Çernobil'in yaşayan kadınları belgesele konu oldu
14:36
JINHA
HABER MERKEZİ - Çernobil'de 1986'da yaşanan nükleer felaketten sonra geri dönen 3 yaşlı kadının hikayesi belgesele konu oldu. Gazeteci Holly Morris tarafından hazırlanan belgeselde kadınlar, hayatları tehlikede olsa da Çernobili asla bırakmayacaklarını söylüyor.
Çernobil 'de 1986'da yaşanan nükleer felaketten sonra bölgeden ayrılmak zorunda kalan yüzbinlerce kişiden geri dönenler oldu. Aradan geçen zamanda ne olursa olsun doğup büyüdükleri topraklara tekrar yerleşenlerin sayısı 1200'ü buldu. Şu an yaklaşık 100 kişinin yaşadığı bölgede hayatlarını sürdüren 3 yaşlı kadının hikayesini ise gazeteci Holly Morris belgeseline konu etti. Holly, Çernobil'deki felaketin 25. yılında bölgeye gittiğinde, tehlikeli bölge olarak işaretlenmiş alanın içindeki evlerden birinin bacasından çıkan dumanı fark edip, evi ziyaret etmeye karar vermiş. Evde, bölgedeki toksik suları içen ve bölgedeki zehirli topraktan yetiştirdikleriyle beslenen bu kadınlarla tanışınca hayatlarını araştırmaya karar vermiş.
'Hikayelerini onlar ölmeden önce anlatmak oldukça önemliydi'
Holly, New York Times'ın Women in the World kanalıyla yaptığı bir röportajda belgeseli çekmek için isteğini, "Elimi çabuk tutmam gerektiğini hissettim, çünkü radyasyondan ya da başka bir sebepten, bu kadınlar oldukça yaşlıydı. Hikayelerini onlar ölmeden önce anlatmak oldukça önemliydi" diyerek belirtmiş. Belgesele konu olan yalnızca 'babuşkalar' değil elbette. Bölgede yaşayan vahşi hayvanlar, memurlar, araştırmacılar ve olup biteni daha iyi anlayabilmek için izinsiz olarak bölgeye girenler de filme konu edilmiş. Belgeselde hayatları işlenen Hanna, Maria ve Valentyna isimli üç yaşlı kadın da Çernobil'de büyümüş, kardeşleri, aileleri Çernobil'in topraklarına gömülmüş.
'Çernobili asla bırakmayacağız'
Bu üç kadın hayatları boyunca tanıklık ettikleri, Ukrayna'nın Stalin döneminde maruz bırakıldığı yapay kıtlık ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi istilasını atlattıktan sonra radyasyon gibi bir sebepten ötürü Çernobil'i asla bırakmayacaklarını söylüyorlar. Hanna bunu tek bir cümleyle özetliyor hatta, 'Radyasyon beni korkutmuyor, ama açlık korkutuyor.' Aralarında radyasyonun en bilinen etkilerinden tiroit kanserine yakalananlar da var, radyasyon zehirlenmesi yaşayanlar da. Bölgenin hayattan tamamen izole halde olması belki de onları yakın sürede etkileyecek en büyük tehdit. Zira kışın bölgeye dışarıdan ulaşmak mümkün değil ve orada vahşi hayvanlar da babuşkalar için bir risk oluşturuyor.
Hayatlarını onları mutlu eden bir yerde bitirmek istiyorlar
Peki Ukrayna hükümeti bu bölgede yaşamalarına nasıl izin veriyor? Bunun birkaç sebebi var. Kadınların doğurganlık yaşını geçmiş olmaları ve bu yüzden radyasyondan kaynaklanabilecek problemleri bir kuşak sonrasına aktaramayacak olmaları bunlardan biri. Holly, Çernobil bölgesinde yaşayan bu kadınların radyasyonun tehlikesinin farkında olduklarını ancak hayatlarını onları mutlu eden bir yerde bitirmek istediklerini söylüyor ve Çernobil'i terk etmek zorunda kalmış olmanın yaşattığı travmanın altını çiziyor.
(mg)