DOSYA HABER Yazdır Kaydet

Kıta kıta direnişin kadın hali DOSYA (10)

Dosya Haber
Şubat 28 / 2015


 
Nijerya'da kadının soluksuz bırakılan yaşamı
 
Deniz Fırat/JINHA
 
HABER MERKEZİ - Afrika'nın DAİŞ çetesi olarak bilinen Boko Haram'ın 276 kız çocuğun kaçırmasıyla gündeme gelen Nijerya'da kadınlar için erkek hapishanesini andırıyor. Yaklaşık 25 milyon kadının sünnetli olduğu ülkede, kadınların yüzde 75'i erken yaşta zorla para karşılığında satılıyor. Tecavüz çetelerinin kurulduğu ülkede bir çok kadın Avrupa ülkelerine zorla fuhuş yaptırmak için götürülüyor. Nijerya'da kadının değerini çocukluğundan beri fark eden ve kendi kendine kadınlık bilincini yaratan ve güçlendiren bir kadın olan, Chimamanda Ngozi Adichie, kadınların sesi olmak ve kadınların adeta soluksuz bırakıldığı yaşama soluk katmaya çalışan romanlarıyla bunu tüm dünyaya duyurmaya çalışıyor. 
 
Nijerya'da iç savaş 6 Temmuz 1967'ten 13 Ocak 1970'e kadar Nijerya'nın Güneydoğu illerinin Biafra Cumhuriyeti adı altında ülkeden ayrılmak istemesi nedeniyle yaşandı. Ancak iç savaş bununla sona ermedi, daha sonra 2002 yılında Nijerya'nın Borno eyaletinde şeriat yanlısı silahlı örgüt Boko Haram eylemleriyle birlikte Nijerya iç savaştan kurtulamadı. Ülkenin kuzeyinde şeriat hükümlerinin geçerli olduğu bölgede Boko Haram daha etkin konumdadır. Özellikle bu örgüt 2004 yılında kanlı eylemlerini gerçekleştirmeye başladı. 2009 yılında örgüt yüzlerce kişiyi katletti. Binlerce insan ise göç etmek zorunda kaldı. 
 
Boko Haram kız çocuklarını kaçırdı
 
Afrika'nın DAİŞ çetesi olarak bilinen Boko Haram 14 Nisan 2014'te yaklaşık 276 Hıristiyan kız çocuğunu kaçırdı. Boko Haram lideri Ebubekir Shekau, okullardan kaçırılan kız öğrencileri satabileceklerini belirtmiş, "Kızlarınızı kaçırdım. Onları pazarda satacağım. Allah onları satmamı emretti. Onlar Allah'ın mülkü ve O'nun emrini dinleyeceğim" demişti. Kimi kız çocukları kendi imkanlarıyla kaçmayı başarırken 219 kız çocuğu ise zorla Müslümanlaştırılarak, evlendirildi. 2 kız çocuğu ise işkence yapılmış ve tecavüz edilmiş halde sıcakta ağaca bağlanmış bir vaziyette bulundu. Boko Haram daha önce de kimi kız çocuklarını kaçırmış ve tecavüz etmişti. Haziran 2014'te de bir köyü basan Boko Haram örgütü 30 kişiyi katletti ve 60 kız çocuğunu kaçırdı. Boko Haram geçtiğimiz 11 Ocak'ta 10 yaşındaki kız çocuğunu canlı bomba yaptı. Ülkenin kuzeyindeki Maiduguri kentinde akıllara durgunluk veren bu bombalı saldırıda 20 kişi yaşamını yitirdi. Boko Haram'ın Baga kentinde yaptığı katliamda da bir kent katledilerek haritadan silindi ve binlerce kadın da bu katliamda yaşamını yitirdi. 
 
25 milyonu aşkın kadın sünnetli 
 
Nijerya'da kadınların karşılaştığı tehlike sadece iç savaş değil. Afrika ve Ortadoğu'da kimi ülkelerde yapılan kadın sünneti Nijerya'da da yaygın. Nijerya hükümetinin yasaklamasına rağmen geleneksel hale gelen kadın sünneti kırsal kesimlerde hala uygulanıyor. Kız çocukları çok küçük yaşlarda sünnet ediliyor. Sünnetten kaynaklı birçok kadın hastalıklarla boğuşuyor. Aşırı kanama, mikrop kapmadan kaynaklı birçok kız çocuğu yaşamını yitirirken, ileride çocuk doğuran kadınlarda sıkıntılar yaşanıyor. Sünnetten sonra çocuk doğurmanın başlı başına bir işkenceye dönüştüğü ülkede kadınlar doğum esnasında yaşamlarını yitiriyor. Nijerya'da kız çocuklarının yüzde 98'i sünnet edilmiş durumda. 25 milyonu aşkın kadın Nijerya'da şuan sünnetli ve daha bir o kadar kız çocuğunu sünnet tehlikesi beklemekte. Her inançtan halkların sünnet edildiği Nijerya'da yapılan araştırmalara göre Hristiyan kız çocuklarının yüzde 55'i, Müslüman kız çocuklarının ise yüzde 2'si sünnet edilmiş. Ayrıca Nijerya'da kız çocukları henüz 8 günlükken sünnet edilmekte. Ancak Afrika ülkelerinde yaşanan bu sünnet olayı ise genel olarak Avrupa ülkelerinin zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına ulaşma yani sömürgeci amaçlarından kaynaklı geç duyulmasına sebep olduğu yorumları da yapılmakta. Afrika'da kız çocuklarının sünnet edilmesi 1960'lardan sonra Avrupa'da duyulmakta. Daha önce Fransa'nın sömürgesi olan ülkede kız çocuklarının durumu 2000'li yıllarda araştırılmaya başlanıyor.
 
Para karşılığı erken yaşta zorla evlilik
 
Nijerya'da kadınların yaşadığı bir diğer sorun ise erken yaşta zorla evlilik. Kadınların yüzde 75'i erken yaşta zorla evliliğe maruz kalıyor. Erken yaşta evlilik daha çok kız çocuğunun para karşılığı satılmasıyla yaşanıyor ve bu da ekonomik olarak kurtuluş olarak görülüyor. Nijerya'da nüfusun 3'te 1'i açlıkla yüz yüze. Ayrıca çok eşlilik de kadınların yaşadığı bir diğer sorun. Erkekler birden fazla evlilik gerçekleştirirken 5'inci evliliğini yaptığında bir eşini boşanıyor. 
 
Tecavüz ve fuhuş çeteleri korkutucu
 
Kadınlar Nijerya'da önü alınamayacak bir durumda tecavüze uğruyor. Görülen uyuşturucu vb. çeteler alışıldık olurken bu ülkede bir de tecavüz çeteleri bulunuyor. Uluslar arası Af Örgütü, "Nijerya polisi ve ordusu, kadın, erkek ve çocuklara tecavüz, dayak ve ateş etme yöntemlerini kullanarak sistematik işkence uyguluyor" diyerek Nijerya'da kadınların maruz kaldığı tecavüzü gözler önüne seriyor. Tecavüz çetelerinden sonra ülkede en fazla görülen bir diğer çete ise fuhuş çeteleri. Kurtuluşu Avrupa ülkelerine kaçmakta bulan binlerce kadın gittikleri Avrupa ülkelerinde de fuhuş çetelerinin eline düşüyor. Organize suç örgütleri tarafından yüzlerce kadın Nijerya'dan İtalya'ya fuhuş için getiriliyor. İtalya'ya getirilen yüzlerce kadın buradan da Hollanda, Almanya, Norveş gibi ülkelere zorla fuhuş yaptırılmak üzere götürülüyor.  İtalya'da yaklaşık 10 bin Nijeryalı kadının fuhuşa zorlandığı belirtiliyor. 
 
Chimamanda Nijeryalı genç kadınların sesi olmak istiyor
 
Kadınların erkeklerin eliyle ızdıraba dönüştüğü Nijerya'daki yaşama karşın eril zihniyete karşı çıkan sesler de kadınlara umut oluyor. Umut olan kadınlardan birinin adı Chimamanda Ngozi Adichie. 1977 yılında Nijerya'da doğan Chimamanda çocukluğunu Nijerya'da geçirdi. Çocukluğunda yaşadıkları ve tanık oluğu Nijerya'daki kadının yaşamı onu sıkı bir feminist olmaya itti. Ancak o feminizmin kelime anlamını dahi bilmeden kadınca düşünceleri taşıyor ve eri zihniyeti sorgulayıp kadın özgürlüğüne endekslemişti kendini. Üniversite okumak için ABD'ye gitti. Burada iletişim ve siyasal bilimleri bitirdi. İlk romanı olan Mor Amber 2003'te yayımlandı ve 23 dile çevrildi. Orange ve Booker ödüllerine aday gösterilen Adichie, Caine Afrika Edebiyatı Ödülü, İngiliz Uluslar Topluluğu Yazarları En İyi İlk Roman Ödülü ile BBC ve O. Henry öykü ödüllerinin de aldı. 
 
Köleleştiren aile bağları ve geleneksellik içinde genç kadın olmak
 
Romanında Nijerya'da doğup büyüyen bir genç kadını konu aldı. Kambili romanın kahramanı olan genç kadın. Roman bu genç kadının ağzından yazılmış. Nijerya'da kadın olmanın zorluklarının yanı sıra büyüyen bir genç kadının duygularını anlatıyor. Kadın için içinden çıkılmaz bir bağa dönüşen aile bağları ve kültürel etkileri ortaya yansıtmakta. Chimamanda aslında aile bağlarıyla Nijerya'da yaşanan durumu gözler önüne sererek kadınların aile bağı içerisinde yok edilmek istenmesini gözler önüne sermektedir. Bu gerçeklik kendisini tüm yönüyle gözler önüne sermektedir ki Nijerya hükümeti her fırsatta kadınları evlendirmek iççin tüm çabalarını harcıyor. Aile bağları güçlendirierek kadınları ellerinde tutmak isteyen eril zihniyet kadınları evliliğe teşvik etmekte ve evlenmeyen ya da geç evlenen kadınlara çok da iyi gözle bakılmamakta. Hükümet toplu nikah törenlerini sıklıkla gerçekleştirmekte ve kadın için zindana dönüşen aileyi daha da derinleştirmek istemektedir. Kaldı ki Nijerya'da hükümet kadınları evlendirme ve eş bulma vaatlerinde de bulunmaktadır. Romanda geçen aile bağları ve geleneksel kültür Nijerya'da kadın için kurgulan yaşamı gözler önüne sermektedir. Kambili'nin ağzından yazılan romanda ülkenin acımasız gerçekleri kadar, insanların kendilerine ve çevrelerindekilere koydukları kuralların acımasızlıkları da göze çarpıyor. 
 
Romanlarında kadın teması dikkat çekiyor
 
Chimamanda'nın romanlarında genelde kadınları konu alması ise bir diğer olumlu ve göze çarpan bir noktadır. Yükselen Güneş Ülkesi isimli romanı halkın egemenlikten sıyrılma çabası içinde kadını konu almaktadır. 1960'da Afrika tarihinde yeni gelişmelere yol açan Biafra'nın bağımsız bir cumhuriyet kurma mücadelesini anlatıyor. Chimamanda'nın etrafındakiler feminizmi kötüleye dururken, o kendisini "mutlu feminist" olarak değerlendiriyor. Cinsiyetçi yaklaşımları daha çocukken fark ediyor ve kendisinde derin bir çelişki yaşamaya başladı. Cins bilinci henüz çocuk yaşlarında başladı. Chimamanda ilkokulda karşılaştığı bir durumun kendisini çok etkilediğini belirtiyor ve sınıf başkanı seçiminde kendisinin en yüksek oyu almasına rağmen öğretmeni ona kendisinin sınıf başkanı olamayacağını söylüyor. Çünkü sınıf başkanı bir erkek olması gerekiyordu. Kız çocukları sınıf başkanı olamazdı. Chimamanda yaşadığı bu duruma ilişkin şöyle söyledi: "Ben ise bunun hırsıyla doluydum. Ama ben kadındım, o erkek ve bu yüzden sınıf başkanı o oldu. Bu olayı hiç unutmadım."
 
'Cinsyetçi kültürü insanlar yarattı'
 
Kadınların erken yaşta zorla evliliklerine de karşı çıkan Chimamanda, erken yaşta evlenmeyen kadınlara başarısız olarak bakılmasının kabul edilemeyecek olduğunu da düşünüyor. Toplumsal cinsiyetle ilgili en büyük sorunun, ne olduğumuzu anlamak yerine ne olmamız gerektiğinin reçetesini sunmak olduğunu söylüyor. Toplumsal cinsiyet algısının değiştirilebileceğini inana Chimamanda bunun sonradan yaratılan bir kültür olduğunu belirterek, "Kültür insanları oluşturmaz. İnsanlar kültürü oluşturur. Eğer kadınların tam olarak insan olması kültürümüzde yoksa kültürümüzü değiştirmeliyiz, bunu kültürümüz haline getirmeliyiz" diyor.
 
(fk)