Kıta kıta direnişin kadın hali - DOSYA (12)
Dosya Haber
Mısır'da Nefertiti'den Tahrir'e kadın olmak
Deniz Fırat/JINHA
HABER MERKEZİ - Anaerkil medeniyetten gelen Mısır'da kadınlar, eski bir direniş geleneğini miras aldı. Bunlardan biri olan Nefertiti, ülkesinin kaderini değiştirecek ve bin yıllar sonra bile ismi anılacak kadar önemli ve çığır açıcı işler yaptı. 20. yüzyılın başlarında onun geleneğini devralan Mısırlı kadınlar, kadın sünneti, kadına yönelik şiddet ve devlet şiddetine karşı birçok ilke imza attı. Arap Baharı'nın fitilinin ateşlendiği yer olan ülkede ilk günden itibaren değişimin parçası olmak için sokağa çıkan kadınlar, sonraki süreçlerden ise dışlandı. Kadınlar dışlanmaya karşı bu gün haklarını korumak ve geliştirmek için mücadeleyi sürdürüyor.
Dünyanın en eski medeniyetlerinden olan ve Ortadoğu'nun merkezinde yer alan Mısır'da 20. yüzyıl siyasi çalkantılarla geçerken, ekonomik olarak sınıfların daha da keskinleştiği ve halkın yüzde 60'ının yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülkede, 25 Ocak 2011'de başlayan ve 33 yıllık diktatörü deviren kitlelerin büyük çoğunluğu rejim içinde kendine yer bulamayan yoksullar ve kadınlardan oluşuyordu. Sonucu yine darbe ve siyasi çalkantı olsa da Mısır'da kadın direniş geleneği hep var oldu.
Taciz, tecavüz, şiddet, sünnet, katliam…
Mısırlı kadınlar birçok Ortadoğu ülkesinde olduğu gibi 'namus' gerekçesiyle katledildi, şiddete, tacize, tecavüze maruz kaldı. Bunların yanı sıra sünnet gibi biyolojik şiddete de maruz kaldı/kalıyor. Mısır'da yaklaşık 132 milyon kadın bu uygulamaya tabi tutuldu. Ve her yıl 2 milyon kadın sünnet ediliyor. 1994'te Kahire'de düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Kongresi (ICPD) sırasında yayınlanan Kadın Sünneti belgeseli, Mısır hükümeti ve toplumda FGM tartışmasının başlamasına neden oldu. Kadın Sünneti 1994 ICPD'den sonra ulusal tartışma konusu haline geldi. Bu sorunun farkında olmalarına karşın amaç ve konularındaki farklılıklar nedeniyle daha önce gündemlerine almayan kadın grupları FGM'yi tartışmaya başladı. FGM'nin güncel hale gelmesine tepki gösterenler bunun batının karalama çabası olduğunu iddia etti. Hükümet kadın sünnetini kınadı, Sağlık ve Nüfus Bakanı, uluslararası topluma bu uygulamanın yasaklanacağı sözünü verdi ancak, tepkiler karşısında sözünü tutmadı.
Mısır'da Tahrir'de kadınlar devrim için vardı ama...
25 Ocak 2011'de patlak veren Arap Baharı'nın fitilinin ateşlendiği yer olan Mısır'da kadınlarn ilk günden itibaren değişimin parçası olmak için sokaklara çıktı. Her türlü fiziki saldırıya caydırma politikalarına rağmen Tahrir'i terk etmeyen kadınlar, "Eşitlik, özgürlük ve adalet" taleplerini dile getirdi. Yönetimin halk ayaklanmasıyla devrildiği Mısır'da yeni anayasayı yapacak komitede tek bir kadın uzman dahi yer almadı. Ortak bir açıklama yayınlayan 63 örgüt "Mısırlı kadınlar devrime eşit ve kalabalık şekilde katıldı; yeni Mısır'ın inşaasında da yer almaya hakları var" dedi. Örgütler, 25 Ocak'ta başlayan ve Hüsnü Mübarek'in devlet başkanlığından inmesiyle sonuçlanan ayaklanmanın ardından kurulan komitenin yapısının "ülkenin geleceğine ve geçiş dönemine dair kuşku yarattığını" vurguladı.
Kadınların kuşkuları doğru çıktı ve iktidara gelen İhvan (Müslüman Kardeşler) kadınların karar süreçlerinden tamamen dışladı. Bu süreçte Mısır'da yüzlerce Hıristiyan Kıpti kadın tecavüze uğradı. Ardından İhvan'a yönelik askeri darbe kadınların bir adım daha geriletti ve bu defa İhvan üyesi kadınlar devlet kaynaklı şiddetin hedefi oldu.
Çoğu kadın kayıt dışı çalıştırılıyor
UNICEF'in 2002 raporuna göre, Mısır kadınının yüzde 35'i, eşleri tarafından şiddete maruz kalıyor ve cinayetlerin yüzde 47'si 'töre' ve 'namus' adı altında işleniyor. Birleşmiş Milletler'in 2003 raporuna göre, Mısır'da 15 yaş ve üstü kadınların yüzde 56.1'si okuma yazma bilmiyor. Eğitimin yaygınlaşmasındaki engel ailelerin eğitime (özellikle kızların eğitimine) karşı olmaları ve ekonomik. CEDAW 1996 raporuna göre hükümet özellikle kırsal bölgede kız çocuklarına eğitim fırsatı tanımaktadır ve bu kızların çoğu yüksek öğrenime kaydolmaktadır. 1960'lardan bu yana ekonomide önemli yere sahip olan kadınlar, 1998'de doktor, avukat gibi mesleklerde az temsil edilmekle beraber çalışan nüfusun yüzde 30'unu oluşturuyor. 1998-1999 döneminde kadınlar, işçilikte yüzde 22, tarımda yüzde 35, sanayide yüzde 9 ve hizmet sektöründe yüzde 56, yönetici pozisyonunda yüzde 16 ve teknik görevlerde yüzde 31 oranında temsil edildi. Özel girişimcilerin yaklaşık yüzde 17'sini kadınlar oluşturmaktadır. 1970 ekonomik liberalizasyonundan sonra çoğu kadın işçi, kayıt dışı sektörde istihdam ediliyor.
Devlet, yönetim ve siyasette kadın
Mısır kadınına 1956 yılında tüm siyasi ve vatandaşlık hakları tanınmasına karşın ekonomik ve toplumsal azgelişmişliği devam ediyor ve kadın temsiliyeti 10'u geçmiyor. 1919-1952 yılları arasındaki ulusçu hareket döneminde eğitimli orta ve üst sınıf kadın siyasete katılmış ancak, karar alma sürecine yani parlamentoya dahil edilmemişlerdi. 1952'de başlayan kadınların yönetim ve siyasi katılımını destekleyen Nasır döneminde 1957'de Rawya' Atiya Arap dünyasındaki ilk kadın parlamenter oldu. Mısır'da kadınların temsil oranı Mübarek döneminde ise yüzde 10 ile yüzde 4 arasında değişen seviyelerde kaldı. Ardından yapılan seçimlerde ise kadınların temsiliyeti daha da gerileyerek, yüzde 2'ye düştü.
Direniş geleneği sürüyor
Mısır'da 2010 yılında Ulusal Kadın Cephesi (Enventro Nasional de Mueres) oluşturuldu. 15 ayrı kadın örgütünün bulunduğu oluşumda sendikalar, demokratik kitle örgütleri, kadın oluşumları gibi geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Cephede demokratik taleplerden sosyalizme kadar farklı mücadele yöntemlerini benimseyenler var. Bu cephenin esas olarak ortaklaştığı nokta ise işçi ve ezilen halklarla birlikte kurtuluşu için ortak mücadele. Anti emperyalist, anti kapitalist ve anti faşist ilkeleri benimseyen cephe insan sömürüsüne son verme perspektifi ile mücadele yürütüyor.
'Mallarımıza el koyabilirsiniz ama inançlarımıza değil'
Kadın mücadelesinin 1900'lerin başında başladığı Mısır'da birçok alanda sözün söylenen önemli kadın şahsiyetleri göze çarpar. Bunlardan en bilineni 1937'de Müslüman Kadınlar Derneği'ni (Jamiat Al-Sayyidat-ul-Müslimeen) kurucusu Zainab Al- Ghazali. Nasır döneminde dernek kapatıldığında Zainab Nasır'a hitaben "Biz Müslüman kadınlar otoriteyi ve başkanını reddediyoruz. Hükümet mallarımıza el koyabilir ancak inançlarımıza değil" diyen mektubuyla kadın ve erkeklere çağrıda bulundu. Derneğin kapanışından sonra üyeler evlerde toplantı. Zainab 1965-1972 yılları arasında hapis yattı ardından yasaklara karşın siyasetle bağını koparmadı.
Mısır solunun ilklerinden: İnji Aflatun
Kadın mücadelesinin 1900'lerin başında başladığı Mısır'da bir çok alanda sözün söyleyen önemli kadın şahsiyetler göze çarpar. İnji Aflatun 1923-1989 Mısır solunun ilklerinden. 1959-1963 yılları arasında politik nedenlerle hapiste yattı. Aflatun Saiza Nabarawi ile kurduğu Genç Kadınlar Komitesi (Lagnat al-Sbahat) sosyalist-komünist kadınlarca desteklendi. Aflatoun, sınıf ve kadın baskısını emperyalist sömürünün sonuçları olarak değerlendirdi. 1923 Anayasası Mısır'lıların eşit olduğunu kabul etmiş, ancak yalnız erkeklere oy hakkı vermişti. Ulusçu eylemlerde kadın katılımını destekleyen erkeklerin, kadınlara hak tanımayan 1923 Anayasası'nı kabul etmesinden sonra, kadınlar ulusçuluktan feminist hak ve taleplerine yöneldi.
Nefertiti ve Mısır'ın anası
Nefertiti 3300 yıl önce M.Ö. 14. yüzyılda soylu bir hanedanlık olan Amarna hanedanlığında, Mitonni prensesinin kızı olarak dünyaya geldi. Nefertiti, yaşadığı dönemin en güçlü kadınlarından biriydi. Özellikle de Mısır'da. Çünkü Nefertiti, eşi Akhenaton, firavunla aynı düzeyde bulunuyordu. Kendi mührü var ve kendi mührünün olması kralla aynı statüye sahip olmasının bir göstergesi. Hatta firavunun uygulaması gereken cezaları, ya da yapması gereken işleri yapabilme yetkisi vardı. Kadeş Barış Anlaşması'nda da imzası olan bir kadın. Bu durumdan, halk ve din adamları hiç memnun değildi. Çünkü bu, Mısır'da alışkın olunan bir uygulama değildi. Tüm bunlara rağmen Kral/ Firavun Amenhotep ve Nefertiti, Mısır'ın politikasını ve dinini yeniden şekillendirdi. Hükümdarlıklarının beşinci yılında eski rahiplerin güçlerini ellerinden alıp, eski tanrıçaların putlarını yok ettiler ve bilinen ilk tek tanrılı dini yarattı. Güneş tanrısı Aten'in dini. Bu bizzat bir kralın, bir rahibin tanrıyla temas kurduğu, yepyeni bir ibadet biçimiydi. Bununla beraber Amenhotep adını "Aten'in hizmetkarı" anlamına gelen Akhenaton olarak değiştirdi.
Mısır'da köklü değişiklikler yaptı
Nefertiti hükümdarlıkları süresince, orduları kralla birlikte yönetip, Mısır'ın düşmanlarına kök söktürmüştür. Amenhotep ve Nefertiti'nin hükümdarlıkları 20 yıldan daha az bir zaman sürmüş olmasına rağmen Mısır'da çok köklü değişiklikler yapmışlardır. İlk olarak, Nefertiti'nin firavuna denk sayılması, Mısır'da alışkın olunan bir uygulama olmadığından, halk ve din adamları hiç memnun değildi. Hükümdarlıklarının altıncı yılında Mısır'ın başkentini Thebes'den Tel el- Amarna'ya taşıyan çift, birkaç yıl içinde Mısır'ın sayısız geleneğini değiştirmişti. Saraya yayılan salgın bir hastalıktan ölen eşi Akhenaton'un ardından ülkeyi tek başına yöneten Nefertiti, eşi öldükten sonra yas tutup karalar bağlamak yerine, ülkesinin kaderini değiştirecek ve bin yıllar sonra bile ismi anılacak kadar önemli ve çığır açıcı işler yapan bir kadın olarak kadın tarihine geçti. BİTTİ
(fk)