Afganistan'da Taliban'dan sonra da şiddet hiç durmadı

12:51

JINHA

HABER MERKEZİ - Afganistan'da "ahlak suçu"ndan tutsak edilen kadınlarla görüşen Polonyalı-Kanadalı fotoğrafçı Gabriela Maj, "ahlak suçundan ceza almak ölümden daha zor. Bu kadınlar artık toplumdan tamamen dışlanmış durumda, çok zor şartlar altında yaşamak zorunda kalan kadınlar, çıktıklarında ise daha zorlu bir yaşamla karşı karşıya kalıyor. Tüm uluslar arası güçlerin de desteğini çektiği ülkede kadınlar yapayalnız bırakılıyor" diyor.

Kadına yönelik şiddetin en ağır şekliyle yaşandığı Afganistan'da, Taliban'ın iktidardan düşmesiyle her ne kadar resmi kaynaklarda bir nebze azalmış gibi gözükse de, şiddet her geçen gün devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda "kurana hakaret etti" bahanesiyle yakılarak katledilen Ferhunde bunun en büyük örneğini oluştururken, muhafazakar ve dinci kuralların en katı biçimde uygulanması nedeniyle binlerce kadın cezaevlerinde işkenceye tabi tutuluyor. Afganistan'da yalnızca kadınların kaldığı 7 hapishaneyi ziyaret etti ve "ahlak suçu" işlemekten hükümlü 100'ün üzerinde görüşen ve bu görüşmeleri "Badem Bahçesi" isimli kitabında toplayan Polonyalı-Kanadalı fotoğrafçı Gabriela Maj, Vice'a yaptığı söyleşide kadınların durumunu anlattı.

'Çocuklar şiddet eğilimli büyüyor'

Her koğuşta 5 ile 10 arasında kadının kaldığını söyleyen Gabriela, "Şiddet eğilimi gösteren, tehlikeli mahkumların yanında kalıyor bu masum kadınlar. Şartlar bu noktada zorlaşıyor işte. Hele bir de çocuk büyütmek için… Akıl sağlıklarını korumaları için hiçbir destek sunulmuyor. Pek çok kadın 'Travma Sonrası Stres Bozukluğu' yaşıyor" dedi. Önceleri kim "suçlu" kim "suçsuz" diye düşünürken bir süre sonra bunu bıraktığını anlatan Gabriela, "Bazıları da farklı yaşam deneyimleri, eğitim olanakları, yasal korunma imkanları olsaydı farklı durumlarda olurlardı şimdi. Pek çok zaman 'Ben de onun yerinde olsam aynı şeyi yapardım' derken buldum kendimi. Kocanız tarafından fuhuşa zorlansanız ya da tanımadığınız insanlar tarafından tecavüze uğrasanız siz ne yapardınız?" diye sordu.

'Çocuklar ya barınak ya da sokaklara atılıyor'

"Pek çok kadın hamileyken tutuklanıyor. Ya zina 'suçu' işlenirken ya da tecavüz sonucu olan çocuklar burada doğuyor. Bazen dışarıdaki özel tesislere gönderilebiliyor bu çocuklar" diyen Gabriela, ailelerin de bazen hem anneyi hem de çocuğu reddettiğini kaydediyor. Gabriela, "Aileler çocuğu öldürmek isteyebiliyor. Bu durumda çocuğun annesinin yanında bulunmak dışında bir seçeneği zaten kalmıyor. Beş yaşından sonra ayrılmak zorunda kalan çocuklar da ya sokakta kalıyor ya da bazı barınaklarda. Bu hapishanelerde direkt gözlemlemesem de çokça bahsedildiğine göre yaygın bir fuhuş ağı var. Gardiyanlar, dışarıdan gelenler… 5 yıl boyunca yaptığım ziyaretlerde duyduğum şeyler bunlar" dedi.

'Dış kaynaklar desteğini çekti'

Afganistan'da 'ahlak suçu'ndan hüküm giymek ölüm cezası almak gibi olduğunu söyleyen Gabriela, Afganistan'da birçok kadınların dahi yürüttüğü proje kapsamında cezaevlerindeki bu kadınlarla görüştüğünü duyduklarında hayret ettiklerini söyledi. Gabriela şöyle devam etti: "Yani aslında iktidardaki gelenekçi muhafazakar yapı biraz olsun değiştiğinde kanunlar, uygulamalar değişebilir ancak işin sosyolojik boyutu çok derin. Hapishaneden çıkan ve gidecek yeri olmayan, ailesinin yanına gidemeyen kadınlar için barınma hizmeti sunan 'Women for Afghan Women' topluluğu var. Bunun haricinde 2001'de Taliban'ın gidişiyle yabancı kaynaklardan da çocuklar ve kadınlar için fonlar sağlanıyordu. Ancak şimdilerde yabancı askeri güçler ülkeyi terk ederken buradaki destek ve yardım kanalları da yok olmaya başladı. Bu kadınlar için durum hiç de iç açıcı değil. Umutsuzluk ve çaresizlik görünüyor yakın gelecekte. Cezaevlerini terk edince işler daha da zorlaşıyor. Çünkü yalnız başlarına hayatlarını sürdürebilecekleri ne bir kaynakları ne de araçları var."

(zd)