DOSYA HABER Yazdır Kaydet

Rojava'da kadın tarihi yeniden yazılıyor (3)

Dosya Haber
Mart 01 / 2015


 
Meryem Kobanê: Tüm dünya kadınları için direndik
Cahide Harputlu/JINHA 
KOBANÊ - YPJ'nin Kobanê'de DAİŞ çetesine karşı verdiği tarihi direnişi, öz savunmanın ve örgütlenmenin önemini anlatan YPJ Komutanı Meryem Kobanê, "Kadınların göz renkleri bir olmasa da gözyaşları aynıdır. Özgecan'ın acısı da diğer kadınların acısı da yüreklerimizi acıtıyor. Bizler sadece Kürt kadınları için direnmedik, tüm dünya kadınları için direndik. Yarım Ay'da toplumun öncülüğünü kadınlar yaptı. Bizde onların torunlarıyız. Bu topraklarda yaşamı kurup toplumu inşa eden tanrıçaların takipçileriyiz" dedi. 
 
Kobanê direnişinde başından beri yer alan YPJ Komutanı Meryem Kobanê, DAİŞ çeteninin saldırılarına karşılık YPJ'nin verdiği tarihi direnişi ve öz savunmanın önemini anlattı. Öz savunmanın en doğal bir hak olduğunu söyleyen Meryem Kobanê, "Doğada öz savunmasız hiçbir şey yoktur. Doğanın kanunlarından biri de öz savunmadır. Doğrusu doğada çok canlı yaşayıp üretkenliği geliştiren kadındır. Kadının da yaşam içinde savunmasını yapabilmesi gerekir. Kadının düşürülüşü devletin inşasıyla başladı. Erkek iktidar sisteminden önce kadın ve erkek arasında herhangi bir fark ve farklılık yoktu. Bu ne zaman başladı? Zamanla erkeğin kadın üzerindeki iktidarı arttıkça kadın cinsi üzerindeki sömürü, toplum üzerindeki sömürü artıyor ve asker zihniyeti de artıyor" dedi. Ordulaşmanın bir savunma gücü olduğunu belirten Meryem, ancak bununda bir iktidarlaşma aracı olarak kullanıldığını kaydetti. Yani kim güç sahibi ve güçlüyse o askerdir. Bu klan ve kabilelerde de böyleydi. Erkeği fazla olan kabile iktidardı. O sömürebilir, elde edebilir. Bu isim altında kadının rolünü alt üst ettiler. Kadın asker olamaz, kadın bir kültürü savunamaz, kadın sadece hizmet eder. Bu zihniyetle kadını sömürdüler ve özünü de sömürdüler" diye konuştu. 
 
'Savaş ince bir sanat ister'
 
Savaşın ince bir sanat istediğini kaydeden Meryem, kadının savaşa yaklaşımının sanatsal olduğunu ifade ederek, "Her dönemde kadın nasıl tanıtılmış? Kadının doğasının savaşa göre olmadığını söylüyorlar. Bu da iktidar zihniyetidir. Kadınlara 'irade değilsin, güçlü değilsin, öncülük yapamazsın, yaşamı koruyamazsın' diyorlar. Örneğin dünyada birçok devrim olmuş ve kadınlar devrime katılmış. Hepsinde de kadınlar arka planda yer almış. İktidarlar kadınlar için 'savaşta hakimiyet kuramaz, savaş üzerinde düşünemez, savaş üzerinde yoğunlaşamaz, aklı savaş aklı değil, duygusal düşünüyor' diyorlar. Şüphesiz iktidar savaşı böyledir. Ancak öz savunma farklıdır. Öz savunma yaşamın felsefesidir. Yaşamak için kendini savunman gerekiyor. Örneğin hayvan sürüsü bir yere gittiğinde beraber uyumaz. Bazıları uyur bazıları savunmayı yapar. Bu tüm canlılarda mevcuttur" dedi. 
 
'Kadınlar özgürlük kapısının anahtarı oldu'
 
Rojava Devrimi başladığında YPJ olarak toplumun öz savunması için, kültürel savunması için, yurtsever değerler için ve özellikle özgür kadın kimliği için örgütlülük ihtiyacı duyduklarını kaydeden Meryem, "Başta inşada biraz zorluk çekmiş olabiliriz özellikle Kobanê için. Öncelikle kadının örgüte katılması için evden çıkması gerekiyordu. Kobanê direnişinde yaşamını yitiren şehit Sozdar, şehit Roza ve birçok arkadaş mevzilerin erkek arkadaşlardan ayrı olmasını istiyorlardı. Çünkü babamız, ağabeylerimiz, erkek kardeşlerimiz bize 'yapamazsın' demişler. Ancak savunmada kaldıkça zaman içinde bir güven oluşuyor. Birçok erkek bize 'burada ne işiniz var' dediler. Biz bu zihniyete karşıda mücadele verdik. Bundan dolayı Rojava devriminin öncülüğünde kadının durumu özgürlük kapısının anahtarı oldu. Bedeli ağır oldu. Ancak yaşanan tarihten birçok kazanımımız oldu" ifadelerine yer verdi.  
'Toplum kadının gücünü gördü'
Kadınlar olarak YPJ'de nasıl örgütlendiklerini anlatan Meryem şunları belirtti: Buradaki arkadaşlara öğrenmeleri için imkan vermiştik. Silah eğitimine kadar istediğiniz her şeyi öğrenin dedik. Çünkü beynin her şeye açık olması gerekirdi. İki yıldır burada savaş yürütülüyor. Bu iki yıl içinde kadınlar her zaman ön saflarda yer aldılar. Başlangıçta Kobanê'de şehit düşen kadın arkadaşlarımız oldu. Heval Viyan, heval Peyman vardı. Yine yaralı arkadaşlarımız vardı. Serêkaniyê savaşında da yine kadın arkadaşlarımız vardı. Efrîn'de çıkan çatışmada kadın arkadaşlarımız en önde yerlerini aldılar. Bu da toplumda büyük bir etki bıraktı. Toplum kadının birçok güçlü direniş gösterebileceğini gördü. Farklı bir renk ortaya çıktı." 
'Biz yaşam için savaşıyoruz'
Direniş ruhunun daha da büyüyeceğini sözlerine ekleyen Meryem, "Biz sadece savaşan bir güç değiliz biz aynı zamanda yaşam için de savaşıyoruz. Bu bir doğrudur ki; nerede toplumsal bir güç varsa ve sömürge altında olmak istemiyorsa özsavunma yönteminin orda olması gerekir. Her sokakta, her evde, her işyerinde bunun olması gerekir. Eğer toplum kendini örgütlemezse tecavüze uğrar, reddedilir, recm edilir ve her gün küçük düşürülür. Alternatif odur ki, insan ne yaparsa yapsın her zaman öz savunma yönteminin olması gerekir. Örnek sanatçıysa savunmasını bilmeli, gazeteciyse, öğretmense kim olursa olsun. Savunmasız çalışılmaz iş yapılmaz. Şimdi Türkiye'de, Irak'ta, Suriye'de tüm dünyada kadınlar tecavüzle yüz yüzedir" dedi.  
'Saldırılara karşı kadınlar birlik olsun'
Meryem, kadınların kendi savunmaları için bazı esasları olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Kadınların bu esasları kişiliklerinde kanun gibi yer etmeleri gerekir. Bunlar nedir? Örnek; tekstilde çalışan kadınların bir örgütlerinin olması gerekir. Tekmil tutsunlar, toplansınlar, bir kadın saldırıya maruz kaldığında birlik olsunlar. Tüm iş ve işçiler için bu geçerlidir. Bir kadının tek başına bir yerde durmaması gerekir. Nerede olursa olsun tek başına olmamalıdır. Örgütlü olmayan kadınlar öldürülmeye, kaçırılmaya, tecavüze mahkumdur. Kobanê'de bu ruh ortaya çıktı. Buradaki kadınlar 'kendimizi savunmazsak Şengal gibi oluruz' dediler. Baas rejiminden sonra örgütlenmenin mecburi olduğunu gördüler. Ondan dolayı hiçbir rejimi kabul etmediler. Özgür bir kimlik ve özgür bir kültür için kendini savunmak ve savaşmak gerekiyordu. Bugün ortaya çıkan direniş heval Rêvana şahsında ve fedai eylem yapanların şahsında zafere ulaştı. Belki bunlar çok gündeme girmedi ama sürekli anılmalıdır. Gulan, Ozgur, Roza ve binlercesi… Fedaice ön saflarda mücadele veren onlardı. Hepsi mücadelenin kimliği oldular. O da temelini direniş ruhundan alıyor." 
'En gelişmiş öz savunma örgütlenmedir'
Eğitimin de önemine dikkat çeken Meryem, kadınların kendi eğitimlerine önem vermesi gerektiğinin altını çizdi. Gerçek mücadelenin kendini tanımakla başladığını ifade eden Meryem, "Militan cesareti de kendi cinsini tanımadan geçiyor. Kendini tanımak direniş ruhunu ilerletmektir" dedi. Sistemin kadına ucuz bir yaşam sunduğunu kaydeden Meryem, "Kadınlar fuhuşa itiliyor başka bir yaşam yokmuş gibi. Bizde diyoruz ki; başka bir yaşam var. Kadınlar çaresiz değildir. Bu çare sadece silah değildir. İnsan örgütlenirse doğallığında silah sahibi de oluyor. En gelişmiş öz savunma örgütlenmedir. Örgütlenme olmadığında yokluk ortaya çıkıyor ve kadınlara ucuz yaşam reva görülüyor. Örnek bir kadını öne koyup tecavüz edilmiş denilerek recm ediliyor. Gidin her kapıyı çalın tecavüze uğramamış kadın yoktur. Çünkü kadın sadece bedensel değil, ruhsal, düşünsel, toplumsal vb tecavüze maruz kalıyor. Çünkü kendilerini ifade edemiyor, kendini savunamıyor. Hiçbir zaman imkan sağlanmamıştır" şeklinde konuştu. 
'Örgütlü olmasaydık katliamlarla yüz yüze kalacaktık'
Devrimin kendi başına bir yaşam olduğunu dile getiren Meryem, devrimin zamansal olmadığını ve sadece silah anlamına da gelmediğini söyledi. "Biz Rönesans'ın öncüleri gibi bir hareketiz" diyen Meryem, "Biz yaşamın öncülüğünü yapıyoruz. Biz sadece savaş için kendimizi örgütlememişiz. Saldırılar olmadan öncede biz YPJ olarak örgütleniyorduk. Eğer bu örgütlülüğümüz olmasaydı katliamla yüz yüze kalmış olacaktık. Halepçe gibi, Enfal gibi ve Şengal gibi. Şengal dünya gündemine girdi ancak Arapların yaşadığı topraklarda da birçok Arap aşireti de katledildi, kaçırıldı. Biz Kürtler örgütlü olduğumuz için, onlara karşı direnip teslim olmayı kabul etmedik ve sesimiz tüm dünyada duyuldu" dedi. DAİŞ çetelerinin Ortadoğu'da büyük katliamlar yaptığını belirten Meryem, "Mesela Dera Zor'da bir günde 700 kadın ve çocuğun başı kesildi. Kimse ses çıkarmadı. Tüm dünya seyretti" şeklinde aktardı. 
'Önder Apo'nun felsefesiyle örgütleniyoruz'
Devrimin başlangıcından beri PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın felsefesiyle kendilerini örgütlediklerini kaydeden Meryem, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz devrimin başlangıcından bu yana Önder Apo felsefesiyle kendimizi örgütlüyoruz savunmamızı geliştiriyoruz. Eğer bu olmasaydı Rojava'da özellikle Kobanê'de  çok büyük katliamlar olacaktı. Bunun anlaşılması lazım. Bundan dolayı devrimcilik yaşamdır, kendini tanımadır. Savaş olsun olmasın her halkın örgütlenme ihtiyacı vardır. Tüm vatandaşların kendini savunma hakkı vardır. Bizde kendimizi  sosyal toplumsal ve her alanda geliştireceğiz. Biz sadece savaşan askeri bir güç değiliz. Demokrasinin de kendini savunma ihtiyacı var. Bunu dönemsel olarak ele alabiliriz."
'Tanrıçaların takipçileriyiz'
8 Mart'ın bir direniş sembolü olduğunu belirten Meryem, tarihi her başarının kendileri için bir yol haritası olduğunu söyledi. Tarihsel deneyimlerden tecrübe aldıklarını kaydeden Meryem, "Kadınların göz renkleri bir olmasa da gözyaşları aynıdır. Hepimizin acısı birdir. Özgecan'ın acısı da diğer kadınların acısı da yüreklerimizi acıtıyor. Bizler direnirken sadece Kürt kadınları için direnmedik bizler tüm dünya kadınları için direndik" dedi. Yarım Ay'da toplumun öncülüğünü yapanlar kadınlardır. Bizde onların torunlarıyız. Burada yaşamı kurup toplumu inşa eden tanrıçaların takipçileriyiz" sözlerini dile getirdi. 
'DKY yürüyüşünü selamlıyorum'
Doğa üzerindeki tecavüze de dikkat çeken Meryem, kadınların doğa ve topluma karşı daha duyarlı olmasını istedi. "Kadınlara önce toplumu tanıyın" diyen Meryem, "Tıpkı Heval Sara, Rosa Luksemburg gibi. Erkekler tarafından katledilen Leyla Qasım direnişi biz kadınlara örnek olmalıdır" dedi. Demokratik ve eşit bir yaşamın inşası için kadınların birbirini hissetmesi gerektiğini belirten Meryem, "Kadınlar birliklerini kursunlar. Umudum odur ki tüm dünya kadınları uluslar arası bir kurultayda dünyanın umudu olsun" ifadelerinde bulundu. Nusaybin'de başlayacak olan Dünya Kadın Yürüyüşü'ne de dikkat çeken Meryem, tüm dünya kadınlarının yürüyüşünü selamladı.   
'Önder Apo'nun yarattığı kadınlar var'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek" sözlerini hatırlatan Meryem son olarak şunları belirtti: "Biz her şeyi şehitlerimize borçluyuz. Mürşitpınar'da ilk toplandığımızda 'eğer tek başıma kalırsam da bu toprakları korurum. Şehit olduğumda da herkes ve düşman bilsin ki Önder Apo'nun yarattığı kadınlar var' dedim. Kobanê'nin düşmesi için yeryüzünde tek bir Kürdün kalmaması gerekiyordu. Çetin savaş koşullarında kapıya yönelen insanlara şunu söyledik: Kapıdan çıkanlar ihanetçidir, savaş cephelerinde savaşanlar barışseverdir. Ölüm devrimcilere yenilmiştir. Biz ölümü elimize almış yürüyoruz artık neden korkacağız. Devrimci görevini yerine getiremediğinde korkmalıdır. Kahramanlığa fedailiğe korku olmaz. Kobanê'de tarihi bir direniş sergilendi. İnsanların iradesinden daha yüksek bir iradeydi diyebiliriz. Bu kadar yüksek bir iradeye tüm dünya şaşırdı.  O kadar teknik ve saldırılara karşı biz keleşimizle direndik. DAİŞ öyle bir güçtü ki nereye giderse gitsin fethedip temizledir. Ancak Kobanê'de yenildiler. Musul'dan buraya kadar maraton gibi geldiler ancak Kobanê savaşçılarının kalkanına değip yenildiler. Kobanê DAİŞ'in cehennemi olacak dedik. Ve öylede oldu." 
BİTTİ. 
(mg)