına uyuyan bir kadına saldırdı. Bunun üzerine kampüste toplanan kadınlar olayı duyurmak için yurtlarda ve kantinlerde ses çıkarma eylemi yaptı.
 
Kadın Araştırmaları Kulübü'nün yaptığı açıklamada, düzenledikleri forumda kampüslerde kadınlardan oluşan özsavunma birliklerinin kurulmasının önerildiğini söyledi.  Boğaziçili kadınlar, "Cinsiyetçi yaşam pratiği cinsel tacizi/şiddeti ancak örgütlü bir kadın mücadelesi ile geriletebiliriz" diyerek tüm kadınları da tacize karşı ses çıkarmaya ve öz savunma mekanizmalarımızı inşa etmeye çağırdı.
 
Beyazıt'taki öğrenciler, İTÜ'deki kadınları taciz eden özel güvenlikçi Emrullah Beyaz'ı teşhir etmek için eylem yaptı.
 
Kadınlar barışta ısrarcı!
 
Savaşa, katliamlara ve eril cinsiyetçi saldırılara karşı kadınlar sesini yükseltmeye devam ediyor. Barış İçin Kadın Girişimi'nin çağrısıyla geçtiğimiz günlerde startı verilen 'Ses çıkar' eylemleri içeriği ve kapsamı genişleyerek tüm illere yayıldı. Kadınlar 14 ayrı ilde "Savaş erkeklikle yürüyor. Kadınların güçlenmelerinin, direnmelerinin, hayatlarını savunmalarının önüne duvar örüyor, silahlar sussun, barış konuşsun" diyerek eylem yaptı. Kadınlar tarafından yapılan eylem çağrısında, "Birçok ille eş zamanlı yapacağımız 'Ses Çıkar' eylemimize, tava, zil, def, tencere, darbuka, düdük, davul, ses çıkaracak ne istersek alıp geliyoruz. Barışa biz de sesimizi katıyoruz. Kadın dayanışmasını büyütüyoruz. Haydi sen de gel" denildi.
 
Barış İçin Kadınlar, geçen ay sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre için yürüdü. Bolu Abant İzzet Üniversitesi'nde kadınlar ise, öldürülen üniversite öğrencisi Dilay için eylem yaptı. Barış taleplerini haykırmak için beyaz tülbentleriyle meclis önünde eyleme yapan kadınlar, "Kadınlar barışta ısrarcı" dedi. Diyrabakırlı kadınlar "Kadınlar savaş istemiyor" diyerek barış için eylem yaptı: 'Savaşın değil barışın parçası olmakta ısrarcıyız.'
 
Özgecan için bütün kadınlar ayağa kalktı
 
Bindiği minibüsün şoförü tarafından katledilen üniversiteli Özgecan Aslan'ın tabutunu kadınlar taşıdı. Türkiye'nin her yerinde kadınlar sokağa çıktı. Özgecan'ın tabutunu da kadınlar taşıdı.
 
Kadınlar anlattı: #sendeanlat
 
Mersin'de Özgecan Aslan'ın öldürülmesinin ardından oyuncu Beren Saat de maruz kaldığı erkek şiddetini sosyal medyadan paylaştı. Twitter'da kadınlar maruz kaldıkları erkek şiddetini, tacizi #sendeanlat hashtag'iyle paylaşmaya başladı.
 
Yaşasın kadın dayanışması: #FerideNerede
 
Muğla'da Üniversiteli Kadın Kolektifi'nden Feride adlı kadın 18 Haziran günü evine giderken kaçırıldı. Saldırganın kimliği bilinmesine, kadının arkadaşları kaçırılma anının görüntülerine ulaşmalarına rağmen polis 'rızası var' diyerek duruma müdahale etmemekte ısrar etti. Feride'den uzun süre haber alınamaması üzerine kadınlar #FerideNerede etiketiyle sosyal medyada kampanya başlattı.
 
'Ayarsız feminist' öğretmen Melike
 
Notre Dame de Sion Lisesi (NDS) öğrencilerin çıkardığı fanzinin kadın cinayetlerine ayrılmış sayısındaki "vajina", "penis" sözcüklerinin kullanılması sebebiyle edebiyat öğretmeni Melike Koçak'ı işten çıkardı. Okulun 'ayarsız feminist' dediği Melike'nin işten çıkarılmasının ardından erktolia imza kampanyası başlatarak Melike'nin yeniden işe alınmasını istedi. Öğrencilerine erk-normatif kalıpların dışına çıkan cinsiyet eşitlikçi bakış açısı sunarak özgür ve eleştirel düşünceyi sağlayan Melike'ye binlerce kadın hem imzayla hem de videoyla destek verdi. Melike, 9 Kasım günü NDS'ye karşı açtığı işe iade davasını ilk celsede kazandı. 
 
Feminist edebiyatçılar maço dili ifşa etti: Hırpalayın da görelim'
 
Yazar Emrah Serbes, 19 Ağustos 2015'te Kanaltürk'te yayınlanan "Bunu Konuşalım" programında, romanını kadın eleştirmenlere, "Eğer beni hırpalarsanız, ben de sizi hırpalarım. Ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar" diye seslendi.
 
Feminist Edebiyatçılar Platformu, Emrah Serbes'e yazdıkları açık mektupta bir yazarın romanları hakkında eleştiri yazanları fiziksel şiddetle tehdit etmesini eleştirdi. Feminist Edebiyatçılar mektupta maço dili ifşa ettiklerini belirterek, "Bundan böyle Feminist edebiyatçılar olarak Söz'ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok. Emrah'ın dili, edebiyat dünyasının bir temsilidir. Aynada kendini hırpalayan biçare erkekliğin biyografisidir. Buyurun meydan! Mercek altına alıyoruz. Cinsiyetçi, şiddet içeren, egemen erkek zihniyetin ötekilerine düşman, maço dili ifşa ediyoruz. Hırpalayın da görelim bakalım" dedi.
 
'Patriyarka karşısında seçtiğimiz yol bizim'
 
Kadınlardan oluşan müzik grubu melodiKA, geçen yıl 'Namus Belası' isimli şarkıya 'kadınca' bir düzenleme getirmişti. Kadınlar düzenleme için, "Erkeklerden hep 'namus' diye bir kelime duyduk ve bu kelime uğruna öldürüldük, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete uğradık. Tanımadığımız bu kelimenin özdeşleştiği şarkıyı değiştirmek de biz kadınlara düştü, hep beraber söylemek ve şiddeti durdurmak için" dedi. İşte kadınların 'namus belası':
 
"Geldik şu erkek dünyaya, oynayacak roller var
İşte çalış, evde çalış, böyle olur 'hanımlar'
Koca, baba, abi, kardeş dayağı (silahı) hazır tutar
Namus belasına dostlar
Verdiğimiz can bizim
 
Birleşirse ellerimiz biz bize güç veririz
Bir araya gelir isek bu sistemi çiteriz
Gece bizim, sokak bizim, meydan bizim, ev bizim
Patriyarka karşısında
Seçtiğimiz yol bizim"
 
(dk)