'Dört kıtada kadın mücadeleleri' İsveç'te buluştu

12:28

JINHA

STOCKHOLM - Dünyanın dört kıtasında bir araya gelen kadınlar; yerli halklar ve azınlıkların yaşam koşullarını, kadınların dini fundamentalizme karşı verdikleri mücadeleyi, feminist örgütlenmelerin sorunlarını, kadınların politik ve sendikal mücadele içindeki konumları, kürtaj hakkı için verdikleri çabaları ve barış süreçlerinde yer almalarının önemini tartıştı.

İsveç Uluslararası Sol Forum tarafından Stockholm İşçi Eğitim Merkezi'nde (ABF) 23-24 Ocak tarihlerinde düzenlenen konferansa Ekvador, El Salvador, Kolombiya, Filistin, Suriye, Türkiye, Kuzey Kürdistan, Rojava, Afganistan, Pakistan, Endonezya, Filipinler ve Senagal'den kadınlar tatıldı. Kadınlar, yerli halklar ve azınlıkların yaşam koşullarını, kadınların dini fundamentalizme karşı verdikleri mücadeleyi, feminist örgütlenmelerin sorunlarını, kadınların politik ve sendikal mücadele içindeki konumları, kürtaj hakkı için verdikleri çabaları ve barış süreçlerinde yer almalarının önemini tartıştı. Deneyim ve tecrübelerini bir birlerine aktardı.

Sinem Muhammed Rojava'yı anlattı

"Dört kıtada kadın mücadeleleri" temalı konferansın ilk panelinde konuşan Rojava Kantonları'nın Dış İlişkiler sorumlusu Sinem Muhammed, Baas Partisi'nin Suriye'de sadece tüm azınlıkların; Kürt, Türkmen, Süryani ve Ermenilerin en temel haklarını haklarını inkar ettiğini söyledi. Bundan 2 yıl önce Rojava'da Kürt, Arap, Türkmen, Asuri ve Ermeni halkların temsilcilerinin bir araya gelerek halkların eşitliğini esas alan toplumsal bir sözleşme imzaladıklarını hatırlatan Sinem, kantonların işleyişi hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulundu. Rojava'nın üç kantonunda halkın kendi kendisini yönettiğini ve kararların aşağıdan yukarıya doğru alındığını ifade eden Sinem, Rojava devrimini kadınların önderlik ettikleri bir kadın devrimi olarak niteledi. Rojava'da kadınların yaşamın her alanında örgütlenerek haklarını savundukları gibi askeri örgütlenmelerini de gerçekleştirerek hem kendilerini hem de kendi topraklarını DAİŞ gibi insanlık düşmanı çetelere karşı savunduklarına vurgu yaptı.

Ekvator ve yerli olmak

Ekvador'dan Blanco Chancosa, yerli halk olarak kendilerini doğanın bir parçası olarak gördüklerini, avcılık ve balıkçılık yaparak geçimlerini sağladıklarını ancak petrol ve maden tekellerinin topraklarını yağma etmelerinin sonucu topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Amazonlar'da Ekvator, Kolombiya, Brezilya'da yaşayan yerli hakların kuşatılmışlık hissine kapıldığını söyleyen Blanco, Amazonların korunmasının sadece yerli hakların geleceği için değil aynı zamanda doğanın ve tüm insanlığın geleceği için büyük bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti.

Senegal

Senegal'dan Ndeye Kady Ndiaye, Senegal ve Afrika ülkelerinde kadınlar açısından en büyük sorunları cinsel eşitsizlik, kadınlara şiddet uygulanması, zorla evlenmeye zorlanmaları ve sünnet edilmeleri olarak sıraladı.

Afgan kadınlar Rojava deneyimlerini örnek alıyor

Afganistan'dan Seay Ghaffar, Afganistan'da insanları katleden ABD ve batı işbirlikçisi kriminal bir hükümetin iş başında olduğunu ve ülkesinin 42 ülkenin işgali altında bulunduğunu söyledi ve ABD'nin müdahalesinden sonra geçen 15 yıl içinde Afganistan'da durumun daha da kötüleştiğini, kadınların yüzde 87'nin fiziki ve cinsel şiddete uğradığını belirtti. Afganistan işgaline katılan batılı ülkelerin ülkede kadın hakları alanında iyileştirmeler olduğu yalanını söyleyerek işgali meşrulaştırmaya çalıştıklarını ifade eden Seay, tarihi tecrübelerin kadın haklarının işgalciler tarafından bahşedilmediğini, kadınların mücadelesi ve direnmeleriyle gerçekleşeceğini gösterdiğini söyledi. Batılı ülkelerin medya aracılığıyla kendi halklarına işgalden sonra Afganistan'da kadın hakları alanında iyileştirmeler olduğu yalanını söylediklerini dile getiren Seay, "Halk kendi ülkelerinin askerlerinin işgale katılmasına karşı çıkmasın diye böylesi yalanlara başvuruyorlar" şeklinde konuştu.

"Kürdistan'da olanları örnek almalıyız. Rojava ve Kobanê'de kadınlar nasıl örgütlenebileceğini ve nasıl savaşılacağını gösterdiler. Bizler de tıpkı onlar gibi örgütlenmeli ve mücadeleyi yükseltmeliyiz" ifadelerini kullanan Seay Ghaffar, Afganistan'da kadın ve erkeklerin tıpkı Kürdistan ve Rojava'da olduğu gibi işgalcilere ve kukla hükümete karşı birlikte savaşmaları gerektiğini dile getirdi.

Guetamala ve Endonezya deneyimleri

Guatemala'dan Alejandra Cabrera, Endonezya'dan Wahida Baharuddin Upa, Pakistan'dan Farzana Mokhtar ve İsveç'ten Ciczie Weidby'nin ülkelerinde kadınların siyasal ve sendikal mücadele içindeki yer ve konumlarını ele aldıkları panelin moderatörlüğünü İsveçli kadın hakları savunucusu ve hukukcu Ana Rubin yaptı.

Halkın Demokratik Partisi'nin İkinci Başkanı olduğunu ve kadın haklarını savunan bir kadın örgütünün kurucularından olduğunu ve halen başkanlığını yaptığını söyleyen Wahida, Endonezya'daki kadınların en büyük sorunlarını siyasal yaşamda temsil edilememe ve şiddet olduğunu dile getirdi. 1998 yılında Endonezya'da yapılan reformlardan sonra siyasi partilere yüzde 30 kadın kotası getirildiğini ama bunun yaşama geçirilemediğine ve parlamentodaki kadın milletvekillerinin oranının yüzde 17 olduğuna dikkat çekti.

Pakistan'da kayıt dışı işçilik

İşçi Eğitim Vakfı'nı temsilen konferansa katılan Farzana Mokhtar, Pakistan'da işçilerin yüzde 75'inin kayıt dışı çalıştığını, ağır çalışma koşulları ve yetersiz beslenmeden dolayı çok ciddi sağlık sorunları olduğunu söyledi.

Feministlerin özgürlenme deneyimleri

Sol Parti Milletvekili Lotta Johnsson Fornave'nin yönettiği panelde Filistin'den Amanda Mansara, Filipinler'den Marylou Tabanera, Senegal'den Ndeye Khady, KJA'dan Gözde Gurbet Engin ve İsveç'ten Feminist Özsavunma adlı örgütlenmeden Amanda Kappelmark, ülkelerindeki feminist hareketlerin örgütlenme sorunlarını tartıştı.

Filistin

Amanda Mansara, Filistin'de 1980'li yıllar ile günümüzdeki kadın hareketi arasında kıyalamalar yaptı. 80'li yıllarda kadınların örgütlenme ve eğitim düzeylerinin düşük olmasına rağmen daha istekli ve kararlı mücadele ettiklerini ama günümüzde daha eğitimli ve örgütlü olmalarına rağmen aynı başarılı mücadeleyi veremediklerini söyledi. Bunun en önemli nedeninin siyasi partiler ve kadın örgütleri arasındaki görüş farklılıkları olduğunu ve bunun Filistinli kadınların mücadelelerini olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi.

Filipinler

Filipinler'den Marylou Tabanera, kadınların devlete, hükümete ve erkeklere güvenmemeleri, kadınların yaşamın her alanında örgütlenmeleri ve haklarını elde etmek için mücadele etmeleri gerektiğine vurgu yaptı.
Feminizmin ve sosyalizmin dışarıdan kadınlara öğretilemeyeceğini savunan Marylou, "Kapitalizme, erkek egemenliği ve ataerkil sisteme karşı örgütlenmek, daha önceki deneyimlerin ışığında mücadele etmek zorundayız" dedi. Kırsal kesimlerde yaşayan kadınların şehirlere yaşayan kadınlara kıyasla daha eğitimsiz ve daha yoksul olduklarına dikkat çeken Marylou, "Kadınları örgütleyebilmek ve bilinçlendirebilmek için siyasal stratejiler belirledik. Yürüyüşler ve konferanslar düzenledik. Platformlar oluşturduk. Kırsal kesimde yaşayan kadınlar için erkek egemen sisteme karşı, ekonomik, siyasal ve sosyal bağımsızlıklarını kazanmaları için çok yönlü çalışmalar yapıyoruz" dedi.

"Kadınların çoğu ailelerinin geçimini sağlıyor. Meyve ve yemiş satıyorlar. Ama hiç bir hakları yok. Erkekler her türlü hakka sahip. Mal mülk onların. Ama erkek değil kadın çalışıp evin geçimini sağlıyor" şeklinde konuşan Marylou, Filipinli kadınların bunu ancak mücadele ederek değiştirebileceklerine vurgu yaptı.

KJA Kürt kadınlarını anlattı

Özgür Kadın Kongresi'nden (KJA) Gözde Gurbet Engin, 40 yıllık Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin üç paradigma üzerinde kurulu olduğunu ifade ettikten sonra bunları demokrasi, ekoloji ve kadın özgürlüğü olarak sıraladı. Bu anlayışın bir sonucu olarak kadınların mücadelenin en ön saflarında yer aldıklarını ve mücadeleye önderlik ettiklerini söyleyen Gözde, sadace kadın özgürlükçü bir bakış açısına sahip olmanın yeterli olmadığını, kadınların bunu yaşama geçirmek için yaşamın her alanında dayatmaları gerektiğini dile getirdi. 40-50 yıldır özgürlük mücadelesi veren bazı parti ve hareketlerin bu anlayıştan yoksun oldukları için kadınları seferber edemediklerine dikkat çektikten sonra, HDP ve DBP ile Kürdistan'daki belediyelerdeki eş başkanlık sisteminin işleyişi hakkında açıklamalarda bulundu. Barış sürecinde Kürt kadınlarının dünyada bir ilke imza attıklarını söyleyen Gözde, kadın hareketi, KJA'dan bir temsilcinin barış müzakerelerinde yer almasının önemine değindi.

Barış süreçlerinden kadınlar

"Kadından Kadına" adlı örgütlenmeden Ola Saleh'in moderatörlüğünü yaptığı panelde Kolombiya Komünist Partisi'nden İsabel Contreras, Kadın Barış İnisiyatifi'nden Nazan Üstündağ, Suriye Demokratik Partisi'nden Jalileh Al Turk, Filistin'den Ratabeh Alaedin Abu Ghosh ülkelerindeki barış süreçlerini ele alan konuşmalar yaptı.

(fk)