Ceylan'ın 7 yıldır beklediği adalet tozlu raflara kaldı

10:04

JINHA

AMED - Lice'de 28 Eylül 2009 günü koyunlarını otlatırken patlayıcının isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol'un ölümden sorumlu olanlar hala yargılanmadı. Annesinin bedenin parçalarını eteğinde taşıdığı Ceylan için 7 yıldır adalet bekleniyor.

Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Şenlik köyünde koyunlarını otlatan 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009 günü öğle saatlerinde üzerine düşen havan mermisiyle yaşamını yitirdi. Annesinin parçalarını eteğinde taşıdığı Ceylan'ın ölümü üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen katilleri ne bulundu ne de yargılandı. Ceylan'ın parçalanmış bedeni patlama sesini duyan köylüler tarafından bulundu. Cenazesi olay yerinde 6 saat bekletilirken, Lice Cumhuriyet Savcısı'nın iki tabur arasında kalan bölgeye "can güvenliğim yok" diyerek gitmedi. Otlattığı hayvanların patlamadan zarar görmemesi, herhangi bir çukurun oluşmaması nedeniyle Ceylan'ın doğrudan hedef alındığı iddia edildi.

Takipsizlik kararı verildi

Lice Cumhuriyet Başsavcılğı, 4 Nisan 2013 tarihinde ise Ceylan'ın ölüm nedeniyle ilgili şüpheliler hakkında, "görevini kötüye kullanmak" suçlamasıyla açılan soruşturmada, takipsizlik kararı verdi. Savcıyı "güvenlik" gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında takipsizlik kararında "Şüphelilerin görevlerini ihmal ettiklerini ve müsnet suçun unsurlarının oluştuğuna dair delil bulunmadığı anlaşılmasıyla, şüpheliler aleyhine kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir" denildi.

'Mühimmata tahta ile vurulmuş' açıklaması

Ceylan'ın ölümünden 3 gün sonra soruşturma başlatan Diyarbakır Başsavcılığı, araziye atılmış ancak patlamamış mühimmata tahta ile vurulması sonucu ölümün gerçekleştiği yönünde bir açıklama yaptı. Patlamaya ilişkin Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) Kurumu Genel Müdürlüğü'nün yaptığı kriminal inceleme sonucunda hazırladığı raporda, patlamaya neden olan cismin "40 mm bomba atar mühimmatı" olabileceği belirtildi.

Genelkurmay 'atış yapılmamıştır' dedi

Genelkurmay Başkanlığı ise "Yapılan incelemede, bölgede yer alan ve olay mahalline 9 kilometre mesafedeki Abalı Jandarma Karakolu ile 8 kilometre mesafedeki Tapantepe Üs Bölgesinden, silahların kontrolü ve kayıtlarına bakıldığında, olay günü herhangi bir havan atışı yapılmadığı tespit edilmiştir. Esasen, askeri birliklerin konuşlandıkları yerler dikkate alındığında mevcut havanların menzillerinin yeterli olmadığı anlaşılmaktadır" şeklinde açıklama yaptı.

Dava zaman aşımına kaldı

Ceylan katledildikten bir yıl sonra avukatlar dava dosyasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AİHM'e giden davadan da bir sonuç çıkmadı. Failler hakkındaki takipsizlik kararıyla yetinmeyen savcılık, Nisan 2014 tarihinde bu kez dosyadaki mevcut delil ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğunu iddia ederek, faillerin tespit edilmemesinden dolayı "daimi arama" kararı verdi. Verilen bu karar, dosyanın zaman aşımı ile yüz yüze bırakılması olarak yorumlandı.

Yine savcılık, suçlamayı "taksirle ölüme neden olma suçu" olarak değerlendirdiğinden zaman aşımı süresi de 30 yıldan 15 yıla düştü.


Annesi eteğinde taşıdı

Hâlâ faili meçhul olan cinayetin ardından yaşananlar skandalları ortaya koydu. Ceylan'ın abisi Rıfat Önkol, aile üyelerinin ifadelerinin, karakolda otopsi yapılırken, Ceylan'ın parçalanmış bedeninin yanı başında alındığını açıklamıştı. Rıfat Önkol, "nizamiyeden geçerek girdikleri"ni belirttiği jandarma karakolunda ifadelerinin nasıl alındığını da anlatmıştı. Bütün aile bireylerinin ifadesinin Ceylan'ın parçalanmış cesedinin yanı başında alındığını açıklayan Rıfat Önkol, "Ceylan'ın cesedinin yanında 3-4 saat ifade verdik. Karakol bahçesinde kardeşimin cesedine inceleme yaptılar, daha sonra da Ceylanımızı battaniyeye, anamın eteğine sardık. Alıp götürüp defnettik" demişti.

Ceylan'ın katledilmesinde maneviyat görülmedi

Ceza davasında savcılık soruşturmasının ötesine geçilmezken Önkol Ailesi, 100 bin maddi, 150 bin manevi tazminat talebiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, 2013 yılında 'Devletin kusurlu olup-olmadığının tespit edilemediği' savunmasıyla manevi tazminat talebini reddetti. Aileye 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine hükmetti. Mahkeme verdiği bu tazminatın 12 bin 701 lira 82 kuruşluk kısmını yargılama giderleri ve avukatlık ücreti olarak aileye borç çıkardı.

(gc)