Nostaljiye vakti olmayan kadınların savaş deneyimleri

12:38

JINHA

HABER MERKEZİ - "Benim sonsuz nostalji için harcayacak vaktim yok. 'Aman Tanrım, eskiden…' Hayat fazla kısa. Bir köşede oturup özlediklerim hakkında konuşmak için vaktim yok. Bunun amacı ne ki? Git ve başka bir şeyler yap!" Savaş muhabiri Anabel Hernandez'e ait bu cümle; savaşların sebebi, başlatanı ve yürüteni olan eril sistemin aynı zamanda anlatıcısınında erkek olmasını itirazı olan kadınların ortak sesini dile getiriyor.

Savaş alanlarında kimi zaman korumasız ve eskortsuz bırakıldılar. Kimi zaman ise mesleklerini daha etkili bir şekilde yapabilmek için onlar reddetti askeri konvoylar ile hareket etmeyi. "Bir anne olarak bu mesleği nasıl yapıyorsunuz?", "Sizce biraz sorumsuz davranmıyor musunuz?", "Daha sakin bir hayat istemez miydiniz?" gibi bin bir türlü can sıkıcı soru ile karşı karşıya kaldılar. Kalabalık meydanlarda tecavüze uğrama tehlikesi atlattılar. Savaşın ortasına ulaşabilmek için kılık değiştirdiler. Yaralı halde makalelerini zamanında yetiştirdiler. Bütün bir ömrü, çoğu insanın televizyondan bile izlemek istemediği mekân ve zamanlarda tarihin en kanlı dönüm noktalarına tanıklık ederek geçirdiler ve hiç bir zaman pişman olmadılar.

5 Harfliler tarafından tarihin ve günümüzün en ünlü bazı kadın savaş muhabirlerinden alıntılarla yapılan derlemede kadınlar yaşadıklarını anlatıyor.

Clare Hollingworth: Daily Telegraph Haziran 1968

Clare, II. Dünya Savaşı'nın resmi olarak başladığını dünyaya duyuran ilk kişi olan İngiliz savaş muhabirliği duayeni. Kendisi bugün 104 yaşında ve verdiği röportajlar ile hala genç muhabirlere yok gösteriyor.

Clare: "Varşova'daki elçiliği arayarak sekreter Robin Hankey'e 'Savaş başladı' dedim. Bana 'Saçmalık! Müzakereler devam ediyor' dedi. Ben de 'duymuyor musun?' diyerek telefonu dışarı tuttum ve Alman tanklarının Polonya'ya girişinin seslerini dinlettim."

'Hayal gücü kıtlığından yok olmak kozmik bir şaka olur'

Martha Gellhorn: Das Bild Londra 1943

ABD'li yazar ve savaş muhabiri olan Martha Gellhorn, II. Dünya Savaşı'nın akışını değiştiren Normandiya Çıkarması'nı haber yapabilmek için bir hastane gemisinin tuvaletine sığınarak hemşire kılığında ABD askerleriyle birlikte kıyıya çıkan tek kadın gazeteci olarak tanınıyor.

Marta, savaşın sırayla herkesin başına geldiğini belirterek, "Söylemek istediğim şey gerçekten sadece bu ve sanki en başından beri bunu söylüyorum. Savaşın öncelikli kurbanları olmadıkları sürece, insanlığın büyük kısmı, savaş sanki Tanrı'nın önlenemez bir eylemi imiş ya da başka yerlerdeki savaşlar onları ilgilendirmiyormuş gibi davranıyor. Eğer hayal gücümüzün kıtlığı yüzünden kendi kendimizi yok edersek bu gerçekten çok acı bir kozmik şaka olacak" diyor.

'Herkes tarafından baş ağrısı olarak biliniyordum'

Asmaa al-Ghoul: Gazze 2014

Asmaa al Ghoul, seküler ve feminist görüşleriyle ülkesinde dikkatleri üzerine çeken Filistinli genç savaş muhabiri ve köşe yazarı olarak tanınıyor. Gazze Şeridi'ndeki insan hakları ihlalleri üzerine yaptığı haberler ile 2012 yılında Uluslararası Kadınlar Medya Vakfı tarafından 'Gazetecilikte Cesaret' ödülüne layık görüldü. 2014 yılı Ağustos ayında Güney Gazze bölgesindeki Rafah şehrinde yapılan bombalı bir saldırıda ailesinden 9 kişiyi kaybetti.

Asmaa yaptığı işten dolayı herkes tarafından bir baş ağrısı olarak bilindiğini anlatarak şunları söylüyor: "Dışlanmıştım, izole edilmiştim, herkes tarafından bir baş ağrısı olarak biliniyordum. Yerel gazetemin, eleştirilir korkusu ile yayınlamak istemediği makaleler yazdım. O zamanlar böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Bu belki benim naifliğimdi ya da ben dürüst olanı yapmanın doğal olduğu fikri ile yetiştirilmiştim. Şimdiye kadar gazetecilerin ve ünlü yazarların yazılarında korku ve ikiyüzlülük gördüğümde şaşırıyordum. Ve bu yaptıklarını geçim sağlamak bahanesi ile meşrulaştırmaya çalışmalarına şaşırıyorum. Onların sadece birer insan olduklarını hatırlıyorum."

Savaş alanında 3'üncü cinsiyet

Alex Crawford: Libya 2011

Alex Crawford, İngiliz Sky News Kanalı Savaş Muhabiri. 2011 yılı Ağustos ayında isyancılar ile birlikte Trablus şehrine giren ve bu tarihi anı çakmak soketi yardımı ile sağladığı uydu bağlantısı ile eş zamanlı olarak dünya ile paylaşan kadın. Aynı zamanda ayaklanma sonrası Kaddafi'nin evinden canlı yayın yapan ilk muhabir.

Alex kadın savaş muhabiri olmayı şu sözlerle tanımlıyor: "(Kadın olmak) Çok büyük bir avantaj çünkü sizi üçüncü bir cinsiyet olarak görüyorlar. Yerel değilsiniz bu yüzden erkekler size kendi kadınlarına davrandığı gibi davranmıyorlar. Ama bir erkek de değilsiniz bu yüzden fiziksel ya da entelektüel olarak tehdit de sayılmıyorsunuz. Onlar için bilinmeyen bir varlıksınız. Bu yüzden onlar size neden ısındıklarını tam olarak anlamasalar da size ısınmalarını sağlayabilirsiniz. Kadınlar konusunda ise -ki burada Hindistan, Afganistan ve Pakistan gibi 'orta sınıf' olmayan milyonlarca kadının yaşadığı ülkeleri kast ediyorum- kendileri ile hiç konuşulmayan kadınların öykülerini anlatma fırsatı buluyorsunuz."

Yaralı halde 3 bin kelimelik makale tamamladı

Marie Colvin

Maria'da ABD'li bir savaş muhabiri. 21. yy'ın bütün önemli iç çatışmaları ve savaşlarında bulundu. Alıntıda bahsi geçen saldırıya uğradıktan sonra yaralı halde 3000 kelimelik makalesini zamanında yetiştirdi. 2012 yılında Suriye İç Savaşı'nda Humus Şehri'ndeki çatışmaları haberleştirirken kaynağı tespit edilemeyen bir bomba saldırısı ile hayatını kaybetti.

"Sri Lanka iç savaşı sırasında gözümü kaybettim. Gazetecilerinin girişinin yasak olduğu Kuzey Tamil bölgesine gitmiştim ve kimsenin haber yapmadığı bir insanlık dramı ile karşılaştım. İç sınıra doğru gizlice geri götürülürken bir asker bana el bombası fırlattı ve şarapnel parçası gözümü ve göğsümü parçaladı. O asker ne yaptığını biliyordu. Burada bulunan birçoğunuz kendi kendinize soruyor olmalısınız: Bütün bu kaybedilen hayatlara, kalp kırıklıklarına, kayıplara değer mi? Gerçekten bir fark yaratabilir miyiz? Yaralandığımda bu soru ile yüz yüze kalmıştım. Hatta bir gazete "Marie Colvin bu sefer fazla mı ileri gitti?" şeklinde bir manşet atmıştı. Şimdiki cevabım da o zamanki ile aynı: Hepsine değerdi!"

Anabel Hernandez: Meksika 2011

Anabel Hernandez, Meksikalı muhabir ve yazar. Babası kaçırılıp öldürüldü. Polis, rüşvet almadan cinayeti sorgulamayı reddedince gazeteci olmaya karar verdi. 5 yıllık bir araştırmanın ardından yayınlanan ve Meksika'daki uyuşturucu kartelleri-politikacılar ve iş adamları- savcı ve polis üçgeni arasındaki ilişkiyi en ince detaylarına kadar ortaya döktüğü kitapları Los Señores Del Narco sayesinde 2012 yılında Dünya Gazeteciler Birliği tarafından verilen Golden Pen of Freedom ödülünü kazandı. Fakat aynı kitap yüzünden Meksika'daki bütün kartellerin ölüm listesine adı yazıldı.

Anabel şunları söylüyor: "Çoğu zaman buradan ayrılmayı düşündüm. Ama sonunda kalmaya karar verdim. Biliyorum ki Meksika'daki en iyi gazeteci değilim ama gerçekten ülkeme yardım etmek istiyorum. İyi gazeteciliğin dünyada bir şeyleri değiştirebileceğine yürekten inanıyorum. Yaptığım işler ile bu değişime katkıda bulunmak istiyorum."

'Benim sonsuz nostalji yaşayacak vaktim yok'

Katie Addie: BBC News

Kate Adie, İngiliz savaş muhabiri. Daha mesleğinin ilk yıllarında Pekin'e gitti ve 1989 Tiananmen Meydanı Olayları'nın tam ortasında askerler sivillerin üzerine rast gele ateş açarken yaptığı yayın ile efsaneleşti. Meslek hayatı boyunca o kadar belalı bölgeye girip çıktı ki kendisi hakkına şu soğuk şaka dilden dile dolaşır oldu: "Kate Adie'nin uçaktan indiğini gördüğünüz bir hava alanında bir an önce uçağa binseniz iyi edersiniz."

Katie'nin tarihi sözleri ise şöyle: "Benim sonsuz nostalji için harcayacak vaktim yok. 'Aman Tanrım, eskiden…' Hayat fazla kısa. Bir köşede oturup özlediklerim hakkında konuşmak için vaktim yok. Bunun amacı ne ki? Git ve başka bir şeyler yap!"

İnsan hikayelerini arka sayfalardan manşetlere taşıdı

Margaret Fuller

Margaret Fuller, ABD'li gazeteci, yazar, eleştirmen ve kadın hakları aktivisti. 1846 yılında New York Tribune tarafından Londra'da edebiyat dünyası ile ilgili haberler yapması için gönderildi. O ise İtalya'da yükselişte olan vatansever akımlardan etkilenerek İtalya'ya gitti ve Avusturya İmparatorluğu'na karşı başlatılan 1948 devrimini takip etti. Savaşın 'insanlara etkisini' gözlemleyerek yazdığı öyküler ile çatışma bölgelerindeki insan hikâyelerinin arka sayfadan manşete taşınmasını sağlayan ilk savaş muhabiri oldu.

Margaret, "Kadın ve erkek büyük radikal ikilemin iki tarafını temsil ederler. Ama gerçekte sürekli olarak birbirleri içine geçerler. Sıvı olan katılaşır, katı olan tekrar sıvıya dönüşür. Hiç bir erkek tam olarak maskülen değildir ve hiç bir kadın sadece feminen değildir" diyor.

(dk)