'Bir kadının nasıl kolayca tacize uğradığını göstermek istiyordum'

11:43

JINHA

HABER MERKEZİ - Kadına yönelik taciz ve tecavüze karşı metalden bir zırh içinde Kabil sokaklarında yürüyen ve bu yüzden ölüm tehditleri alan bu nedenle Paris'e gitmek zorunda kalan Afgan sanatçı Kübra Khademi, "Bir kadının gündelik hayatta nasıl kolayca tacize uğradığını ve insanın bütün bu olan bitende hiçbir seçeneği olmayışının neye benzediğini göstermek istiyordum" diyor.

Afganistanlı bir aileden gelen Kübra Khademi sürgünde doğmuş, İran ve Pakistan'da büyümüş. 2008 yılında öğrenci olarak döndüğü Kâbil'in Kote Sangi bölgesindeki sokaklar, Kübra'nın bu sefer yetişkin bir genç kadın olarak uğradığı tacizlere mekan olmuş. Taciz sorununa dikkat çekmek için göğüsleri ve kalçası belirgin bir metal zırh içinde Kâbil sokaklarında yürüyeceği performans için seçtiği yer de bu sokaklar. Kübra on dakika olarak planladığı performansı etraftaki erkeklerin taciz, küfür ve saldırıları sebebiyle ancak sekiz dakika sürdürebilmiş ve sekizinci dakikanın sonunda kendini arabaya atmış. Araç uzaklaşmaya çalışırken arabanın üzerinde tepinenler varmış. Bununla da kalmamış, Kübra'ya günlerce telefonundan ve emailinden ölüm tehditleri yağmış. Olay bu sene Mart ayında haber olduğunda Kübra hala Kâbil'de saklanmaktaydı.

Gazeteci Duygu Aytaç, kadın vücuduna benzer metalden bir zırh içinde Kabil sokaklarında yürüyen ve bu yüzden ölüm tehditleri alan Afgan sanatçı Kübra Khademi'ye ulaştı. Duygu'nun Kübra'ya sorduğu sorular ve yanıtları şöyle:

*Ölüm tehditlerinden sonra ne oldu? Şu an neredesin?

Bir aya yakın bir süre gizlendim. Sonra bir gösteri için Fransa'ya gelmem gerekti, o arada başka teklifler geldi ve burada kaldım. Hâlâ Paris'teyim!

*O sekiz dakika boyunca aklından neler geçti tam olarak?

Bir yandan kendi yarattığım bir durumla, bir yandan da başka toplumlarda şiddetten sayılan ama Afganistan'da kültürün bir parçası olan bir gerçekle yüzleşiyordum. Kendime ve izleyicime, bir kadının gündelik hayatta nasıl kolayca tacize uğradığını ve insanın bütün bu olan bitende hiçbir seçeneği olmayışının neye benzediğini göstermek istiyordum.
*Geçmişinde göç önemli bir yer tutuyor. Afganistan'dan İran'a, oradan Pakistan'a ve şimdi de Paris. Ait olduğunu hissettiğin bir yer var mı?

Kimliğimin bir kökü var ama sanatçı olarak dünyadaki herkesle konuşuyorum. Kendi toplumumdan aldığım referanslara her zaman geri dönüyorum ama diyalog dünya çapında.

*Afganistan'la olan ilişkin nedir? Biz hep korkunç şeylerin haberini alıyoruz ama Afganistan dediğin bundan mı ibaret?

Afganistan'ı görmeden önce bendeki imajı da korkunçtu ama ilk kez gördüğümde benim için farklı bir keşif oldu. (not: Khademi Afganistan'a ilk kez 2008 yılında 20 yaşındayken dönüyor). Yeniden doğan ama 30 yıllık savaştan yaralı çıkmış bir ülkeydi. Genç enerjinin ülkeyi ve kültürü yeniden inşa etmeye çalışmasını görmek büyüleyiciydi ama tabii kadınlar için özgürlükler tam olmadan. Köktenciliğin her bir bireyin iliğine işlediği bir hâl var, kendi en temel haklarından bihaber olan kadınlar dahil. Ve elbette din-ki bu bana göre kadınların en temel insan haklarından olan eğitim hakkının önünde duran esas neden. Doğru, ülkemde bir yeniden inşa enerjisi var, barış içinde ve diğer herkes gibi yaşamak isteyen entelektüel bir taraftan geliyor. Ama bir de yıkıcı bir enerji var, yani aşırılıktan bahsediyorum. Ki bu aşırılık Avrupa'da da yavaş yavaş belirmeye başladı aslında.

*Bugünlerde neler yapıyorsun, ne üzerinde çalışıyorsun?

Buraya geldiğimden beri çok üretkenim. Bazı eski fikirlerimi, skeçlerimi kullanıp canlı performanslara dönüştürdüm İspanya'da ve Fransa'da. Bir yandan da Paris için farklı, İtalya ve Almanya'da gerçekleştirmek üzere farklı performanslar üzerinde çalışıyorum.

*O sekiz dakika boyunca (ve ondan öncesinde) seni taciz edenlerle ilgili ne hissediyorsun? Öfke? Acıma?

Acıma! Çünkü bu, maşizm tarihinin yalnızca bir parçası. Ve ülkemdeki yüzü çok gaddar.

(mg)